Patronu fiştekleyip beni işten kovdurdular

Fikri Akyüz'den yine olay yaratacak sözler var. Sevilay Yükselir kovulma işinin neresinde? Yaşar Büyükanıt eleştirisi mi yaktı?

GAZETECİLER.COM (ÖZEL)
Hacer Alkan

Bir yazı yazdı kendi camiasını karıştırdı. Uzun süre 'vebalı' muamelesi gördü, köşe yazarlığı yolu o yazıyla kapandı. Sonra Kanaltürk'teki programla karşımıza çıktı. Ters Cephe'nin Rasim Ozan ile aynı safındaydı. Karşısında Ümit Zileli ve Ümit Özdağ vardı. Program yaz tatilinin ardından dün akşam yeniden ekranlara döndü. Bir eksikle... Fikri Akyüz artık o ekranda değildi. Oradan da kovulmuştu, ya da sürgün edilmişti.

Peki ne olmuştu?
Kanaltürk'te onun işine son veren kimdi?
Sevilay Yükselir bu işin neresindeydi?
Yaşar Büyükanıt'ın adını anması mı onu yaktı?
Ya da kendi deyimi ile "patronlarını fiştekleyen" kimdi?

Fikri Akyüz ile bunları konuştuk... Çok çarpıcı iddiaları var... Diyor ki "beni iktidara ya da Çankaya'ya yakın olan bir işgüzar gammazladı..." İşte Akyüz ile yaptığımız söyleşi;

KOVULMAYI HAZMEDEMİYORUM

-KANALTÜRK’TEN İŞİNİZE SON VERİLİRKEN BİR GEREKÇE SÖYLENDİ Mİ SİZE?

Ramazan’ın birinci günü arayıp gerekçe göstermeksizin işime son verdiler. Bu yüzden 3 gün oruç tutamadım. Tutamadım, çünkü şu moral bozukluğunun tavan yaptığı bir dönemde oruç tutarsam kafayı yemem söz konusu olurdu.. Eh, kafayı yemek de orucu bozar herhalde.. Şaka bir tarafa, Yüce Rabbim günahlarımı affeder diye sürekli dua ediyorum. Zaten dün tekrar tutmaya başladım. Evet ben bunu bir türlü hazmedemiyorum. Şüphelerim var, birtakım karineler var ama elimde kesin kanıt yok..

-İYİ DE BİR NEDENİ OLMALI KOVULMANIZIN...

"Haklısınız. Biri Akın İpek ve Fatih Karaca'yı fiştekledi. Ben atana kızmıyorum, attırana kızıyorum. O biri, buna yazı yazdırmayalım, buna program yaptırmayalım, camiamızda yer bulamasın çabasında..

SEVİLAY YÜKSELİR'İN LAFINA MI BAKILIR?

-FİŞTEKLEYEN KİM?

Bu işin arkasında Sevilay Yükselir var diyorlar. Ama Akın İpek gibi bir patron Sevilay'ı mı dinleyecek, onun sözü ile mi iş yapacak, olacak iş mi bu?..  Tamam Sevilay Yükselir benimle ilgili olarak Sabah gazetesindeki köşesinin tamamını bana hasrederek pespaye bir yazı yazdı, 3-4 ay önce.. İftiralar doluydu o yazıda.. Hatta yeri gelmişken belirteyim. O yazıdan sonra Yükselir’i aradım. “Yahu seninle bir tanışıklığımız var, seninle güzel güzel konuşurken ne diye bu iftira içeren aşağılayıcı yazıcıyı yazdın?” diye sordum. Cevabı aynen şöyle dedi: “Sen iki gün önce Ahmet Hakan’ın Tarafsız Bölgesi’ne niye katıldın? O çirkef bir adam.. Onun programına katılan adamın bende zerre değeri yoktur”. Ben de ona dedim ki: “Bak, Ahmet Hakan’ın programına ben çağırılırken bende de tedirginlik vardı, acaba beni sıkıştıracak sorular sorarak kasdi olarak mı çağırıyor diye.. Orada önemli olan benim söylediklerim değil midir?

- AHMET HAKAN'IN PROGRAMINA NİYE ÇIKTINIZ? RİSK ENDİŞESİ TAŞIMADINIZ MI?

Açıkçası Ahmet Hakan’ın programına çıkarken gardımı almıştım. Bana tavırlı bir cümlesini ima yoluyla da hissedersem ona cevabımı o programda veririm diye.. Neticede Ahmet Hakan’ın bir hakkını teslim edeyim.. Kesinlikle bir olumsuz yaklaşımı olmadığı gibi, orada beni koruyan bir tavır da koydu ortaya..

-AMA SİZ AHMET HAKAN’I ÇOK SERT YAZILARLA DA ELEŞTİRMİŞTİNİZ..

“Evet çok sert eleştirdim. Program öncesi ve sonrasında da kendisine söyledim. Bakın Ahmet Bey, sizi çok sert eleştirdim. Yine bazı yazılarınızı hala çok yanlış buluyorum. Size eleştiri hakkım mahfuzdur dedim. Yani ben hükümetin icraatını da çok önemli bir oranda destekleyen biriyim. Ama bu durum, benim hükümetin bazı yanlışlarını eleştirme hakkımı ortadan kaldırmaz, nitekim kaldırmadı da..

YAŞAR BÜYÜKANIT'I ELEŞTİRDİKTEN
SONRA KOVULDUM


-GEÇEN GÜN CNN TÜRK’TEKİ BİR BAŞKA PROGRAMDA YAŞAR BÜYÜKANIT’A ÜSTÜN ŞEREF MADALYASI VERİLMESİNE ÇOK SERT BİR TEPKİ VERMİŞTİNİZ..

Hah, işte tam da yeri geldi.. O programdaki eleştirimden ve Ters Cephe’deki bir iki küçük eleştirimden hemen sonra işime son verilmesi manidar tabii ki..

İKTİDARA YAKIN BİRİ GAMMAZLADI

-BEN BUNDAN ŞUNU ANLADIM.. DEMEK Kİ AKIN İPEK’İ AŞAN BİR DURUM VAR..

Aynen öyle, Akın İpek'i de aşan bir durum var... Kesinlikle inanıyorum ki beni, iktidara ya da Çankaya’ya yakın olan bir işgüzar gammazladı. Ama şuna da adım kadar eminim ki bu işte ne Sayın Cumhurbaşkanımızın ne de Başbakanımızın bir dahli var. Onlar adına hareket ettiğini iddia eden ve çember içinde yer alan bir işgüzarın işi bu.. Bu iki ismin başka işi gücü mü yok? Ama ah o kraldan fazla kralcılar yok mu, işte o kişilerden ziyadesiyle şüpheleniyorum..

TAHA AKYOL OPERASYONU MU?

-O PROGRAMDA SENİN YERİNE KONULAN MUSTAFA AKYOL’A YER AÇMAK İÇİN TAHA AKYOL OPERASYONU OLABİLİR DENİLİYOR..

Bu iddiayı kim ortaya atmışsa, ya Taha Akyol’u tanımıyor ya da Mustafa Akyol’u.. Bu iki isim, medyanın Önder Sav’ı olabilecek tıynette birileri değil.. Yani Fikri’yi attıralım, yerine Mustafa’yı koyalım.. Yok böyle bir şey, olamaz da zaten.. Mustafa ve babası Taha Bey, çok saygı duyduğum isimler..

*TIRI-VIRI İNSANLARA YAZDIRILIYOR
BANA YER VERİLMİYOR

*HINCIMI MUSTAFA KARAALİOĞLU'NDAN ALDIM

*KOVULUNCA SERHAT ALBAYRAK'I ARADI...
Diğer sayfada...

[page_end]

TIRI-VIRI İNSANLARA YAZDIRILIYOR
BANA YER VERİLMİYOR

-PEKİ SİZ KENDİNİZİ İKTİDARA YAKIN MEDYADAN DIŞLANMIŞ MI HİSSEDİYORSUNUZ?

Bu kadar tırı-vırı insan medyada yer bulurken ben yer bulamıyorum. Ayşe Özyılmazel’in Sabah gibi büyük bir gazetenin hem de ikinci sayfasında hem de “günde kaç kez seks yapılmalı?” diye köşe yazdığı bir ortamda ben yazı yazamıyorum. Yani gazetelerde yazan isimlerin her biri Ahmet Altan, Engin Ardıç, Mehmet Barlas, Ahmet Turan Alkan, fikirlerinin pek çoğuna katılmasam da İlhan Selçuk, Emre Kongar gibi şu anda hepsini sayamayacağım isimlerin kalibrasyonunda yazı yazsalar canım sıkılmayacak.. O birilerinin beğenmediği, yer yer benim de canımı sıkan yazılar yazan Ayşe Arman bile gazetecilik başarısı gösteren pek çok işe imza attı.. Ama bakıyorsunuz, “Tayyip Erdoğan kesinlikle hata yapmayan ve yapmayacak olan bir lider..” ya da “Tayyip Erdoğan’ın bir tanecik bile olumlu icraatı yok..” diyen adamlar köşe yazıyor, yazabiliyor, yazdığını zannediyor, en fenası yazdırılabiliyor ve televizyonlarda program üstüne program yapıyor. Eh, bu da insanın canını acayip derecede sıkıyor..

ÇOK LÜZUMSUZ BİR YAZI YAZDIM
İBRAHİM ŞAHİN TELEFONUMA BİLE ÇIKMADI

-AMA SİZİN DE HATA YAPTIĞINIZ DURUMLAR OLMADI MI? YANİ BU CAMİADA YAZARKEN KENDİNİZDE HİÇ KUSUR BULMADINIZ MI?

Olmaz olur mu Hacer Hanım? Örneğin ben Haber7.com’da geçtiğimiz eylül ayında çok lüzumsuz bir yazı yazdım.. Yazıda muhafazakar camiada yer alan bir takım isimlerin güç sarhoşluğu içine girdiğini, aşağılık kompleksiyle malul olduğunu belirten bir yazıydı o yazı.. Ama yazının içinde Mustafa Karaalioğlu ile ilgili bir iki cümle vardı ki o iki cümle tam manasıyla vebal doğuracak cümlelerdi.. Resmen hakaretamiz cümlelerdi.. O günler canım çok sıkkındı.. TRT genel müdürü İbrahim Şahin’den randevu almıştım, program teklif etmiştim. Projemi hemen onayladı ve haftaya başlıyorsun dedi. Ben partnerlerimi de bulmuştum. Tam program için imza atmaya gidecektim ki muhatap bile bulamadım. İbrahim Şahin’i cebinden aradım. Bir hafta erteledik dedi.. Bir hafta geçti, bir kez daha aradım. Artık telefonlarıma dahi çıkmamaya başladı.

-OLUMLU OLUMSUZ HİÇ Mİ CEVAP VERMEDİLER? NE OLDU DA VAZGEÇTİLER?

Hayır, o gün bugündür ulaşamıyorum.. Peki bu, ahlaki bir tavır mıdır? İbrahim Şahin, her önüne gelene program yaptırmak zorunda mı? Elbette hayır.. Ama kardeşim, insana umut ver, Fikri de o arada 13 yıllık mesleğim olan avukatlığı bıraksın, dosyaları müvekkillerine iade etsin.. Sana güvensin.. İçinden desin ki: “Fikri sen iki işi bir arada yapıp 10 lira kazanacağına bir işi tam yap 5 lira kazan..”. Hani bir laf vardır ya.. Beşinci sınıf beyin cerrahı olacağına birinci sınıf teneke lehimcisi ol, diye..

HINCIMI KARAALİOĞLU'NDAN ALDIM

-YANİ BÜTÜN BUNLAR CANINIZI SIKTI, SİZ DE HINCINIZI KARAALİOĞLU’DAN ALDINIZ, ÖYLE Mİ?

Evet, maalesef evet.. Karaalioğlu’nun da eleştirilecek yönleri var elbette.. Ama o cümlelerime müstahak biri değildi.. O yazıyı yazdıktan bir gün sonra elim telefona gitti, arayayım dedim, özür dileyeyim dedim.. Ama beni yanlış anlar diye, sanki Fikri Star’a geçmek istiyormuş gibi bir zanna kapılmasın diye vazgeçtim.

-ŞİMDİ BİRİLERİ ÇIKIP DERSE Kİ, FİKRİ AKYÜZ STAR GAZETESİNE GÖZ KIRPIYOR, O YÜZDEN BUGÜN NEDAMET GETİRDİĞİNİ SÖYLÜYOR..

Hayır, hayır.. O kapıyı ben kendim kapatmış oldum. O kapı elbette daha açılmaz, açılsa da zaten karakterim buna evet demez..

KOVULUNCA SERHAT ALBAYRAK'I ARAYIP
İLAVELERLE YAZAYIM DEDİM...

-TERS CEPHE'DEN KOVULUNCA KENDİNİZE YENİ BİR MECRA ARADINIZ MI?

Serhat Albayrak biliyorsunuz ATV-Sabah dahil grupta medya grup başkanı.. En son Ters Cephe’den işime son verilince, daha iki gün önce cebinden aradım. Ona “Serhat Bey, ben artık sadece Osman Gökçek’in Beyaz TV’sinde bir program yapıyorum. Sağ olsun o imkanı sağladı. İki aydır oradayım. Demek ki o da olmasa ben tamamen boştayım. Ama ben diyet miyet gibi bir algının doğmasından Allah’a sığınırım ve bundan taaccüp ederim. Lafın kısası, ben Sabah’ın Pazar ilavesinde haftada bir gün yazabilir miyim? Gazetede yazmayı  çok istiyorum ama yazamıyorum.. En son Ters Cephe’den gerekçe olmaksızın kovuldum. Yani bana denilmiş oluyor ki, Fikri sana medyadan zırnık yok.. İyi de benim çalışmam lazım, rantiye değilim, ben bir şekilde hayatımı idame ettirmem lazım” dedim. Bu talebim de kabul görmedi.. Ben sana Takvim’de yaz demiştim, kendin çıktın dedi.. Tamam da kavga ederek mi çıktım, aleyhte bir laf mı ettim.. Düşünüyorum, düşünüyorum ben ne yaptım diye, bir türlü bulamıyorum..

KOVULUNCA KİMLER ARADI?

-TERS CEPHEDEN İŞİNİZE SON VERİLİNCE MEDYADAN YA DA SİYASETÇİLERDEN GEÇMİŞ OLSUN DİYE ARAYAN OLDU MU HİÇ?

İlk günden beri bana moral veren Ahmet Kekeç, Salih Tuna, Mehmet Baransu oldu. Atilla Yayla hoca aradı. O da biliyorsunuz, kendisine köşe verilmeyen biri.. Oysa, beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz ama Türkiye’de liberal düşüncenin zemin bulmasında Mustafa Erdoğan’la birlikte en çok emeği geçen iki kişiden biridir. Onun dışında kendisiyle bir kez bir programda karşılaştığım sosyal güvenlik uzmanı Ali Tezel aradı. Siyaset kurumundan ise Melih Gökçek ile Hüseyin Çelik büyük bir hassasiyet ve nezaket gösterdiler.. Ama aramayanlara sitem ediyorum gibi bir anlam çıkmasın.. Herkesin başından aşkın işi gücü var.. 

-“KANALTÜRK’TEN KOVULMA MEVZUSUNA GERİ DÖNERSEK.. AKIN İPEK YA DA MEDYA GRUP BAŞKANI FATİH KARACA’YA KIRGIN YA DA KIZGIN MISINIZ?

Hayır kırgın da değilim kızgın da.. Onlar bir sabah kalkıp atın şu Fikri’yi diye niye desinler? Programdaki duruşum onları rahatsız eden bir duruş değildi ki.. Ama Akın İpek, biliyorsunuz altın madenleri de olan bir iş adamı.. Kendi çabalarıyla bir yerlere gelmiş biri.. O beni iyi anlar.. Çünkü altın işlerken hiçbir zaman tenekeyi parlatıp çeyrek altın diye satmayacak biri.. Kaldı ki altın yere düştüğünde değerinin kaybolmayacağını da bilir.. O yüzden benim kendisine bir olumsuz lafım olamaz..

-TERS CEPHE İLE İLGİLİ OLARAK KANALTÜRK’TE SÖZLEŞMENİZ DEVAM EDİYOR MUYDU?

Evet.. 17 Aralık 2009 da programa başladık. Sözleşmemiz 1 yıllıktı. Geride daha 4 ay vardı..

-TAZMİNATINIZI ALDINIZ MI?

Hayır henüz almadım. Dün, bu konuyla ilgileneceklerini söylediler. Olumsuzluk olacağını düşünmüyorum.

MEDYADA TUTUNAMADI GERİ DÖNDÜ DEDİRTMEM

-AVUKATLIĞA TEKRAR DÖNMEYİ DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?

Hayır, dediğim gibi dosyalarımın tamamını müvekkillerime iade ettim. Tekrar dosya istemeyi zul addederim. Yeni müvekkil konusunda sıkıntı çekmem tabii ki.. Çünkü çok geniş bir çevrem var . Ama medyada tutunamadı, yine geri döndü dedirtmem. Herkesin bir hesabı var, elbette Cenab-ı Allah’ın da bir hesabı var. Ramazan’ın birinci günü beni kovdurtanları, üstelik hiçbir gerekçe göstermeksizin kovanları Allah’a havale ediyorum. Benim 13 ve 7 yaşlarında iki kızım var. Onların rızkını babaları bir şekilde çıkarır. Ancak kul hakkı yemek nedir sorusunun cevabını iyi bilenler ama bunu tatbik etmekte zafiyete düşenlerdir benim kızdığım.. Ben atana değil attırana kızıyorum.  Ben elbette vazgeçilmez bir adam değilim. Ben mezarlıkların vazgeçilmez insanlarla dolu olduğunu da biliyorum. Herkesin ama herkesin bir gün mezara gireceğini de biliyorum.