Reha Muhtar neden dört köşe?..
“Yıllar yılı İstanbul’da Ankara’da içeride tıkılı kaldığım kahvehanelere, kesif sigara dumanlı kapalı mekan lokantalara, kebapçılara...”
GAZETECİLER.COM - Haydi sizi fazla merakta bırakmadan verelim sorunun cevabını:
Keyiften!...
Pekiiii…
Neden keyifli?...
“Çünkküüü”
deyip kısa bir giriş yapalım…
SİGARASIZ GÜNLER... İSTANBUL;
PARİS, ATİNA, NİCE VE MİLANO GİBİ OLDU...
Geçen gece yağmur
yağıyor...
Yağmuru seyrederek dışarıda
oturuyoruz restoranda...
Apartmanın doğal şemsiye halini
alan korunağında, bahçe sobalarının yarattığı sıcaklığının
romantikası ile, yağmurun rüzgara vuran esintisi duygusallığında
kırmızı şarap içiyoruz masada...
Sanki İstanbul’da değil,
Paris’teyim, Milano’dayım, Nice’deyim, Atina’dayım...
Paris’in sokak kahvelerini
gördüğümde ne kadar çok imrenmiştim onlara... Ne kadar
hayıflanmıştım, “Yıllar yılı İstanbul’da Ankara’da içeride tıkılı
kaldığım kahvehanelere, kesif sigara dumanlı kapalı mekan
lokantalara, kebapçılara...”
***
Hele 7 yıl buram buram esen bir
Akdeniz kenti Atina’da kaldıktan sonra, İstanbul’da ve Ankara’da
“balkonları bile evin salonuna ekleyerek, teras keyfinin içine
eden”, kara iklimi anlayışını gördüğümde “zavallılık” diye içimden
geçirmiştim...
Türkiye’de sokaklara atılan
masalarda yemek yenen restoranlar çok azdı...
Açık havada yaşam sadece İzmir,
Antalya ve çevre illeriyle sınırlıydı...
Restoranlar kapalıydı,
kahvehaneler kapalıydı, barlar kapalıydı, alışveriş merkezleri
kapalıydı, sinemalar kapalıydı, hayat kapalıydı...
Kapalı alanlarda cereyan
ediyordu...
Devamııı!...