Psikologlardan Kırmızı Oda'ya kırmızı kart
Türkiye yazarı Fatih Selek, konuştuğu bir çok psikoloğun Kırmızı Oda dizisine tepki gösterdiğini yazdı.
Türkiye gazetesi yazarı Fatih Selek, bugünkü köşesinde "Kırmızı Oda'ya kırmızı kart" başlıklı bir yazı kaleme aldı. TV'de psikoloji ağırlıklı senaryo döneminin yaşandığını söyleyen Selek, TV 8'deki Kırmızı Oda dizisine psikologlardan büyük tepki geldiğini söyledi. Selek, ayrıca TRT 1'in Masumlar Apartmanı dizisine ilişkin de değerlendirmelerde bulundu:
BU YILIN MODASI PSİKOLOJİK ÇÖZÜMLEMELER
Televizyon ekranları bir ara ağa dizilerinden geçilmezdi. Sonra mafya dizileri, yasak aşk hikâyeleri, hapishaneler, kadın dramları, gerçek hayattan uyarlanmış yakın tarih denemeleri, Osmanlı dizileri ve güldürü türünde televizyon tiyatroları moda oldu. Geçen senenin favorisi doktorlardı. Doktorlar; tahtı sağlıkçıların Covid-19 sebebiyle en çok konuşulduğu bir yılda psikologlara bıraktı. Bu yılın modası psikolojik çözümlemeler. Bu sezon gösterime giren iki dizi, yeni bir rüzgâr oluşturdu. Biri TRT1'de Masumlar Apartmanı. Diğeri TV8'deki Kırmızı Oda.
PSİKOLOGLAR KIRMIZI ODA'YA KIZGIN
İki dizi de psikolojik yüzleşmeleri konu alıyor. İkisi de ağır
dram yüklü. İkisinin de ilham kaynağı yazar Psikiyatr Dr.
Gülseren Budaycıoğlu'nun kitapları. Kırmızı Oda'nın başrolündeki
Binnur Kaya, "Bu işe şifa niyetiyle girdik" diyor. Ancak
dizi psikoloji sahasında çalışanları çok kızdırmışa benziyor. Hangi
psikoloğa sorsam tepki gösterdi. Odanın kırmızı duvar boyasından
tutun da Binnur Kaya’nın makyajına varana kadar
aslında "olmaması gereken" birçok detay dinledim:
Danışan ile danışılan arasında mesafe bulunmalıymış. Dizide
psikolog masada, danışan sandalyede oturmuş; bu etik dışıymış.
Karşılıklı yüz yüze olmaları gerekiyormuş. Psikologlar
karşısındakine 'Ah canım, vah gülüm. Bu sana ne
hissettirdi' gibi şeyler söyleyemezmiş. Hele hele
o 'Hayatına ne çok şey sığdırmışsın' sözü tam mesleğe
ihanetmiş. Psikolog, danışanına yoldaşlık yapar ama yol
göstermezmiş. Hayatına ayna tutar ama karar veremezmiş. Ayrıca
psikologlar da insanmış, Binnur Kaya gibi şefkat abidesi, sevgi
kelebeği, sevimli panda hiç değillermiş.
MUHTEŞEM YÜZYIL HATIRLATMASI
Bir zamanlar Muhteşem Yüzyıl tarzı dizilere tarihçiler çok kızmış, senaristleri 'tarihî kişilik ve hakikatleri çarpıtmakla' suçlamıştı. Yapımcılar reyting için bildiğini okumuş, eleştirinin dozu artınca da "Belgesel mi çekiyoruz" diye karşılık vermişti. Burada da sanki benzer bir durum yaşanıyor.
İZLEYİCİ "GERÇEK" HİKAYENİN PEŞİNDE
Fakat sıradan izleyiciler, kesinlikle ne işin kurgusunda ne tekniğinde... Sadece gerçek diye bildiği hikâyesinde. Müge Anlı'nın programındaki akıl hocası Psikiyatrist Prof. Dr. Arif Verimli "Her ülkede çan eğrisi vardır; yüzde 70’i toplum normudur. Kalanın yüzde 15’i yazarçizer entelektüel, diğer yüzde 15 suç potansiyeli ve kişilik bozukluğu olanlardır. Televizyon programları, işte bu yüzde 15’i, yüzde 70’e izletiyor" diyor. Dizi yapımcıları torbaya diğer yüzde 15'i de ekliyor.
MASUMLAR APARTMANI'NDAKİ SAFİYE BANA TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ ANIMSATIYOR
Çocukluğunda ağır travma yaşamış temizlik hastası obsesif kopülsif bozukluğu bulunan bir abla... Gittikçe ona benzeyen bir kız kardeş... Ve geceleri eski püskü kıyafetler giyip sokakta çöp toplayan holding patronu bir ağabey... Ve ona âşık, anne ve babası tarafından terk edilmiş bir kadın. Çarpıcı bir kurgu... Masumlar Apartmanı'ndaki Safiye'yi izleyince aklıma Türkiye Cumhuriyeti gerçekliği geliyor: Bir asırdır sürekli temizleyecek bir şey buluyor bizim devlet. Ama ne kadar temizlerse temizlesin ortamı hep kirli hissediyor. Dışarı çıkanların içeri hep pislik taşıdığını düşünüyor. Bu durumun altında 'çocukluk döneminde' yaşanan travmalar yatıyor…