Reha Muhtar'ın verdiği haberi okumadılar mı yoksa?..

Dönemin Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu’nun “28 Şubat bin yıl sürecek” dediği…

ADNAN BERK OKAN

yazmasaydı bilmiyordum…

Neyi mi?..

Dışişleri Bakanı (Başbakan adayı) Ahmet Davutoğlu’nun 1998-2002 yılları arasında Silahlı Kuvvetler Akademisi ve Harp Akademisi’nde misafir öğretim üyesi olarak ders verdiğini…

Bugüne kadar da hiçbir yerde okumamış, hiçbir TV tartışma programında söylendiğini duymamıştım…

Ya kimse bilmiyordu…

Ya da bilenler (İki tarafın da bilenleri) öğrenilmesini istemiyorlardı…

Arşive girip baktım…

Bugüne kadar TSK’da, ve hem de kurmaylara ders verip de daha sonra başbakan olan herhangi bir politikacı göremedim; Davutoğlu’ndan başka…

 

Sonra…

Arkama yaslanıp “hafıza” isimli kişisel arşivimde minik bir gezinti yaptım…

Tarih: 20 Ekim 1996…

ABD Strateji Merkezi’nin hazırladığı raporda şöyle deniyordu:

"ABD artık ANAP ve DYP gibi partilerle Türkiye'yi kontrol edemez, Fazilet Partisi'nin başına yenilikçi kanadın geçmesi, Tayyip Erdoğan'ın Başbakan, Abdullah Gül'ün de Dışişleri Bakanı olması halinde ABD Türkiye'yi kontrol altında tutmaya devam edebilir."

Ve…

O açıklamadan tam yedi yıl sonra…

Yani 2003 Mart’ta…

Tayyip Erdoğan Başbakandı, Gül ise dışişleri bakanı…

Ve Davutoğlu’nun TSK’da hocalık yaptığı yıllarda neler olduğunu hatırlamaya çalıştım…

Öyle bir süreçte hocalık yapmış ki…

Dönemin Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu’nun “28 Şubat bin yıl sürecek” dediği…

 

Yani…

Org. Kıvrıkoğlu’nun ABD'nin bölge ülkeleri için tehdit oluşturduğunu söylediği

Washington ziyaretini iptal ettiği…

Yani…

NATO üyesi olduğumuz dönemde "ABD'yi ziyaret etmeyen ilk ve tek Genelkurmay Başkanı" olarak tarihe geçtiği…

MGK Genel Sekreteri Org. Tuncer Kılınç’ın, ABD ve AB yerine Çin, Rusya, İran ve Suriye ile ittifak kurmamız gerektiğini teklif ettiği dönemde...

Daha sonraki gelişmeleri hatırlamaya çalıştım…

Tuncer Kılınç Paşa ve aynı ekip TSK’dan tasfiye edildi…

Kimi YAŞ’ta emekli edildi, kimileri tutuklanarak hapse atıldı…

Ve…

Başbakan Erdoğan’ın Putin’e şakayla karışık

“Bizi de Shanghay beşlisine alın” dediğine tanık olduk…

 

Daha sonra…

“Barış Süreci” adı altında ve fakat aslında “Terör örgütünü etkisiz bırakma (İçinde demokratikleşmenin ve hukukun üstünlüğü ilkesinin hiç bulunmadığı bir siyasi oportünizm süreci) operasyonları başlatıldı…

Ve…

Önceden tutuklanan paşalar tahliye edildi…

O güne kadar iktidarın seçilmemiş ortağı olarak çalışan Cemaatin tasfiyesine girişildi…

Ve…

En geç bir hafta sonra:

1998 – 2002 yılları arasında TSK kurmay subaylarına Yeni Osmanlılığı aşılayan…

Dönemin komutanlarına ABD’nin ve NATO’nun bölgemiz için nasıl da büyük tehlike olduğunu anlatan…

2009 yılından beri Türkiye’nin Dışişleri bakanlığını yöneten Davutoğlu, Başbakan olacak…

Sonra dönüyorum…

Erdoğan’ın yakın çevresine bakıyorum…

“Yeni Türkiye” çığlıkları çınlıyor kulaklarımda…

Kuzey Irak’ta resmen ilân edilme sürecine gelinen bağımsız Kürt Devleti gerçeği…

 

Ve buna karşılık

PKK’nın Suriye’deki kolu PYD’ye karşı takınılan olumsuz tavır (IŞİD barbarlarına tek lâf edememe) …

(Eski paşalar Bağımsız Kürt Devleti konusunda ikna edilememişlerdi ama şimdiki paşalar belli ki ikna oldular hatta tahliye edilenler bile artık bağımsız Kürt devletine karşı çıkmıyor, Erdoğan ve Davutoğlu’na destek veriyorlar.)

Ve…

Davutoğlu’nun başbakan olacağının açıklanmasıyla eş zamanlı olarak Alman istihbaratının TSK ve Dışişlerini dinlediği (Ve mutlaka izlediği, görüntü aldığı) haberinin yayımlanması…

Bütün bunları analiz etmeye benim zekâm yetmez…

Ey büyük gasteciler!..

Ne duruyorsunuz kardeşim?..

Ya da niçin susuyorsunuz?..

Anlatın bütün bunların sebep sonuç ilişkilerini de öğrenelim…

adnanberkokan@gmail.com