Radikal yazarı Haluk Şahin tasfiye edilecek üç ismi yazdı
Bir süredir devam eden “tasfiye edilecek gazeteciler” tartışmasında artık isimler belli olmaya başladı.
Haluk Şahin Radikal Gazetesi'nde dün
yayınlanan yazısında tasfiye edilecek birkaç gazetecinin ismini
yazdı. Şahin Hürriyet yazarı Yalçın Bayer, Vatan gazetesi yazarı
Necati Doğru ve Milliyet muhabiri Nedim Şener’in ismini tasfiye
edilecek gazeteciler olarak açıkladı.
İŞTE O YAZI...
Tasfiye edilecek birkaç gazeteci
Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı bir polemik
başlattı: “Önümüzdeki dönemde hangi gazeteciler ayakta kalacak,
hangileri tasfiye olacak?” Birçok köşe yazarı konuyu ilginç bulup,
polemiğe katıldı. İsimlerin de verildiği baharı biberi bol bir
tarışma çıktı ortaya.
Birkaç gazete ve dergi bu konuda benim ne düşündüğümü sordu.
Medyanın geleceği kendi akademik alanıma da girmesine rağmen
katılmak istemedim. Tartışmanın mumu titremeye başladığına göre
artık düşüncelerimi söyleyebilirim.
Ben, bu tartışmayı başlatan sorunun yanlış ve gecikmiş bir soru
olduğu kanısındayım. Biz de küresel gündemin bir parçası olduğumuza
göre, günümüzde asıl soru, özgür ve bağımsız basının ayakta kalıp
kalamayacağıdır.
Bu soru her geçen gün biraz daha büyüyor ve yalnız medyanın değil,
demokrasilerin geleceğini tehdit ediyor.
O kadar ki, ABD Senatosu’nun bir alt komisyonu mayıs ayında konuyu
ele alarak, neler yapılabileceğini, haber basınının nasıl
kurtarılabileceğini tartıştı.
İlginç fikirler dile getirilmesine rağmen ortaya çıkan genel
görünüm iç açıcı değildi..
Dünyanın en önemli basın kuruluşlarından biri olan International
Press Institute (IPI) gelecek yıl Viyana ve Bratislava yapacağı
kongrenin ana konusu olarak neyi seçti dersiniz: “Basınının
kalmadığı yerde basın özgürlüğünden söz etmenin ne anlamı
olabilir?”
Burada ‘basın’ derken, tabii özgür ve bağımsız basından söz
ediyoruz. Temel görevini, kamuoyunu evrensel gaetecilik ilkelerine
uygun biçimde bilgilendirme ve aydınlatma şeklinde tanımlayan haber
organlarından söz ediyoruz.
Gerek Avrupa’da gerekse ABD’de bu türden basın ayakta kalmakta
zorlanıyor. Ekonomik krizin de etkisiyle büyük mali sıkıntılar
yaşanmakta. Haberciler işten çıkarılıyor, sayfa sayıları
azaltılıyor, yabancı ülkelerdeki bürolar kapatılıyor. En kötüsü,
kaliteli habercilik yapan saygın ve önemli gazeteler iflas ediyor
ya da internete çekiliyor.
Dahası, ‘online’ ortamında haber yayımlamanın kendisini nasıl
finanse edeceği sorusuna henüz yanıt bulunmuş değil.
İşin en vahim tarafı, bu büyük bunalımdan en fazla zarar görenlerin
başında araştırmacı-soruşturmacı gazetecilik yapanlar olması. Oysa,
demokrasi kuramına göre, onların katkısı ‘olmazsa olmaz’
düzeyde.
Türk basınının kendine özgü yanları olduğu muhakkak, ancak küresel
eğilimlerden etkilendiğine ve gittikçe daha fazla etkileneceğine de
kuşku yok.
Bence Ekrem Dumanlı’nın sorusu bu bağlam içinde değerlendirilmezse
yapılacak tartışmanın, Bizans düşmek üzere iken Ortodoks papazların
meleklerin erkek mi yoksa dişi mi olduğu konusunda yaptığı
tartışmasından farkı olmaz.
Ben önümüzdeki dönemde Ekrem Dumanlı’nın tasfiye edilen gazeteciler
arasında olacağını hiç sanmıyorum. Dumanlı, Fethullah Gülen
cemaatinin, piyasa mekanizmaları dışında da finanse edilebilen
Zaman gazetesinin genel yayın yönetmeni.
Bu cemaata bir şey olmadığı, dağılmadığı ya da erimediği sürece
Dumanlı’ya da bir şey olmaz. Başarıdan başarıya koşmata devam
eder.
Meğer ki cemaat içinde görüş farklılığı çıksın ve Dumanlı cemaat
içinde başka bir göreve atansın.
Evet, önümüzdeki dönemde Dumanlı’nın tasfiye edilir diye
kaygılanmak abestir. Dumanlı ve ona benzer basın organlarında
çalışanların tasfiyesi söz konusu değildir.
Ama, küresel ve yerel koşullara bakarak tasfiyesi edilmesinden
ciddi olarak kaygılandığım bir kaç isim sayabilirim:
Acaba önümüzdeki dönemde Nedim Şener gibi gözüpek bir soruşturmacı
gazeteci ayakta kalabilir mi?
Her zaman dobra Necati Doğru gibi birine köşe yazdırmaya devam
ederler mi?
Haberkolik Yalçın Bayer’in tasfiyesini ne önleyebilir?