Rasim Ozan Kütahyalı'dan olay Fethullah Gülen bombası
Sabah gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, Fethullah Gülen'in kitaplarından pasajlar taşıdığı bugünkü köşesinde 'Fetuhullah Gülen beyinleri nasıl yıkıyor?' sorusuna yanıt aradı.
Sabah gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, Fethullah Gülen beyinleri yıkayarak bugünlere geldiğini söyledi. Rasim Ozan Kütahyalı, "Peki Gülen nasıl yöntemlerle bu kadar müridinin beynini yıkayarak ne emretse yapmaya hazır bir fanatik kadro yaratabilmişti?" sorusuna da çarpıcı yanıtlar verdi.
Rasim Ozan Kütahyalı, Fethullah Gülen'in kitaplarında hurafelerle insanları kandırdığını belirtti.
Rasim Ozan Kütahyalı'nın 'Fetuhullah Gülen beyinleri nasıl yıkıyor?' başlıklı bugünkü yazısı şöyle:
GÜLEN FANATİK KADROYU
NASIL YARATTI?
Dün Fethullah Gülen'in polis teşkilatını ele geçirme stratejisinin
ilk kez resmen deşifre edildiği 1991'e döndük ve o dönem ortaya
çıkanları yazdık. Bugün artık toplumun nerdeyse tamamı Gülen'in
antidemokratik yollarla devlet iktidarını ele geçirmeye çalıştığını
kabul ediyor. Öyle ki bir dönem paralel devlet normal meşru
devletten bile güçlü hale gelmişti. Şimdiyse çok şükür hukuk içinde
bir mücadeleyle bu şebeke devletten temizleniyor. Peki Gülen nasıl
yöntemlerle bu kadar müridinin beynini yıkayarak ne emretse yapmaya
hazır bir fanatik kadro yaratabilmişti?
GÜLEN'İN MİLİTAN TABANI AYNEN
DURUYOR
Gülen örgütü sempatizan tabanını büyük ölçüde kaybetti ama militan tabanı olan adanmış grup aynen duruyor.
Gülen'i Mehdi ve insan-üstü varlık olarak gören militan kadroların beynini nasıl yıkadı Gülen? Bunun izlerini en net görebileceğimiz eserlerden biri Gülen tarafından piyasadan toplatılan Küçük Dünyam isimli kitaptır.
Bana göre millet menfaatleri için her vatansever yayınevi korkmadan bu kitabın birinci baskısının tıpkıbasımını basmalıdır. Bu kitabı hazırlayan Latif Erdoğan bugün Türkiye'nin yanında taraf olmuş ve Gülen gerçeğini anlamış bir kişi. Latif Bey bu kitabı basanlara asla dava açmaz. Dolayısıyla bu kitabı basanların hukuki sorumluluğu da yoktur. Bu kitap yeniden basılsın ki millet şu gerçekleri öğrensin. Bakın Gülen ne laflarla militanlarının beynini yıkıyor:
KAZLARIMIZI DÖVENİN TARLASINA DOLU YAĞDI
Küçük Dünyam, Sayfa: 43
"Çocukluğumda kazlarımız vardı. Ben onları çok severdim.
Bir gün bu kazlar, Necip Ağa adındaki çok muhterem, abit, zahit
komşumuzun tarlasına girmişler. O da kızmış, kazları bir güzel
dövmüş. Baktık bizim kazlar kan revan içinde. Kiminin ayağı
kırılmış, kiminin gözü çıkmış. Onları öyle görünce içim sızladı,
çok rikkatime dokundu. Fakat ne ben ne de evimizden bir başkası tek
kelime söylemedi. Çok geçmedi. Havada bir bulut belirdi. Necip
Ağa'nın tarlasına öyle bir dolu yağdı ki, bahçede ne var ne yok
hepsini aldı götürdü. O da, biz de hayret içinde kaldık. Çünkü
köyde başka hiçbir yere dolu yağmamıştı..."
SİNEKLER SADECE BENİ ISIRMADI
Sayfa: 137
"O sıralarda Kâbe ve çevresinin temizliğine bugünkü kadar
dikkat edilmiyordu. Harem'in duvarlarına dahi idrar yapan oluyordu.
Pislik sebebiyle de çok sinek bulunuyordu. Bilhassa geceleri,
sinekler ciddi şekilde çoğalıyor ve rahatsız edecek oranda
insanlara saldırıyorlardı. Ben on beş gün kadar Harem'den hiç
ayrılmamıştım. Buna rağmen herkesi ısıran sinekler bir kere dahi
olsun beni ısırmadı..."
Sayfa: 9
"...Cihan Harbi'nden evvel çok şiddetli bir zelzele
olmuştu. Köyde (Pasinler, Korucuk köyü) yıkılmadık bina kalmamıştı.
Herkes harman yerinde yatıyor, evlerine gidemiyordu. Halbuki kış
bastırmış ve kar da yağmıştı.
Bir gün ben de harmana gidiyordum. Karşıma Mehmet Efendi çıktı. Bana 'Şamil Ağa! (Hocaefendinin dedesi) Nereye gidiyorsun?' diye sordu. 'Harmana' diye cevap verdim. 'Git evine yat! Bir tek taş dahi düşerse getir onu benim kafama çal' dedi. 'Hoca niye?' dedim. Bana şunları söyledi: Bu gece köye Fahri Kâinat Efendimiz geldi. Arkasında Raşid halifeler vardı. Hz. Ali'nin elinde ise birçok kazık bulunuyordu. Ben hemen koştum ve yanına vardım. Efendimiz bana dönerek:
- Molla Muhammed! Bu köy senin mi? diye sordu. Ben de
'Evet ya Resulallah! Benimdir' dedim. Bunun üzerine Fahri Kâinat
Efendimiz (s.a.v.) Hz. Ali'ye döndü ve 'Ya Ali! Bu köye de bir
kazık çak, bir daha bu köy de sallanmasın!' dedi. O da elindeki
kazıklardan birini ovaya çaktı. Dedem Şamil Ağa, bu hadiseyi çok
defa anlatmıştı. Her defasında da 'İşte manaya açık, ruh insanı bir
tek şahıs var. O da Mehmet Efendi'dir' derdi."
***
Gülen'in kendince kurduğu hurafeler dünyasının örnekleri çok sayıda var bu kitapta. İşte bu akıl-dışı hurafelere inanan o militan kadro Türkiye için büyük bir tehdit teşkil etmeye devam ediyor.