Reklamcılar 'yerleştirecek' direnmenin anlamı yok
Sabah gazetesi yazarı Yüksel Aytuğ'dan reklamcılara ağır taş... Aytuğ, reklamcıların son marifetlerini yazdı...
Reklamlar olmaza televizyonların neredeyse hiçbiri ayakta kalmaz daha doğrusu kalamaz...
Ancak reklamların izlenme oranı düştükçe, reklamcılar da izleyiciye o reklamı ulaştırmak için her yolu denemeye başladı...
Uzun reklam kuşakları sıkınca önce bant reklamlar o da tutmayınca loğolu ürün yerleştirmeler dönemi başlamıştı...
Ancak bu yöntem de yeterli ilgiyi görmeyince reklamcıların son icadı "yerleştirme" oldu...
Senaryonun içine reklam yerleştirme...
Sabah yazarı Yüksel Aytuğ da bu yöntemleri eleştirip sonunda da pes ettiğini "çift anlamlı" şekilde ilan etti:
"Belli ki artık reklama direnmeye lüzum yok. Adamlar 'yerleştirmeye' kararlı çünkü..."
İşte Şüksel Aytuğ'un o yazısı:
ZORLA YERLEŞTİRME!
Uzun reklam kuşakları izlenmez olunca, reklamcılar millete
reklam seyrettirmenin yollarını aramaya başladılar. Önce görüntünün
altından geçen bant reklamlar devreye girdi. Ekranın altından,
sağından, solundan sokuşturulan bu reklamlar da etkili olmayınca,
devreye 'yerleştirme' girdi.
Dizi ya da programların önünde bir ibare
belirdi:
'Bu programda reklam yerleştirme vardır' diye. Banyodaki
çamaşır makinesinin üzerine konulan koca deterjan kovasını,
kahramanımızın içtiği kola kutusunu gözümüze
soktular.
Baktılar ki o da yetmeyecek, daha derine 'yerleştirmeye'
karar verdiler. Yani senaryonun içine...
Pazartesi akşamı Show TV'deki İçerde dizisinde bu
'yerleştirme' yöntemi zirve yaptı. Alyanak ile yardımcısı Berke
ellerindeki gramofon ve taş plakları ne yapacaklarını bilemezken,
bizim uyanık Berke, tıpkı reklamdaki gibi "Satılır, satılır" dedi
ve hemen elindeki cep telefonuyla fotoğrafını çekip malum internet
satış listesine koydu. 10 saniye geçmeden bir genç gelip 400 liraya
o gramofon ve taş plakları alıp, gitti.
Birkaç dakika sonra kebapçı Celal'in kızı Melek, kapıya
gıcır gıcır bir otomobille geldi.
Korumalar, "Ooo, hayırlı olsun" filan dedi. Her zaman
alışık olduğumuz gibi otomobilin önündeki logo, siyah bantla
kapatılmamıştı.
Sebebini, sonraki diyalogları dinleyince anladık. Melek
dedi ki, "Yeni hayatıma, yeni otomobil..." Sloganı hatırladık tabii
ki.
O sırada kamera da otomobilin etrafında 360 derecelik
turunu tamamlıyordu.
Belli ki artık reklama direnmeye lüzum yok.
Adamlar 'yerleştirmeye' kararlı çünkü...