Paşaların, Ak Partililerle buluştukları nokta...
Gündüz Meclis’te konuştuğum Ak Partili en muhafazakâr milletvekilleriyle emekli general hemen hemen aynı şeyleri söylüyorlardı…
ADNAN BERK OKAN
Ertuğrul Özkök’ün bugünkü Hürriyet’te “ne işim var benim bu mitingde?” başlığı altında yayımlanan yazısını okuyunca 2003 yılı başlarını hatırladım.
Ama önce Ertuğrul’un makalesinden kısa bir özet yapayım.
Biliyorsunuzdur; Fransa’nın yeni Sosyalist Başkanı erkek erkeğe veya kadın kadına evliliğe onay veren yasal düzenlemeyi yapmak üzere…
Yani eşcinsel evlilik yasallaşacak Fransa’da…
İşte bunu kabul edemeyen on milyonlarca da Fransız yaşıyor Fransa’da…
Onlar da geçtiğimiz Pazar polise göre 340, kendilerine göre 800 bin kişi bir meydanda toplanıp, yapılacak yasal düzenlemeyi protesto ettiler.
Şimdi yeniden 2003 yılı başlarına döneyim…
Ak Parti iktidarının ilk ayları.
Başbakan henüz Abdullah Gül…
Eşimle Ankara’da Merkez Orduevinde kayınvalideme refakat ediyoruz…
Bu arada not düşeyim: karım emekli bir kurmay albay kızı…
Gündüz Mecliste “En muhafazakâr” olarak tanımlanan bazı Ak Partili milletvekilleriyle görüştüm…
Gece de merhum kayınpederimin Harp Okulundan arkadaşı, tüm generallikten emekli olan bir paşa ile sohbet ettik.
Bir şey dikkatimi çekti…
Gündüz Meclis’te konuştuğum Ak Partili en muhafazakâr milletvekilleriyle emekli general hemen hemen aynı şeyleri söylüyorlardı…
Ak Partili “en muhafazakâr” milletvekilleri kendilerinden önceki iktidarlar döneminde sosyal hayatın “kepazeleştiğini” anlatırken içlerinden biri mealen şöyle diyordu:
“En çok izlenen... en etkin özel ekranlar, her akşam ana haber bültenlerinde meme uçları açıkta dolaşan yerli ve yabancı hanımları malzeme olarak kullanıyorlar… Habere gerekçe olarak da, Antalya’daki denizi ve güneşi bahane ediyorlar... Yetmiyor; kışın bile hemen her gece ‘Antalya kış ortasında yazı yaşadı’ deyip aynı görüntüleri ekrana getiriyorlar! Meme ucuna endeksli habercilik! Amaç, erkek milletinin doğuştan gelen cinsel arzularını kışkırtmak, tahrik etmek, ülkesini ve milletini değil, seksi düşünen birer seks robotu haline getirmek...”
Akşam orduevindeki yemekte, Ak Parti’yi iktidara getiren sosyal hayat dejenerasyonunu anlatan emekli Paşa da üç aşağı beş yukarı; kelimelerin yerini değiştirerek de olsa aynı anlama gelecek şeyler söyledi…
Ve masadaki üç kadın (paşa’nın karısı, kayınvalidem ve karım) Paşa’nın söylediklerini onaylıyorlar…
Paşa ayrıca bir de şunları söyledi o gece:
“ Özgürlükmüş... Ne sihirli bir kelime değil mi?.. Neymiş özgürlük?.. Bireyin en temel hakkıymış... Madem ki liberalleşiyormuşuz.. Mademki ekonomik faaliyetler özgürmüş; o halde sosyal yaşam da özgür olmalıymış... Nasıl bir özgürlük olmalıymış bu?.. ‘Tercih etme özgürlüğü’ olmalıymış elbette... İsteyen kadın, istediği adamla, istediği yerde ve istediği şekilde sevişebilmeliymiş... Haliyle isteyen erkek de aynı şekilde cinsel özgürlüğünü yaşayabilmeliymiş.. Erkekler ve kadınlar birbirleriyle evlenebilmeliymiş..”
Sustu… İki elini de kullanarak gözlüklerini yavaşça çıkardı…
Gözlerini yeniden ve ayrı ayrı gözlerimizle buluşturduktan sonra devam etti:
“Arkadaşlar” derken ses tonu hem otoriter hem öğreticiydi… “Arkadaşlar bu ne demektir biliyor musunuz?.. Bu, ‘sizler de karılarınızın, kızlarınızın cinsel tercihlerine karışmayın. Birisi sizden karınızı isterse ve karınız da o kişiden hoşlanmışsa karışmayın’ demektir… Bu seks özgürlüğü değil, seks köleliğidir… Oysa ünlü bir sosyalist olan yazar Bernard Shaw bile ‘Rastgele bir cinsel ilişki özgürlüğün değil, köleliğin işaretedir’ der... Sizin anlayacağınız bu eski solcular, bu eski sosyalistler, bu eski komünistler dünyanın en ünlü sosyalistlerini bile rezil edecek şeyler yapıyorlar… Seks köleleri yaratıyorlar!”
Daha sonra adını vermek istemediğim çok ünlü, çok etkin ve aynı zamanda eski bir asker çocuğu olan ve de Laik cumhuriyetten yana olan bir yazara getirdi.
“ Adamın yaşı yetmişe gelmiş.. Rengârenk giysilerle çıkıyor ekrana. Çıkar a.. Adamın giyim hürriyeti var ama bu adamın insanların ahlâklarını bozma hürriyeti yok, olamaz da… Karı gibi bir kahkaha attıktan sonra ‘cinsel tercihlerinde insanlar özgür olmalıdır’ diyor bu pezevenk… İsteyen, hayatını istediği gibi yaşayabilecek ya, ondan..! ‘Canım... Bu talebinde ne var?.. İsteyen kendi çapında istediği gibi yaşayamaz mı?.. İnsanların nasıl yaşacaklarına devlet veya kanunlar mı karar verecek?’ diye düşünenler belli ki tuzağa düşmüşlerdir.. Bu kahkahacı pezevengin ‘isteyen istediği gibi yaşasın’ derken aklından geçenler Türklük geleneklerine aykırı olduğu gibi, bu gün artık bütün gelişmiş dünya ülkelerinin bile kanunlarla yasakladığı şeyler... Adam utanmadan erkek erkeğe sevişmeler, evlenmeler doğal karşılanmalı diyor yahu! Nikâhsız evlilikler, nikâhlı evliliklerden daha keyifliymiş... Kadın kadına sevişebilmeliymiş… Eğer evli bir erkek ya da kadın bir başkasıyla sevişmek istiyorsa bundan daha doğal ne olabilirmiş?.. Hem; bir çift (kadın-kadına; erkek-erkeğe ya da erkek-kadın) sadece 4 duvar arasında değil; diledikleri mekânda sevişebilmeliymişler...”
Emekli Paşa bunları söylerken gözlerini, bakışlarını hatırlıyorum da; şimşekler çakıyordu... Bilhassa kadınların çok etkilendiklerini anlamış olmanın heyecanıyla yumruğunu masaya indirdi ve son noktayı koydu:
“Ulan hayvan mı bunlar ki sokak ortasında düzüşecekler?!”
Sonra da sesinin tonunu düşürdü kayınvalideme hitaben “sen benim kız kardeşim sayılırsın; kızın da benim yeğenim; biraz kaba oldu ama aynen böyle” deyip kaba konuştuğu için özür diledi…
Ben ise düşünüyordum…
Gündüz meclis’te konuştuğum Ak Partili milletvekilleri de ilginçtir aynı yazar ağabeyimizi örnek vermişler içlerinden biri; “cinsel özgürlük adı altında işin bokunu çıkarıyor” demişti…
Konuşup konuşmama kararsızlığı içinde, “Bugün Mecliste konuştuğum birkaç Ak Partili milletvekili sizin bu söylediklerinizin neredeyse aynılarını anlattılar Paşam; biliyor musunuz?” diye başlamıştım ki; bir sunturlu küfür de Ak Partili bütün milletvekilleri için geldi.
Birkaç sanatçının nikâhsız yaşadıklarını hatırlatıp; Ak Partili milletvekillerinin içinde de dört kadınla yasa dışı evlilik yapanlar olduğunu söyleyip; “yahu birileri göz önünde yapıyorlar onlar da gizlice; işin özünde hiçbirinin yaptığı ahlâki değil” deyince daha fazla devam edip masanın tadını kaçırmak istemedim.
Daha sonra o günkü konuşmaları bir romanımda kullandım…
Hâsılı…
Özkök’ün katıldığı protesto mitingi bana bir kez daha şunu hatırlattı:
İnsanlar siyasi konularda aynı şeyleri düşünmeseler de sosyal konuların pek çoğunda mutabık kalabiliyorlar…
Hele Akdenizliler tam mutabakat!..
adnanberkokan@gmail.com