Ruh hastaları; Satılmış, yalaka, yağdanlık...
Elindeki medeni aletleri ve çağdaş imkanları, sırf kötülüğe kullanmak ne büyük şerefsizlik be yahu...
GAZETECİLER.COM - Başlık, yılların yazarı, kelimelerin sultanı Rauf Tamer’e
ait…
Sonunda o da kızdı…
Kime mi?..
Murat
Bardakçı’ya küfür maili
gönderenlere…
Rauf Tamer
kızdı mı da işte böyle, aşağıdaki gibi
yazar…
Ruh
hastaları
Teknolojiyi bile
sömürüyoruz.
Televizyon programlarına yayın
sırasında gelen hakaret ve küfürlerin artık ölçüsü iyice
kaçtı.
Geçen gece Murat Bardakçı’ya
yapılan ayıpları gördükten sonra izleyiciye tanınan o “iletişim
hattı” kapanmalıdır diyeceğim ama tribündeki bir avuç serseri
yüzünden saha kapatmak gibi bir şey olur bu.
***
Nasıl düzelteceğiz bu
işi?
Köşe yazarlarına çekilen mesajlar
da böyle.
Neden?
E çünkü kimse bir şey öğrenmek
istemiyor.
Duymak da istemiyor.
Sadece kendi kafasındakine
inanıyor. Hemen tuşlara basıp seviyesiz mektuplar yollamaya
başlıyor.
Her programda bir şeyler öğrendiği
için Bardakçı’ya teşekkür edeceğine küfür eden o insanlara bakıp
biz bu teknolojiye lâyık mıyız, değil miyiz? diye
düşündüm.
***
Küstahlık modası var.
Satılmış, yalaka, yağdanlık...
Bunlar en hafif kelimeler.
Sonraa...
İlle “taraf” olacaksın.?Ama hangi
taraf? Onu onlar seçecek.?Ve o elbiseyi
sana giydirecek. Keyfine göre seni
kategorize edecek.
Adamcağız Lale Devri’ni anlatıyor,
1718-1730 arasının aslında eğlence ve safahat devri değil,
uygarlığa doğru açılan bir pencere olduğunu tane tane anlatıyor ama
amigolar yeni bir şey öğrenmek istemiyor. Onlar 1711-Prut’un ve
Baltacı-Katherina masalının kör bataklığında kalmışlar
hâlâ...
Oradan hakaret
yağdırıyor.
Ruh hastası bunlar.
Mayın döşemekten zevk alan
sapıklar.
***
Elindeki medeni aletleri ve çağdaş
imkanları, sırf kötülüğe kullanmak ne büyük şerefsizlik be yahu...
Bazı açık oturum yöneticilerine de hayret ediyorum. Terbiyesizlik
yapacağından peşinen emin oldukları insanları niye çağırıyorlar
hâlâ programa?
O da başka bir dert.