Rasim Ozan, Helin'le sevişti Ahu'yla dövüştü!
Bu kez erotizmden uzak, komedi tadında kareler çıktı. İşte keyifle okuyacağınız bir Rasim Ozan Kütahyalı portresi ve çarpıcı açıklamaları...
Helin Avşar ile çektirdiği erotik fotoğraflarla gündeme gelmiş olsa da, o aslında Türkiye'nin en genç ve iddialı köşe yazarlarından biri. Sıradışı, dikbaşlı... Can güvenliğinden şüphe duyduğunu söylese de sert açıklamalar yapmaktan çekinmiyor. Tüm sorularıma samimiyetle cevap veren Taraf Gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı tiye alınmasına rağmen, fotoğraf konusunda da pek akıllanmamış gibi görünüyor. Bu kez erotizmden uzak, komedi tadında kareler çıktı. İşte keyifle okuyacağınız bir Rasim Ozan Kütahyalı portresi ve çarpıcı açıklamaları...
AHU ŞENTÜRK - Akşam
- 28 yaşında genç bir adamsın. TV programları
yapıyorsun, okunan bir yazarsın. Nasıl yaptın bu
çıkışı?
Valla her şey kendiliğinden oldu. Ahmet Altan
ve Yasemin Çongar'ı bile fiilen tanımıyordum. Yazarlığa başlamak
için görüşmeye gittiğimde tanıştık. Gazeteye yazılar yazdım.
Yazılar tuttu, iyi okundu ve yankı yarattı. Sonra süreç
kendiliğinden geldi.
- Öncesine gidelim. Kendini nasıl
yetiştirdin?
16 yaşından itibaren hayata, dünyaya ve
siyasete dair soru işaretleri beynimde oluşmaya başladı. Büyük bir
merak duygusu, bilmek ve öğrenmek arzusuna girdim.
- O yaş grubundaki erkekler kızlardan ve arabalardan
konuşurlar. Sosyal bir tip mi değildin?
Hayır. Her
zaman böyle bir adamdım ben. Konuşkandım, sosyaldim hatta
haylazdım. Kız arkadaşlarım hep olurdu. Ama kendimle baş başa
kaldığımda da sıkılmazdım, okumayı ve düşünmeyi çok severdim.
- Okulun popüler tiplerindendin
yani?
Evet. Beğenilen adamlardan biriydim.
- Öyleymişsin. Ve eskiden de bu kadar çok
konuşurmuşsun. İnternet sözlüklerinde
yazıyor...
(Kahkahalar ) Evet. Orta ve lise
arkadaşlarım öyle yazmışlar, ben de okudum.
- Pek değişmemişsin yani?
Aslında keşke
lise yıllığımı gösterebilsem sana. Orada da epey benzer şeyler
yazılmıştır hakkımda. Aslında şöyle oldu; lisenin başında 96-97'de
Türkiye karışmaya başlamıştı. Neler olduğunu merak ediyordum. Merak
ettiğim zaman sonuna kadar giderim. Sorular soruları tetikledi.
Köşe yazıları, akademik yazılar yetmemeye başladı bana. Daha çok
okumaya başladım. Edebiyat, sinema ve felsefe de bu arayışımın
parçası oldu sonra. Son iki sene doğru düzgün okula bile gitmedim.
Müdür yardımcımız sayesinde 60. Yıl Anadolu Lisesi'ni bitirebildim.
Sabaha kadar kitap okur, film seyrederdim. Okula sakallı falan
giderdim...
FİKİRLERİNİ İFADE EDEN
YALIN BİR ADAMIM
- Üniversitede de tuhaf mıydın?
Hukuk fakültesinin
ilk dersinde ben burada olmamalıyım demiştim daha ilk gün. Başka
bir moddaydım. Ama inan kendimi köşe yazarı olarak falan hayal
etmiyordum...
- İyi bir köşe yazarı oldun mu
sence?
Bilmiyorum. Yankı yarattığımı görüyorum. Ama
'Gazeteci değilim' diyorum. Habercilik refleksi farklı bir şey. Ben
bir yazarım. Fikirlerini ifade eden yalın bir adam.
- Kalemini çok beğendiğin kim
var?
Lisedeyken etkilendiğim yazarlarla aynı gazetede
yazıyorum. En başta tavırlarıyla beni etkileyen Altan kardeşler.
Mehmet hoca kusura bakmasın ama önce Ahmet Altan... Ali Bayramoğlu
ve Etyen Mahçupyan'dan da çok etkilenmişimdir. Onların 'Açık Görüş'
programını hiç kaçırmazdım. Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan gibi
akademisyenlerin de benim gönlümde ayrı yeri var. Daha çok insan
var... Köşe yazı tarzı olarak Ahmet Kekeç'i beğenirim. Zaten Kekeç
çok okunuyor. Birçok isim var aslında. Bunun dışında Ahmet Hakan'ı
da takdir ediyorum. Çok orijinal bir köşe formatı yarattı. Köşesini
okunur kıldı. Ahmet'in meselesi sinizm ve kinizm yoksa matrak
yazıyor.
- Kendini nerede görüyorsun? Neyi
hedefliyorsun?
Kariyer planım yok. Projeci ve
kariyerist bir tip değilim. Kariyerizm adamı kanser yapar. Plan ve
projeden hoşlanmam. İçimden geldiği gibi yaşıyorum. Hayat
ilerliyor. Mühim olan sürecin sahici olması. Süreç sahiciyse sizi
bir yere götürür
- Ailen seni takdir ediyor mu? Yoksa 'Bu çocuk bizi
çok uğraştırdı ve hala uğraştırıyor' mu diyorlar?
Valla
kendi yolumu kendim çizdim. Onlar da paralize oldular. Bir süre
sonra bıraktılar mücadeleyi. Kemalist aileler genelde kendi içinde
demokrattırlar. Ülkeyle ilgili anti-demokratik fikirleri vardır.
Yaşam tarzları Batılı, istedikleri rejim Ortadoğuludur... Ama
hepsini çok seviyorum ailemin tabii...
TEK PİŞMANLIĞIM FOTOĞRAFLARIN
KALİTESİZLİĞİ
- Aklıselim bir adama benziyorsun. Niye o pozları
verdin?
Eğlenceliydi. Pişman değilim. Tek pişmanlığım
fotoğrafların kalitesizliği. Yoksa bir yazar istediği pozu
verebilir. Keşke fotoğraflar nitelikli olsaymış
- Niye bir yazarın göğüs kıllarını görelim
ki?
Ciddiyet sözlerdedir. Sözler ciddiye alınmalıdır.
Yazılanlar önemlidir. Gerisi değil. Yeniden söylüyorum Ertuğrul
Özkök'ün hokkabaz olarak poz verip, kendiyle dalga geçmesi onun
erdemli tarafı. Özkök'ün kızılması gereken tarafı siyasi
tavrıdır...
- O halde ben iyi bir fotoğraf sanatçısıyla gelip,
benimle poz vermeni istesem, yine yaparsın
yani?
Yaparım. Ama şu ara değil. Bir süre geçtikten
sonra. Bir sürü kişi kariyerime zarar verdiğini düşündü. Ben
düşünmedim öyle bir şey. Kariyer falan düşünmem ben hiç.
- Kendini beğeniyor musun? Fiziksel
anlamda.
O resimlerde hayır.
- Resimler haricinde?
Bilmiyorum. Sen
söyle...
- Bence yakışıklı bir adamsın. Kendini beğenmeyen adam
öyle pozlar vermez. Özgüvenin yüksek demek ki?
Özgüven
falan değil de, önemsememek.
- Sık aşık olur musun?
åşık derken,
kadınları çok sevmekse ve kadınların beni heyecanlandırmasıysa
orada evet. Ama hayatımın geri kalanını paylaşacağıma inandığım
kadından bahsediyorsak, o kolay değil. O
başka bir
şey.
- Çapkın mısın?
Bu soruya cevap vermem
doğru değil.
- Neden? Başın derde mi
girer?
(Kahkahalar) İnsan kendine dair böyle şeyler
söylemez. Ben içimden geldiği gibi sahici ve samimi biçimde
yaşamaya çalışırım. Gerisine bakmam...
Medyadaki değişim iyiye doğru gidiyor
- Medyadaki son gelişmeleri nasıl
değerlendiriyorsun?
Yeni kan, yeni sahipler iyi
olacaktır. Dolayısıyla yakın zamanda olabilecek mülkiyet
değişikliklerinden mutsuz değil, mutlu olmak lazım. Elden gideceği
düşünülen gazetelerin çalışanlarını da müsterih olsunlar, rahat ve
huzurlu olsunlar. Yabancı sermaye de Türk medyasına girmeli. Medya
çalışanları için olumlu olan şey sermayenin bollaşmasıdır.
- Medyaya dair umumi manzara diye yazdığın yazılar çok
konuşuldu. Ne yapmak istedin orada?
Kendimce durumu
naklettim. Kişisel ve nefsani kapışmalar boş bence. Gerçi ben daha
tıfıl bir adamım. Öyle pek haddim değil böyle işler ama yazdım
işte.
- Ertuğrul Özkök'e dair ne
düşünüyorsun?
Ertuğrul Özkök'ün eğlenceli ve
komplekssiz yönü, bir de tiraj merkezli gazete yönetimi olumlu
miraslarıdır. Statükocu siyasi tavrı, manipülatif manşetleri,
devlet-medya ilişkilerindeki pozisyonu olumsuz miraslarıdır.
Kendimi daha yakın hissettiğim liberal-muhafazakar medyanın tiraj
ve reyting merkezli bir anlayışa geçmesi şart.
CHP, MHP iktidarı olursa bir tenhada kafama sıkılması
yüksek bir ihtimal!
- Sürekli faşizm üzerine yazıyor, konuşuyorsun.
'Türkiye sivil faşizme gitmiyor' diyorsun. Buna canı gönülden
inanıyor musun?
Ben Türkiye'nin sivil faşizme gittiğini düşünmüyorum. Türkiye bir yandan modernleşiyor, sekülerleşiyor bir yandan da özgürleşiyor ve demokratikleşiyor. AK Parti'nin eleştirilecek bir sürü yanını görüyorum ama bundan evvelki hükümetlere kıyasla daha ileri bir hükümet olduğunu düşünüyorum. Fakat bu tartışmanın yapılması da yararlı bir yandan... Tersinden bakarsak AK Parti'ye alternatif bir CHP, MHP iktidarında Taraf Gazetesi'ni yok ederler. Bunu adım gibi biliyorum...
- Sana ne olur?
Benim de bir tenhada kafama sıkılması yüksek ihtimal. Artık helvamı yersiniz. Çünkü statüko geri dönüş yaparsa kan ve vahşetle döner. Yarım kalmış bir ameliyat, hastayı daha azgın yapar. Taraf kapanır, benim de yerim muhtemelen mezar olur. Bu kadar açık söylüyorum.
- Bu seni korkutmuyor mu?
Ben 'Ölmeden önce ölünüz' hikmetli sözüne inanmış bir adamım. Bu ihtimali düşününce içim o kadar da ürpermiyor. İnandığı gibi yaşamak insana mutluluk verir bence. Yoksa bu dünya bir zindana döner. Gerisi de Allah'a kalmış... Ailem ve beni sevenler çok üzülür diye korkarım sadece...
- CHP veya MHP iktidarını olası görüyor
musun?
Çok çok zor. Olmamalı da. Birilerinin yeni milliyetçi cephe koalisyonu istediği açık. Ama AK Parti'nin eksik taraflarına rağmen CHP-MHP hükümetinden çok daha iyi olduğu da açık.
- AK Parti'ye yönelik eleştirilerin
neler?
Çok eleştirim var... 'Sayıştay yasasını niye çıkarmıyorsun?' demek lazım. Çift başlı askeri yargı niye hala kalkmıyor? İhale yasasını niye şeffaflaştırmıyor, ki bunu kimse istemiyor. Demek kimsenin işine gelmiyor. 'Niye hala Cemevi resmi ibadethane değil?' diye sormak lazım. Açılıma rağmen Güneydoğu'da 'W', 'Q' harfleri neden hala kullanılmıyor? Niye hala üniversitelerde türban yasağı sürüyor? Karikatüristlere dava açmanın ve tahammülsüzlük göstermenin ne alemi var?
- Kadrolaşma üzerine soru sormak da lazım
mı?
AK Parti devlet içinde atamaları genellikle cemaatçi yaptı bence de. Bu eleştiriyi haklı buluyorum. Ama yine de kadrolaşma konusunda diğer hükümetler kadar saldırgan olmayan bir hükümetten bahsediyoruz. Mesela TRT... TRT'den maaş alan 50'ye yakın hükümet karşıtı gazeteci sayarım. Bu hükümetten önce TRT tamamen iktidar borazanı olurdu. Şimdi öyle değil. Bu hükümet daha hoşgörülü..
- Peki ya devletin büyümesi?
İşte bu çok doğru. Ben devletin büyümesinden rahatsızım. AK Parti devleti küçültmek için geldi. Devleti bir sürü alanda büyütüyor. Devlet minimal sınırlarına gelmeli. Sosyal politikalar çok önemli. Ama devlet-dışı tedbirlerle yürütülmeli. Devletçilik varsa hırsızlık ve yolsuzluk kaçınılmaz. Devlet küçülürse kimse de kadrolaşamaz. Fakat 'sivil faşizm' diyenler çoğunlukla devletçi olduğu için böyle köklü eleştiriler getiremezler hükümete. Ancak geyik yaparlar.
ARAP DÜNYASINDA
ERDOĞAN EFSANESİ VAR
- AK Parti'nin İsrail politikasını nasıl değerlendiriyorsun?
Son krizi de göz önünde bulundurursak, İsrail, Başbakan Erdoğan'a
'yeter' mi diyor?
İsrail yalnızlaşmış bir devlet. İsrail'in çok güçlü devlet olduğu lafı palavra. İsrail aksine güçsüzleşme psikozunu yaşıyor. Ben İsrail'e üzüldüm. Çok komik bir hareketti. Türkiye doğru yolda, kendinden emin davranmaya devam etmeli. Fakat içeride Yahudi düşmanlığıyla da mücadele edilmeli. Yahudi yurttaşlarımız haklı olarak rahatsız.
- O zaman neden Arap ülkeleriyle flört halinde AK
Parti? Sanki Ortadoğu'da güç kazanmamızı Arap ülkeleri çok istermiş
gibi!
Ben şöyle düşünüyorum; Türkiye hem Arap dünyasında hem İslam dünyasında aktör oldu AK Parti ile birlikte. Batı'dan da kopmadı. Tam aksine Batı'yla da yakınlaştı. Yani Batılı devletler ailesinin bir üyesi olarak Ortadoğu'ya yaklaştı. Arap dünyasının rol modeli Chavez mi olacak? Tayyip Erdoğan mı olacak? Chavez totaliter bir diktatör. Her onurlu, özgürlükçü-solcu Chavez'e muhalif olmalı. Arap dünyası için doğru rol model Erdoğan'dır...
- Sana göre, rol modelliğin altından kalkabilecek
özelliklere sahip bir Başbakanımız var mı?
Arap dünyasının sokaklarında Tayyip Erdoğan efsanesi var.
- Davos sağ olsun!
Yok. 3-4 senedir var. 1 Mart 'tan beri.
- Tezkereyi Meclis reddetti, Erdoğan değil
ki?
Aslında bir şey yapmadı ama şans ona döndü. 1 Mart'tan beri böyle durum var. Türkiye zaten bir insanlık vicdanıyla o coğrafyaya yaklaşmalı. Çıkar değildir her şey. Dünyanın bütün problemli coğrafyalarında Türkiye aktif olsa keşke. Öyle bir Türkiye rüyam var benim! El Beşir konusunda hükümetin tavrı çok yanlış ama, onu da söyleyeyim...
AHU ŞENTÜRK