Polis müdürü Taraf muhabirini azarlamış
Pazar günü ise Zaman ve Star gazetelerinde yer alan iki haber Nedim Şener'i kızdırdı... Şener, bir de Taraf muhabirini azarlayan polis müdürünü yazdı.
Nedim Şener/POSTA
Medya, Dink cinayetini karartmaya mı çalışıyor?
Ne
olduysa Emniyet İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Sabri Uzun
konuşunca oldu. Sabri Uzun’un, 17 Şubat 2006 günü Trabzon
Emniyeti’nden İstihbarat Dairesi Başkanlığı C Şube’ye (sağ terör ve
azınlıklar masası) gönderilen ve Agos gazetesi yönetmeni Hrant
Dink’in öldürüleceğine dair bilgilerin bulunduğu raporun
kendisinden saklandığını söylemesiyle ortalık karıştı. “Bu rapor
benden saklanmasaydı Hrant Dink korumaya alınır öldürülmezdi” diyen
Sabri Uzun’un, “Raporu benden sakladı” diye suçladığı kişi o
tarihte C Şube Müdürü olan Ali Fuat Yılmazer’di.
Yılmazer’i savunma yarışı
Ali Fuat Yılmazer, Hrant Dink cinayetinde görevini ihmal ettiği
gerekçesiyle görevden alınan İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan
Güler’in yerine İstanbul’a atandı. Halen İstihbarat Şube’den
sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı koltuğunda oturuyor.
Ancak Sabri Uzun konuştuktan sonra çok ilginç gelişmeler yaşandı.
Bazı gazeteler Sabri Uzun’un suçladığı polis müdürü Ali Fuat
Yılmazer’i savunmaya başladı. Ama bunu doğrudan değil, Sabri
Uzun’un açıklamalarına ilişkin haberler yaparak
gerçekleştirdiler.
Mesela Akşam gazetesi 20 Nisan günü ‘İstihbarat çelişkileri’
şeklinde bir manşet attı. Haber kendi içinde çelişkilerle doluydu.
Haberde, Sabri Uzun’un 15 Nisan 2010 günü verdiği ifade ile 4 Kasım
2009’da mülkiye müfettişlerine verdiği ifade arasındaki çelişkiye
dikkat çekiliyordu.
Sabri Uzun, 4 Kasım 2009 günü müfettişlere verdiği ifadede, “Hrant
Dink’e yönelik ses getirici bir eylem yapılacağı” ibaresi bulunan
17 Şubat 2006 tarihli raporun gereği yapılmış mıdır? şeklindeki
soruya “Evet yapılmıştır” yanıtını vermişti. 15 Nisan 2010 günü
mahkemede ise tam tersi bir ifade vererek istihbaratçı meslektaşını
suçlamıştı. Akşam gazetesi, Sabri Uzun’un 5 ay sonra ifade
değiştirdiğine “İstihbarat çelişkileri” başlığıyla dikkat
çekti.
Çelişki değil, yeni bilgi
Oysa Sabri Uzun 15 Nisan 2010 günü mahkemede şunları söylemişti: “4
Kasım 2009 günü müfettişlere verdiğim ifadeden sonra benden
saklanan ancak tesadüfen edindiğim 17 Şubat 2006 tarihli raporu
okudum. Müfettişle telefonda görüşerek ek ifade vereceğimi
söyledim. O da ‘getirin’ dedi. 4 Aralık 2009’da ek ifade
verdim.”
Uzun, 4 Aralık’ta verdiği ifadede istihbaratçı meslektaşlarını ağır
biçimde suçlamıştı. Mahkemede de sözlü olarak tekrar ettiği ek
ifade gazetelere manşet oldu. Akşam gazetesi yöneticilerinin bunu
görmemesi mümkün değildi. Bu haberden tek bir kişi memnun olmuştur,
o da suçlanan polis müdürü Ali Fuat Yılmazer.
Mesleğim adına
utandım!
Bu pazar günü ise Zaman ve Star gazeteleri, Sabri Uzun’un verdiği
ifadeyi çarpıtma gayretiyle dikkat çeken haberler yaptılar.
Haberlerde ‘Sabri Uzun’un 5 ay sonra ifade değiştirdiği’ özellikle
vurgulanıyordu.
Zaman gazetesinde yayınlanan ‘Müfettiş raporları Sabri Uzun’u
yalanlıyor’ başlıklı haber tam anlamıyla Ali Fuat Yılmazer’in
aklıyordu. Elbette kimseyi suçlu ilan etmek gibi bir niyetimiz yok,
ancak haberin içinde gerçek dışı şu bilgi dikkatimi çekti:
‘Dink koruma istemedi’
“Ancak zamanın İstanbul Emniyeti İstihbarat Müdürü Ahmet İlhan
Güler, ihbara konu şüpheli Yasin Hayal'le ilgili istihbarat
çalışması başlatmadığı gibi Hrant Dink'in kendisinin de mahkeme
yoluyla koruma isteğine rağmen bu konu İl Koruma Komisyonu'na
bildirilmemiş.”
Dink ailesinden görüştüğüm bir kişi, Hrant Dink’in hiçbir zaman
mahkeme yoluyla koruma isteğinde bulunmadığına dikkat çekti.
Yine pazar günü Star gazetesinde ‘Uzun çelişkileri bitmiyor’
başlıklı bir haber yayınlandı. Haberin en ilginç yanı Hrant Dink
cinayetini bildiren 17 Şubat 2006 tarihli raporun ham bilgi
olduğuna ve ciddi bir bilgi olmadığına vurgu yapmasıydı.
Bu haberleri okuyunca mesleğim adına utandım. Çünkü biz cinayeti
aydınlatacak bilgi kırıntısının peşinde koşarken birileri çıkmış,
kendi teşkilatını ‘görevi ihmalle’ suçlama cesaretini gösteren
Sabri Uzun’un ifadesini çürütme gayretine düşmüş.
Rapora da inanmıyorlar
Şimdi soruyorum: Hadi Sabri Uzun’un dediklerine itimat
etmiyorsunuz. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasını taşıyan 2
Aralık 2008 tarihli Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporu’na da mı
inanmıyorsunuz? O raporda İstihbarat Dairesi eski Başkanı Ramazan
Akyürek ile C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer görevi ihmalle
suçlanmamış mıydı? Evet bu raporda Ali Fuat Yılmazer tam da Sabri
Uzun’un söylediği gerekçelerle suçlanmıştı.
Taraf muhabirini kim
azarladı?
Bırakın bizim yazdıklarımızı
Taraf gazetesinin 16 Nisan 2010 tarihli “Polisten polise suikast
suçlaması” manşetini de mi görmediniz? Bu haberde Sabri Uzun, Dink
cinayetinde Ali Fuat Yılmazer’in görevini ihmal ettiğini
söylüyordu. Şimdi size bir araştırma sorusu: “Bu haberden sonra
hangi polis müdürü Taraf gazetesi muhabirini makamında azarladı?”
Bilin bakalım.