Ruşen Çakır Hizbullah analizine devam etti

Mustazaflar Hareketi-Hizbullah ilişkisini büyük ölçüde PKK-BDP ilişkisini benzeten Çakır, devletin de Hizbullah konusunda kafasının karışık olduğunu yazdı.

GAZETECİLER.COM - Vatan yazarı Ruşen Çakır, köşesinde Hizbullah analizlerine devam etti.

Çakır, illegal Hizbullah örgütünün yasal sivil toplum kuruluşu olarak örgütlenmiş olan Mustazaf-Der'in kapatılmasının sorumlusunun Gülen Cemaati olarak görüldüğünü yazdı: "Örneğin Mustazaf-Der’in kapatılmasıyla sonuçlanan süreçten hükümetten ziyade polis ve adliyede güçlü olduğuna inandıkları Fethullah Gülen cemaatini sorumlu tutuyorlar"

Mustazaflar Hareketi-Hizbullah ilişkisini büyük ölçüde PKK-BDP ilişkisini benzeten Çakır, devletin de Hizbullah konusunda kafasının karışık olduğunu yazdı.

İşte Çakır'ın kaleminden Hizbullah analizi:

"Devletin Hizbullah konusunda net bir stratejisi şu an için bulunmuyor. Hatta devlet içinde bu konuda farklı eğilimlerin mevcut olduğunu bile söyleyebiliriz.

Şurası kesin: Tam anlamıyla ona alternatif olduğu söylenemese de Kürtler arasında PKK dışında etkili bir şekilde varlık gösteren yegane toplumsal-siyasal hareket Hizbullah. Dolayısıyla PKK’yı belli ölçülerde dengelemesi nedeniyle Hizbullah’ın varlığı devleti hiç de rahatsız etmiyor. Ama devletin geçmişte olduğu gibi Hizbullah’ı PKK ile çatışmaya sevk etmek istediğini de söyleyemeyiz. Kaldı ki örgüt de onca yaşanandan sonra, gündeme gelse bile, böyle bir manipülasyona teslim olacağa benzemiyor.

Açılımın durmasından sonra AKP’nin Kürtlerden aldığı desteğin azaldığı söyleniyor ki özellikle Uludere/Roboski faciası nedeniyle böyle bir gelişmeyi çıplak gözle bile gözlemek mümkün. Bu bağlamda iktidar partisinin özellikle seçim zamanlarında Hizbullah tabanının oylarına ihtiyaç duyacağı açıktır. Fakat yeni dönemde Mustazaflar Hareketi hızlı bir şekilde partileşmeye gitmese bile gerek yerel, gerekse genel seçimlere bağımsız adaylarla katılabilir. Bundan da en fazla AKP’nin olumsuz etkileneceği açıktır.

Şimdilik son bir söz: Hizbullah’ın yeni dönem stratejisinin başarı veya başarısızlığında devlet-PKK ilişkilerinin birinci derecede rol oynayacağı muhakkak. Eğer devlet şimdiki gibi sertlik politikalarını sürdürürse Hizbullah için elverişli bir zemin söz konusu olabilir. Fakat bir şekilde müzakerelerin yeniden başlaması halinde Hizbullah kendisini dışlanmış ve etkisiz hissedecektir. Böylesi bir durumda, sürece dahil olmak isteyecek olan Hizbullah’ın masanın hangi tarafında, yani devletin mi yoksa PKK’nın yanında mı oturacağınıysa şimdilik kestirmek zor.