Ruşen Çakır'a göre PKK Aygün'ü kaçırdı çünkü...

Özetle hem Kürt, hem Alevi, hem sosyalist olan Aygün, PKK çizgisinde olmadan da barış yolunda etkili bir şekilde mücadele edilebileceğini gösterdiği için hedef oldu.

GAZETECİLER.COM - Önceki gece CHP Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün'ün serbest bırakıldıktan sonra CNN Türk canlı yayınında Enver Aysever'e anlattıklarını büyük bir heyecanla dinleyen Vatan yazarı Ruşen Çakır, köşesinde dün yayınlanan yazısını neden değiştirmediğini ve PKK'nın neden Aygün'ü hedef seçtiğini bugün köşesinde anlattı.

İşte Çakır'ın köşesinden Hüseyin Aygün'ün hedef seçilme gerekçeleri:

Aygün'ün iki günlük mağduriyetin ardından serinkanlı bir şekilde ve ısrarla barış mesajları vermesi tek kelimeyle takdiri hak ediyor. Aygün'ün duruşu, iyice umutsuzluğa düştüğümüz şu günlerde hâlâ bir şeylerin yapılabileceği, yapılması gerektiğini bizlere gösteriyor.

Aygün'ün ilk açıklamalarını dinledikten sonra, gazeteye yollamış olduğum ve dün yayınlanan "Ne misafir edildi, ne alıkonuldu; kaçırıldı" başlıklı yazımı tekrar okudum; bir süre tereddüt ettikten sonra herhangi bir değişiklik yapmamaya karar verdim. Tereddüt ettim çünkü Aygün'ün yaptığı ilk açıklamalar, bir yanda onun danışıklı bir şekilde PKK tarafından misafir edildiğini, diğer yanda PKK'nın kötüniyetli olmadığını, bir kaçırma değil "alıkoyma"nın söz konusu olduğunu ileri sürenler tarafından haklı çıktıklarının kanıtı olarak görüldü, gösterildi.

HEM ALEVİ, HEM SOLCU, HEM DERSİMLİ

Yazımı değiştirmedim çünkü Aygün'ün kaçırıldığına inanmaya devam ediyorum. Üstelik bazılarının iddia ettiği gibi bu kaçırma olayının "yerel unsurlar"ın kendiliğinden bir eylemi değil PKK'nın merkezi kararı sonucu gerçekleştiği kanısındayım. Öyle ki, PKK'nın hedefinin Aygün'ü belli bir süre rehin tutmak olduğunu, ancak içerden ve dışardan gelen yoğun tepkiler nedeniyle eylemi istemeye istemeye 48 saat içinde sonlandırmak durumunda kaldığını düşünüyorum.

(...)

Özetle hem Kürt, hem Alevi, hem sosyalist olan Aygün, PKK çizgisinde olmadan da barış yolunda etkili bir şekilde mücadele edilebileceğini gösterdiği için hedef oldu. Dolayısıyla PKK’nın bu eylemi doğrudan parlamenter demokrasiye ve barışa yönelik bir saldırıdır ve 48 saat içinde bitmiş olması yapılanın yanlış olduğu gerçeğinin üstünü asla örtemez.

Bitirirken şu iki noktayı vurgulayalım:

1) Bir yanda BDP ile CHP arasında ilişkiler son derece olumlu gelişirken PKK’nın, ana muhalefet partisinin bölgedeki iki milletvekiline bile tahammül edememesi son derece anlamlıdır.

2) CHP’nin böylesine kritik bir olay karşısında bile tek vücut olamaması da son derece anlamlıdır. Bazı CHP’lilerin Aygün’ün ilk açıklamalarındaki barış vurgusunu bilinçli bir şekilde geri plana itmeye çalışmaları yüzünden “her işte bir hayır vardır” sözü bu durumda geçerli olmayabilir.

Ruşen Çakır'ın yazısının tamamını okuyabilirsiniz.