Ruşen Çakır 21 yıl sonra aynı soruyu sordu

Dicle Üniversitesinde yaşanan kavga Ruşen Çakır'ın 21 yıl önce Cumhuriyet gazetesinde çalışırken yazdığı bir haberi yeniden gündeme getirdi.

GAZETECİLER.COM -  Dün Dicle Üniversitesi’nde Hizbullah ile PKK’ya yakın öğrenciler arasında yaşanan gerilim ve çatışma Vatan yazarı Ruşen Çakır'ın 21 yıl önce Cumhuriyet gazetesinde çalışırken yazdığı bir haberi yeniden gündeme getirdi. Gazetesindeki köşesinden o haberi hatırlatan Çakır, ardından aradan geçen 21 yılda PKK ve Hizbullah'ın geçirdiği dönüşümleri okurlarıyla paylaştı.

Yine PKK-Hizbullah çatışması mı?  başlıklı yazısında Çakır şunları yazdı:

GÜNEYDOĞU'DAN ALIŞILMIŞIN DIŞINDA HABERLER GELİYORDU

Dünkü olayları ve başlıktaki soruyu ele almadan önce geçmişe hızlı bir yolculuk yapmak isterim. 1992 yılıydı, Cumhuriyet Gazetesi’nde çalışıyordum. Zaten hep gergin olan Güneydoğu’dan alışılmışın dışında haberler geliyordu. Güvendiğim bazı kaynaklarımdan edindiğim bilgilerle PKK ile o güne kadar pek bilinmeyen Hizbullah arasında kıyasıya bir çatışmanın başladığını öğrendim ve bu haber gazetede “PKK-Hizbullah çatışması” başlığıyla manşet oldu. Haber kaynaklarımın tavsiyesine (bana Hizbullah’ın PKK’dan bile tehlikeli olduğu uyarısında bulunmuşlardı) uyarak habere imza atmamıştım.

21 YIL SONRA AYNI BAŞLIĞI ATMAK GARİP BİR DUYGU

21 yıl sonra, her ne kadar sonunda soru işareti olsa da, aynı başlıkta bir yazı yazmak garip bir duygu. Çünkü bu 21 yıl boyunca her iki hareketin de o kanlı dönemden fazlasıyla ders çıkarmış olduklarını gördüm ve tekrar benzer şeyler yaşamak istemediklerini kendilerinden dinledim. Ancak bölgenin iki önemli toplumsal-siyasi gücü olan PKK ile Hizbullah söz konusu olduğunda başka faktör ve aktörleri de hesaba katmak zorundasınız. Daha açık söyleyecek olursak, PKK ile Hizbullah kendi aralarındaki ilişkileri (veya ilişkisizlikleri) kendi başlarına belirleme şansına geçmişte pek sahip olmadılar ve bu durum pekala bugün de geçerli olabilir.
 
BU SORULARI SORMAK ELZEM

Olayların neden çıktığı, nasıl geliştiği hakkında ayrıntıya girmeye gerek yok. Hele kimin haklı, kimin haksız olduğunu tartışmanın hiç anlamı yok. (Olayların video görüntüleri izleyip polisin hangi gruba nasıl davrandığını gördüğünüzde kafanızda bir şeyler şekilleniyor zaten.)

Ama şu soruları sormak elzem: Tam da yeni İmralı sürecinin ortasında, normal olarak çözümden yana olması gereken iki siyasi hareket neden çatışır ve gözlerin kendilerine çevrilmesine neden olur?

Daha açacak olursak: Bu çatışma bir “kaza” sonucu mu çıktı yoksa taraflardan biri tarafından mı planlandı? Diğer bir deyişle iki siyasi hareketin merkezleri duruma müdahale edip gerilimi indirmeye mi yoksa tırmandırmaya mı yönelecekler? Çatışma tırmanırsa bundan kim ne kazanır, kim ne kaybeder?

KAVGANIN KAZARA OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM

Açıkçası Dicle Üniversitesi’ndeki kavganın bir “kaza” olduğunu düşünüyorum. Eğer Hizbullahçılar bu kavgayı önceden planlamışlarsa ve gerilimi tırmandırmak istiyorlarsa –ki sanmıyorum- karşı tarafa da zarar verirler ancak en çok kendileri kaybeder.

Geçmişteki çatışma döneminden bu yana çok ama çok şey değişti. Hizbullah Kürt sorununa, PKK da İslam dinine karşı mesafeli tavırlarından uzun bir süre önce vazgeçtiler. Benzer bir şekilde Hizbullah Gaffar Okkan suikastinden beri silahlı eylemlere yönelmedi, PKK ise silahlı mücadelenin devrinin kapandığını ilan edip silahsızlanma konusunda devletle görüşmeye başladı.

ZORUNLU YAKINLAŞMA

Sonuçta her iki hareketin ister istemez birbirlerine daha fazla yakınlaştıkları ortadadır. PKK’nın dini söylemlere başvurması, Hizbullah’ın Kürt sorununa sahip çıkmasıyla aralarındaki rekabetin farklı boyutlarda geliştiği de muhakkak. Ancak gelinen noktada, dün yaşanan olaylara rağmen, iki hareket arasında çatışma yerine diyalog ve işbirliğinin öne çıkmasını bekliyorum. Çünkü Hizbullah Kürt Sorununun çözüm sürecinde devre dışı kalmak istemiyor. Devletin Öcalan’ı merkez alan, ama BDP ve PKK’yı da kapsayan bir süreci başlattığı bir ortamda Hizbullah’ın, enerjisini PKK ile çatışarak tüketme yerine masada bir şekilde kendine yer edinme için  harcamayı tercih etmesi anlaşılır bir şeydir.

HİZBULLAH MASADA NEREDE OTURACAK?

Tabii burada çok ciddi bir soru/sorun var: Hizbullah eğer masada kendine yer bulursa devletin mi yoksa PKK’nın mı yanında oturacak?

Abdulkadir Selvi: İmamoğlu’nun diploması iptal edilir mi Hadi Özışk canlı yayında bombayı patlattı: İmamoğlu dosyası raftan hiç inmedi Ahmet Hakan: Erdoğan’ın hak ettiği bir övgü Ali Karahasanoğlu: Hastayım hakim bey, duruşmayı erteleyin CHP'de Özgür Özel'den üçlü görüşme çıkışı! Hadi Özışık'tan dikkat çeken açıklamalar Salih Tuna: Bu silaha yenildin mi kazanamazsın