Peki medya gereken mesajı aldı mı?

Hıncal Uluç gezi parkında başlayan eylemlerden medyanın da gereken mesajı alıp almadığını sordu.

GAZETECİLER.COM - Sabah yazarı Hıncal Uluç bugünkü köşesinde Gezi Parkında başlayan ve tüm Türkiye'ye dalga dalga yayılan eylemler sonrasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "mesaj alınmıştır" açıklamasını farklı bir açıdan yorumladı.  "Medya da mesajı aldı.. mı?" diye soran Uluç, olayların büyümesinde en büyük tahriki Türk medyasının yaşananları görmezden gelerek yaptığını yazdı.

İşte Hıncal uluç'un yazısından çarpıcı bir bölüm:

"Cumhurbaşkanı'nın sözleri pek çok kişi ve kurumu da mesaj almaya yöneltti.
Bunların başında medyamız geliyor. Yani bizler..
Biz de mesajı aldık!.
Olayların büyümesinde en büyük tahriki, bütün dünya gazete ve televizyonlarının baş olay yaptığı haberi görmezden gelerek biz yaptık..
Bugün bunun farkındayız.

Olayı görmezden gelerek, hem güvenilir olma niteliğimizi zedeledik, hem de meydanı tahrikçilere açık sosyal medyaya bıraktık.

(...) Haber kanalları belli bir noktadan emir almışçasına olaya gözlerini yumunca, ertesi gün çıkan gazeteler habere sırtlarını dönünce, olay sadece sosyal medyaya kaldı. Böyle olunca, yanlış haberler (Ölü ve yaralı sayısı üzerine) ve fırsatı kaçırmak istemeyen tahrikçiler de boş meydana daldılar..

Doğru, yanlış birbirine karıştı.

Olayların büyümesinde baş rol, Üç Maymunları (Görmem, duymam, söylemem) oynayan medyadaydı.. Gençler, görmezden gelen medya yüzünden daha da öfkelendiler.. Olaylar hızla büyüdü ve yayıldı.

Biz de "Haber gizleme"nin geri tepen bir silah olduğunu öğrendik..
Aldığımız ilk mesaj bu..
Açalım..

İfade özgürlüğü belli bir fikre ve görüşe özel değildir. Her fikre açıktır.
Bir gazete de, bir gazeteci de taraf olabilir. Bundan doğal bir şey de yoktur.
"Tarafsız" bir kişi ve kurum olduğunu düşünemiyorum. Bu dünya içinde yaşayacak ve her şeye tarafsız olacaksınız. Bunun için "Kayıtsız" olmanız gerek.

Mümkün mü?. Gazete ve gazetecinin mutlak vasfı tarafsız olmak değildir.
Güvenilir olmaktır..

Bir yazarın tüm görüşlerine karşı olabilirsiniz. Ama "Bu adam buna inanıyor ve inandığını yazıyor" dedirtebiliyorsanız, başarılısınız demektir.

"Bu adam, parayı verenin düdüğünü çalar, dün sövdüğünü bugün övmesi için patron değiştirmesi yeterlidir" denen türlerden olduğunuz zaman, ne kadar iyi, ne kadar yetenekli, ne kadar zeki gazeteci olursanız olun, zerre itibarınız olmaz.
İnsanlar "Bakalım bugün neler saçmalamış" demek için okurlar, okurlarsa..
Gazetenin kendisinin de mutlak ve şaşmaz vasfı "Güvenilir" olmaktır. Sadece "Güvenilir" olmak. (Gazete deyişim alışkanlık.. Bu tarifin içine Haber Kanallarını da koyun lütfen.) Okur merak ettiği haberin o gazete olacağına güvenmelidir, bir.. Okuduğu haberin doğru olduğuna güvenmelidir, iki..

AKP'nin, CHP'nin, BDP'nin, geçiniz en uçtaki en marjinal gurupların gazetesi olabilirsiniz..
Sizi alan onu bilerek alır zaten..

Mesele o değil.. Mesele?..
Gazete "Haber" demektir.

Mesele "Bu gazetede haber var!.. Bu gazetede haber doğru olarak var" dedirtmektir. Okunursanız eğer, tuttuğunuz tarafa, savunduğunuz fikre yararınız olur.

Haberleri görmezden gelir, ya da saptırarak verirseniz, o zaman okunmaz olursunuz. Okunmayınca, tuttuğunuz tarafa da beş kuruş yararınız olmaz.

Tirajınız, paralel reklamlarınız düşer, batarsınız..

(...) Şimdi önemli olan, Yazı İşlerini yöneten arkadaşların, Cumhurbaşkanı'nın "Mesajı aldık" sözlerinden kendilerine düşen mesajı almış olmaları..

Yani "Bu olayların bize verdiği mesaj ne" demeleri..

El cevap!.

Mesaj "Her haberi vermek, her haberi layık olduğu değerde vermek ve her haberi doğru vermek"tir.

Aslında, gazeteciliğin temel ilkesi ve varoluş sebebi budur.

Doğru ve güvenilir haber!.

Yazarlar özgürdür. Diledikleri görüşü savunurlar.. Ama haber kutsaldır. Kutsal olan da "Doğru" olmaktır. Doğru ve güvenilir olmak.. Okur haberi bulacağına inanarak gazeteyi alacak. Bulacak. Okuyacak ve doğru olduğuna inanacak..

O zaman kötü niyetliler, çağdaş ve demokrat gençlerin arasına karışıp sosyal medyayı bulandırmaz ve çirkinleştiremezler. Tahrikler yapamazlar. Yaparlarsa, güvenilen medyanın doğruları onların yalanlarını ortaya çıkarır. Etkilerini sıfırlar.

Bu gazetenin sahibi Ahmet Çalık, "Yorum özgür, haber kutsaldır" ilkesini birinci günden beri, sözlü, yazılı defalarca ifade etti.

Herkes kulağına küpe yapmalı, kimse durumdan vazife çıkarmaya kalkmamalı..

Bundan böyle, Türk medyası doğru, Türk medyası güvenilir olursa, ya da olduğu ölçüde Gezi Parkı olaylarını başlatan genç ve dinamik kitlenin verdiği mesajı aldığını gösterir.. Bu mesaj alınırsa, ülkem demokrasiye, gerçek demokrasiye doğru hızla yol alır.

Bu ülkenin geleceğine sahiplenecek gençler güvenilen, inanılan medya istiyorlar..

Kırk ayrı görüşte oldukları halde, Gezi Parkı için birleşen, el ele veren gençler.. "Medya hangi tarafta olursa olsun, önemli değil. Önemli olan güvenilir olması. Gerçekleri görmesi ve gerçekleri yazması" diyorlar.

Benim mesleğim adına aldığım mesaj budur, Sayın Cumhurbaşkanım!."

Abdulkadir Selvi: İmamoğlu’nun diploması iptal edilir mi Hadi Özışk canlı yayında bombayı patlattı: İmamoğlu dosyası raftan hiç inmedi Ahmet Hakan: Erdoğan’ın hak ettiği bir övgü Ali Karahasanoğlu: Hastayım hakim bey, duruşmayı erteleyin CHP'de Özgür Özel'den üçlü görüşme çıkışı! Hadi Özışık'tan dikkat çeken açıklamalar Salih Tuna: Bu silaha yenildin mi kazanamazsın