Parisli Agit evine dönebilecek mi?

Keşke barış gelse, keşke ailesi Agit'in sağsalim Paris’e dönebildiğini görebilse...

GAZETECİLER.COM - Usta gazeteci Hasan Cemal, PKK'nın silahlı güçlerini geri çekilme sürecini izlemeye devam ediyor. Cemal, t24.com.tr için kaleme aldığı 'Çekilme Günlüğü'nün 4. bölümünü yayınlarken birbirinden çarpıcı izlenimlerini de okurlarıyla paylaşıyor.

Irak  Kürdistanı, Metina

bölgesinde bir PKK kampı

Güneş açtı. Ceviz ağacının altında, bahar yeşillikleri içinde yazımı yazıyorum. Şarıl şarıl akan suyun sesi gece gündüz, çadırda uyurken de, ceviz ağacının altında yazarken de hep kulağımda. Birazdan jiple dağın tepesinde iPhone’un çekebileceği uygun yeri aramaya gideceğim, yazı ve fotoğrafları bir an önce göndermek için... 

Beş gündür dağlardayım.

PKK’nın ‘savaş alanları’nda... 

Örgütün askeri kolu HPG’nin silahlı unsurları ya da gerillalarla - veya devletin resmi söylemindeki ‘teröristler’le - sohbet ederek geçen saatler, ‘Kürt sorunu’nu daha derin düşünmenin, daha çok hissetmenin kapısını biraz daha açıyor.  

Böylesine zorlu - ya da vahşi - doğa koşullarında, elde silah her an ölümle burun buruna yıllarını geçirenlerin zihniyet dünyasına dokunabilmek, bu gencecik insanların niye dağı seçtiklerini öğrenmek,  yani ‘davaları’nı kendi ağızlarından dinlemek gerçekten öğretici oluyor.  

Ve bu sorunun bunca yıldır askeri yöntemlerle neden çözülemediğini, niçin çözülemeyeceğini anlamak daha kolaylaşıyor. 

Ben Türkiye’nin ‘Kürt realitesi’ni ve bununla içiçe geçen ‘PKK realitesi’ni yıllar boyu Kürdistan coğrafyasında dolaşarak, yaşanan ve yaşanmış acıları dinleyerek öğrenmeye çalıştım. Her gezimde içimi yazıya dökmek için çaba sarf ettim. 

Son beş günlük gazetecilik seferi galiba gazeteci milletini biraz kıskandırabilecek kadar heyecanlı, renkli... 

Türkiye sınırının dibinde, kayalıklar ve ağaçlar arasına yayılmış, dikkatli gözle bakmayınca kendini hemen belli etmeyen, yani araziye uymuş, bir yanından gürül gürül sular akan beş altı çadırlık - PKK deyişiyle - ‘bir gerilla noktası’nda kalıyorum. 

Çok uzun yıllardır ilk kez yaşadığım doğanın kucağındaki bu çadır hayatı, bütün günlük alışkanlıklarımı yok edici yanlarına rağmen heyecan verici... 

Not defterlerim dolu.

Hangisini nasıl yazayım? 

Yemyeşil ceviz ağacının gölgesinde bu yazımı yazarken, bir yandan da yeni keşfettiğim Kürtlerin Sezen Aksu’su Delila’yı dinliyorum. 

Dört beş yıl önce Hakkari civarında sınırı geçerken korucular tarafından vurularak hayata veda eden kadın gerillanın hüzünlü sesi zihniyet dünyamı değiştiriyor, barış ipine sarılmanın ne kadar yaşamsal olduğunu bir kez daha düşündürüyor.

(...)

Keşke barış gelse, keşke ailesi Agit'in sağsalim Paris’e dönebildiğini görebilse...

Ceviz ağacının altında bu satırları yazarken düşünüyorum: 

Özgürlük, barış ille de namlunun ucundan mı geçiyor?

PKK 1980’lerde silaha sarılıp dağa çıkmasaydı, Kürtlerin Cumhuriyet tarihindeki 29. isyanını başlatmasaydı, "Kürt realitesi" bu topraklarda resmi kabul görebilecek miydi? 

Bundan sonrası nasıl gelecekti? 

Öcalan’ın “Artık silahlar sussun, fikirler konuşsun” çağrısından sonra Ankara da "birinci sınıf" demokrasi ve hukuk devleti konusunda gerekenleri yapacak mıydı? 

Ve Agit Paris’e, evine dönebilecek miydi? 

Agit’e dağların arasındaki bir vadide, yol üstünde yapayalnız nöbet tutarken rastladım. 

22 yaşında. 

Ailesi 1994’te, o acılı dönemde Dersim’den (Tunceli) Fransa’ya göç etmiş. İşçiymiş annesiyle babası. Paris’te doğmuş, liseye kadar okumuş. 2010’da dağa çıkmaya karar vermiş, dönüş yapmış Türkiye’ye... 

Neden dağ sorusuna yanıtı kısa: 

“Bir yandan kimlik, Kürt kimliği arayışım vardı. Diğer yandan Türkiye’de mücadeleyi takip ediyordum. PKK hareketinin çıkışı beni etkilemişti. Ve tabii Türkiye’de Kürt kimliğinin inkarı hep canımı sıktı. Annemle babam olumsuz bir tepki göstermediler PKK’ye katılmama...”

Keşke gerçek barış gelse, keşke annesiyle babası, Agit’in sağsalim Paris’e dönmesini görebilse... 

İyi pazarlar!


Abdulkadir Selvi: İmamoğlu’nun diploması iptal edilir mi Hadi Özışk canlı yayında bombayı patlattı: İmamoğlu dosyası raftan hiç inmedi Ahmet Hakan: Erdoğan’ın hak ettiği bir övgü Ali Karahasanoğlu: Hastayım hakim bey, duruşmayı erteleyin CHP'de Özgür Özel'den üçlü görüşme çıkışı! Hadi Özışık'tan dikkat çeken açıklamalar Salih Tuna: Bu silaha yenildin mi kazanamazsın