Ruşen Çakır

Türkiye’de medya bütün çürümüşlüğüne rağmen halen ayakta ise bunu işte bu üçüncü guruba borçluyuz…

İki karşıt düşünür/yazarın karşılıklı olarak birbirlerini eleştiri sınırlarını aşarak aşağıladıklarını, küfürleştiklerini; birbirlerine çok ağır sıfatlar yakıştırdıklarını biliyoruz…

Bu iki karşıt tarafın küfürbazlarının haricinde bir de; Hükümete de hükümet karşıtlarına da eşit mesafede duran…

Gerektiğinde iki taraftan birine hak verirken diğerini eleştiren…

Veya bir süre önce eleştiridiği tarafı yeri geldiğinde onaylayan; onayladığı tarafı eleştiren “Üçüncü Gurup aklı ve vicdanı hür meslektaşlarımız” var…

Türkiye’de medya bütün çürümüşlüğüne rağmen halen ayakta ise bunu işte bu üçüncü guruba borçluyuz…

Bu üçüncü gurubun en etkinlerinden ikisi Mehmet Altan ve Ruşen Çakır

Eleştiride ölçünün “ne” ve “nasıl” olması gerektiğinin en güzel iki örneği bu meslektaşımız tartışırken kaliteyi öylesine koruyorlar ki; fikirlerine katılmasanız da tarzlarına, üslûplarına saygı duyuyorsunuz…

Sözü, Ruşen Çakır’a getireceğim…

Bugünkü Vatan’da “Kürt milliyetçileri Türk demokratlara ihanet mi ediyor?” başlığı altında yayımlanan makalesinde “fanatik/taraftar” gazetecilere üslûp dersi veriyor adeta…

Mehmet Altan’ın "" başlığı altında yayımlanan ve çok ses getiren makalesinde katıldığı ve katılmadığı huşuları o kadar güzel analiz ediyor ki; takdir edilmeyi hak ederek “Kazanıyor”…