Rasûlüllah'ın İslâm'a Davet Metodu ve evetçiler
Prof. Ahmet Önkal, "Rasûlüllah'ın İslâm'a Davet Metodu" isimli kitabının 148. sayfasında, M. Meşhûr'dan bir örnek sunar.
ADNAN BERK
OKAN
"Evet"ten "Hayır"a döndüğüm için beni seviyeli bir şekilde eleştiren değerli okur dostlar...
Sizlere (eğer okumadıysanız) bir kitabı mutlaka okumanızı önereceğim...
Kitabın yazarı: Prof. Dr. Ahmet Önkal..
Kitabın adı: "Rasûlüllah'ın İslâm'a Davet Metodu"..
Yayınevi: Kitap Dünyası
Yayın tarihi: 2008
Prof. Önkal, adını verdiğim kitabın 148. sayfasında, M. Meşhûr'dan bir örnek sunar.
Hz. Muhammed (s.a.v.) bir gece Kâbe'de tek başına namaz kılarken bir an için bütün putları kırmak gelir aklına ama bunu asla yapmaz.
Çünkü...
Kıracağı putların yeniden yapılacağını ve daha fazla sayıda müşrik'in İslâmiyet'ten ve kendisinden daha çok nefret edeceğini bilir...
Ne kadar müşfik davranırsa, o put yapan ellerin günü geldiğinde kendi yaptıkları putları daha büyük şevkle kıracaklarına inancı tamdır...
Çünkü hem bir "Peygamber" ve hem de olağanüstü bir "lider"dir...
Bir "Davetçi"dir...
Başbakan Erdoğan da dünyanın "en başarılı 5 liderinden biri"seçilmiştir...
Demek ki liderlik kumaşı olduğu kesin...
Ama bir başka kesin olan şey ise "Çok Kötü bir Davetçi" olduğudur...
Gelin görün ki...
"Müslüman" kimliği ile tanınan bir siyasi partinin genel başkanı, bütün bir ülkenin başbakanı en önde olmak üzere...
Bakanları (ille de Egemen Bağış) ve o siyasi parti iktidarını destekleyen yazarlar (hangi birini sayayım) "Evet" için öyle akıl almaz, öyle "itici" yazılar yazıyorlar ki inanamıyorum.
"Evet" ülkemizin ve yurttaşlarımızın güvenli bir geleceğe kavuşmaları için bu kadar değerliyse (ki benim için öyle idi) böylesine ağır bir baskıya ne gerek var?..
Neden "hayır" oyu verecek olanlara bu kadar baskı yapılıyor?..
Niçin "Hayır" oyu vereceğini açıklayan aşağılanıyor, alay ediliyor ve hatta "Hain" olmakla suçlanıyor?..
"Karşıdakiler baskı yapıyor ya" gerekçesi ise samimi hiçbir Müslüman için geçerli değil...
Çünkü "Hayır" oyu isteyenlerin "Biz çok iyi bir Müslüman Demokratız" gibi bir söylemleri yok...
Ama iktidar yanlıları ve referandumda "Evet" oyu vereceklerini açıklayanlar her ağızlarını açışta, "Bizler çok iyi birer Müslüman Demokratız" diyorlar...
O halde Müslüman Demokrat olmanın gereği olan hoşgörü ve davet metodlarına uyacaklar...
ZAMAN, STAR, SABAH, BUGÜN, VAKİT ve Yenişafak gazetelerinin "Evet" oyu isterken başvurdukları davet metodunu sevmedim, sevemedim...
Doğru bulmadım...
Doğru mudur sayın Başbakan'ın "evet vermezseniz huzuruma geldiğinizde ben de size evet demem" deyişi?..
"Ya da bitaraf olanların bertaraf olacaklarını" haykırması İslâm Peygamberinin davet metoduna uygun mudur?..
Kendi öğrendiğim Kur'an İslâm'ı çerçevesinde bu davet metodunu doğru bulmuyorum...
Ve...
Güçten, ihtirastan, kibirden gözü dönmüş bu insanların yola gelmeleri için bir ders almalarının şart olduğuna inanıyorum...
Ve...
Yine inanıyorum ki referandum sandıklarından "Evet" oyu fazla çıkarsa güzelim ülkemiz yaşanmaz olacaktır...
Ve...
Hükümetin bilhassa ekonomi konusundaki icraatlarını destekleyen benim gibileri bile yeri geldiğinde (hapis korkumuzdan) Ak Parti iktidarını eleştiremeyeceğiz...
Hele müzmin muhalifler hiç eleştiremeyecekler...
Ve çiçek, böcek yazacaklar.
Tekrar ediyorum...
Başbakan "evet vermezseniz huzuruma geldiğinizde ben de size evet demem" demeseydi...
Başbakan, bitaraf olanları bertaraf etmekle tehdit etmeseydi...
"Evet" destekçisi diğer gazeteler "Hayır" diyerek demokratik haklarını kullanacak olanları "salak, hain, aptal" yerine koymasaydı (oğlum hariç bütün en yakınlarım "Hayır" oyu kullanmakta kararlılar)...
Ve...
"Hayır" oyu verecek milyonlarca insan, adlarını anmak bile istemedikleri kimi zorbalarla aynı kefeye doldurulmasaydı (ZAMAN Gazetesi)...
Ben dönmeyecek, 12 Eylül sabahı çok sevdiğim hacı anneciğime ve karıma rağmen "Evet" oyu verecektim...
Ama bugün veya yarın; milyon adet oyum olsa birini bile "Evet" için harcamam...
Bir siyasal iktidar, kadınlara pozitif ayrımcılık verecek diye:
* Ekonominin bile düzeleceğini,
* İşsizlere iş yaratılacağını,
* Mahkemelerin 5 yıl yerine 6 ayda biteceğini,
* Bütün dünya ülkelerinin bize hayran kalacağını ısrarla ve kırarak, dökerek ilân etmeye çabalıyor;
Vefakat...
Muhalefetin ve hükümetin yargıyı ele geçirmek için kullanacağından korktuğu AM ve HSYK maddelerinde yaptığı değişiklikleri ağzına bile almıyorsa, demek ki o iktidarın kafasının bir yerinde hiç de "hoş" olmayan ve hatta "Hayır"cıları korkutacak, kuşkulandıracak bir plân var...
Demek ki o hükümet, Odalar Birliği Başkanlığından seçilmediği halde gitmeyince polis zoruyla kolundan tutulup atılarak "istiskal" edilen Erbakan gibi asla seçimlerle gönderilemeyecek...
Çünkü...
Seçim bile kaybetse iktidar koltuğunu bırakmayacak...
60 yıllık hayatımın tek bir saatinde bile "solcu" olmadım...
Ama...
"Sağcı" diye ve ekonomi politikaları "başarılı" diye böyle bir zorbalığa katlanamam...
Kaldı ki...
Temmuz ayı dış ticaret açığı ( 7 Milyar Dolara teğet) bir felâketti...
Ve hem de bile bile lâdes bir felâketti...
Genel seçimlere daha 10 ay var...
Ve hükümet ekonomi politikalarını bir kez daha gözden geçirmezse belki bir seçim daha kazanır ama ondan sonraki seçimde Ecevit kadar bile oy alamaz...
Gülen Hoca ve Fitne
Fethullah Gülen, "Fitneye Yenik Yıllar" üst başlığı altında yayımlanan bir makalesinde şöyle diyor:
"Bir toplum ve ülke için fitnenin tahribatı, haricî düşmanların o ülkeyi işgal edip o toplumu esir almalarından daha tehlikelidir."
Eşleri, baba - oğulları, sevgilileri, büyük baba - büyükanne ve torunları birbirine düşüren; 73 milyonun arasına "Nifak" sokan bir anayasa işgali önlese ne olur?..
Ve halkın arasına böylesine fitne sokan bir iktidara nasıl destek verilir?..
Vicdanlara sesleniyorum...
Nasıl?...
adnanberkokan@gmail.com
"Evet"ten "Hayır"a döndüğüm için beni seviyeli bir şekilde eleştiren değerli okur dostlar...
Sizlere (eğer okumadıysanız) bir kitabı mutlaka okumanızı önereceğim...
Kitabın yazarı: Prof. Dr. Ahmet Önkal..
Kitabın adı: "Rasûlüllah'ın İslâm'a Davet Metodu"..
Yayınevi: Kitap Dünyası
Yayın tarihi: 2008
Prof. Önkal, adını verdiğim kitabın 148. sayfasında, M. Meşhûr'dan bir örnek sunar.
Hz. Muhammed (s.a.v.) bir gece Kâbe'de tek başına namaz kılarken bir an için bütün putları kırmak gelir aklına ama bunu asla yapmaz.
Çünkü...
Kıracağı putların yeniden yapılacağını ve daha fazla sayıda müşrik'in İslâmiyet'ten ve kendisinden daha çok nefret edeceğini bilir...
Ne kadar müşfik davranırsa, o put yapan ellerin günü geldiğinde kendi yaptıkları putları daha büyük şevkle kıracaklarına inancı tamdır...
Çünkü hem bir "Peygamber" ve hem de olağanüstü bir "lider"dir...
Bir "Davetçi"dir...
Başbakan Erdoğan da dünyanın "en başarılı 5 liderinden biri"seçilmiştir...
Demek ki liderlik kumaşı olduğu kesin...
Ama bir başka kesin olan şey ise "Çok Kötü bir Davetçi" olduğudur...
Gelin görün ki...
"Müslüman" kimliği ile tanınan bir siyasi partinin genel başkanı, bütün bir ülkenin başbakanı en önde olmak üzere...
Bakanları (ille de Egemen Bağış) ve o siyasi parti iktidarını destekleyen yazarlar (hangi birini sayayım) "Evet" için öyle akıl almaz, öyle "itici" yazılar yazıyorlar ki inanamıyorum.
"Evet" ülkemizin ve yurttaşlarımızın güvenli bir geleceğe kavuşmaları için bu kadar değerliyse (ki benim için öyle idi) böylesine ağır bir baskıya ne gerek var?..
Neden "hayır" oyu verecek olanlara bu kadar baskı yapılıyor?..
Niçin "Hayır" oyu vereceğini açıklayan aşağılanıyor, alay ediliyor ve hatta "Hain" olmakla suçlanıyor?..
"Karşıdakiler baskı yapıyor ya" gerekçesi ise samimi hiçbir Müslüman için geçerli değil...
Çünkü "Hayır" oyu isteyenlerin "Biz çok iyi bir Müslüman Demokratız" gibi bir söylemleri yok...
Ama iktidar yanlıları ve referandumda "Evet" oyu vereceklerini açıklayanlar her ağızlarını açışta, "Bizler çok iyi birer Müslüman Demokratız" diyorlar...
O halde Müslüman Demokrat olmanın gereği olan hoşgörü ve davet metodlarına uyacaklar...
ZAMAN, STAR, SABAH, BUGÜN, VAKİT ve Yenişafak gazetelerinin "Evet" oyu isterken başvurdukları davet metodunu sevmedim, sevemedim...
Doğru bulmadım...
Doğru mudur sayın Başbakan'ın "evet vermezseniz huzuruma geldiğinizde ben de size evet demem" deyişi?..
"Ya da bitaraf olanların bertaraf olacaklarını" haykırması İslâm Peygamberinin davet metoduna uygun mudur?..
Kendi öğrendiğim Kur'an İslâm'ı çerçevesinde bu davet metodunu doğru bulmuyorum...
Ve...
Güçten, ihtirastan, kibirden gözü dönmüş bu insanların yola gelmeleri için bir ders almalarının şart olduğuna inanıyorum...
Ve...
Yine inanıyorum ki referandum sandıklarından "Evet" oyu fazla çıkarsa güzelim ülkemiz yaşanmaz olacaktır...
Ve...
Hükümetin bilhassa ekonomi konusundaki icraatlarını destekleyen benim gibileri bile yeri geldiğinde (hapis korkumuzdan) Ak Parti iktidarını eleştiremeyeceğiz...
Hele müzmin muhalifler hiç eleştiremeyecekler...
Ve çiçek, böcek yazacaklar.
Tekrar ediyorum...
Başbakan "evet vermezseniz huzuruma geldiğinizde ben de size evet demem" demeseydi...
Başbakan, bitaraf olanları bertaraf etmekle tehdit etmeseydi...
"Evet" destekçisi diğer gazeteler "Hayır" diyerek demokratik haklarını kullanacak olanları "salak, hain, aptal" yerine koymasaydı (oğlum hariç bütün en yakınlarım "Hayır" oyu kullanmakta kararlılar)...
Ve...
"Hayır" oyu verecek milyonlarca insan, adlarını anmak bile istemedikleri kimi zorbalarla aynı kefeye doldurulmasaydı (ZAMAN Gazetesi)...
Ben dönmeyecek, 12 Eylül sabahı çok sevdiğim hacı anneciğime ve karıma rağmen "Evet" oyu verecektim...
Ama bugün veya yarın; milyon adet oyum olsa birini bile "Evet" için harcamam...
Bir siyasal iktidar, kadınlara pozitif ayrımcılık verecek diye:
* Ekonominin bile düzeleceğini,
* İşsizlere iş yaratılacağını,
* Mahkemelerin 5 yıl yerine 6 ayda biteceğini,
* Bütün dünya ülkelerinin bize hayran kalacağını ısrarla ve kırarak, dökerek ilân etmeye çabalıyor;
Vefakat...
Muhalefetin ve hükümetin yargıyı ele geçirmek için kullanacağından korktuğu AM ve HSYK maddelerinde yaptığı değişiklikleri ağzına bile almıyorsa, demek ki o iktidarın kafasının bir yerinde hiç de "hoş" olmayan ve hatta "Hayır"cıları korkutacak, kuşkulandıracak bir plân var...
Demek ki o hükümet, Odalar Birliği Başkanlığından seçilmediği halde gitmeyince polis zoruyla kolundan tutulup atılarak "istiskal" edilen Erbakan gibi asla seçimlerle gönderilemeyecek...
Çünkü...
Seçim bile kaybetse iktidar koltuğunu bırakmayacak...
60 yıllık hayatımın tek bir saatinde bile "solcu" olmadım...
Ama...
"Sağcı" diye ve ekonomi politikaları "başarılı" diye böyle bir zorbalığa katlanamam...
Kaldı ki...
Temmuz ayı dış ticaret açığı ( 7 Milyar Dolara teğet) bir felâketti...
Ve hem de bile bile lâdes bir felâketti...
Genel seçimlere daha 10 ay var...
Ve hükümet ekonomi politikalarını bir kez daha gözden geçirmezse belki bir seçim daha kazanır ama ondan sonraki seçimde Ecevit kadar bile oy alamaz...
Gülen Hoca ve Fitne
Fethullah Gülen, "Fitneye Yenik Yıllar" üst başlığı altında yayımlanan bir makalesinde şöyle diyor:
"Bir toplum ve ülke için fitnenin tahribatı, haricî düşmanların o ülkeyi işgal edip o toplumu esir almalarından daha tehlikelidir."
Eşleri, baba - oğulları, sevgilileri, büyük baba - büyükanne ve torunları birbirine düşüren; 73 milyonun arasına "Nifak" sokan bir anayasa işgali önlese ne olur?..
Ve halkın arasına böylesine fitne sokan bir iktidara nasıl destek verilir?..
Vicdanlara sesleniyorum...
Nasıl?...
adnanberkokan@gmail.com