Özlem Zengin: Her 'başörtülü kadınlar' dediğimde 'ama başı açıklar' çıkışı yapılıyor

Ak Parti milletvekili Özlem Zengin, başörtülü kadınlarla ilgili sözlerine "Hakkı gasp edilen yalnızca başörtülü kadınlar değil" çıkışında bulunan Ertuğrul Özkök'e canlı yayında yanıt verdi.

Ak Parti milletvekili Özlem Zengin, kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesinin yıl dönümünde yaptığı bir konuşmada başörtülü kadınların seçilme hakkını fiilen ancak 2015'te kullanabildiğini hatırlattığı sözleri nedeniyle eleştiri oklarının hedefi oldu. Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, Zengin'in bu sözlerini eleştirdiği köşe yazısında "Hakkı gasp edilen yalnızca başörtülü kadınlar değil" diyerek Behice Boran örneğini verdi.

Özlem Zengin de Özkök'e Twitter hesabından cevap verdi ve "Bu yasaklardan kurtuluşu her telaffuz ettiğimizde yaşanan saldırı ve üslup, artık sesli konuşamayan ‘yasakçı’ zihinlerin bir yerlerde canlı olduğunun kaçınılmaz sızıntısı adeta!" ifadelerini kaydetti.

Özlem Zengin, dün akşam gazeteci Hadi Özışık'ın Youtube kanalına konuk oldu. Zengin, Özkök'ün yazısına ilişkin orada da açıklamalarda bulundu ve şunları söyledi:

"Ben başörtüsüyle alakalı problemler ile kadınların yaşadığı problemleri ayırıyorum birbirinden. Bir insan ister başörtülü olsun ister olmasın mağduriyet yaşamış olabilir. Bunlardan bir tanesi verdiği örnekteki gibi. Behice Boran. Fikirler anlamında hayata bakışım anlamında farklı düşündüğüm bir insan ama hayatını okuduğum zaman mücadelesine saygı duyduğum, kendi inandığı değerler için mücadele etmiş önemli bir kadın siyasetçi.

Behice Hanım, kendisi Robert Koleji'ni birincilikle bitirmiş ilk kadın, Amerika'ya gitmiş, sosyoloji okumuş, Türkiye'ye gelmiş, milletvekili olmuş. İlk mahkumiyetini Kore savaşına asker gönderilmesine karşı çıktığı için, Adnan Menderes'e, 15 ay hapis cezası şeklinde almış. Daha sonra da bir 15 yıl hapis cezası var. Tüm bunlara baktığınız zaman ben fikir olarak farklı olmakla beraber kendi mücadelesine saygı duyuyorum. Fakat onun yaşadığı problem kılığı kıyafetiyle ilgili değil. Kendi kimliğiyle alakalı. Yani Behice Boran, Behice Boran olduğu için problem yaşıyor.

Hatta bir örnek daha verdim. Şule Yüksel Şenler. O da yeni vefat etti. Hayatı hep mücadeleyle geçmiş bir insan. Evet başörtüsüyle alakalı problemler yaşamıştır. Ama onun da ilk mahkumiyeti Papa'nın Türkiye'yi ziyaretiyle alakalı yazısı nedneiyle mahkum olup hapis cezası almıştı. Burada aldığı ceza başörtüyle alakalı değil, yazdığı bir yazıyla alakalıdır.

Kadınlar kıyafetlerinden bağımsız olarak Türkiye'de bugüne kadar pek çok mağduriyet yaşamışlardır. Ama bunların varoluyor olması Türkiye'de bir grup kadının adı, sanı, kimliği, yüzü hiç fark etmeksizin sadece ve sadece başörtülü oldukları için problem yaşadıkları gerçeğini değiştirmiyor. Ben bunların hiçbirisini yadsımıyorum. Hepsini kabul ediyorum.

Hem 1934'ten itibaren hiç sorun yaşamayan kadınlar var siyasette, hem fikirlerinden itibaren problem yaşayan kadınlar var. Hem de başörtülü kadınlarda olduğu gibi kategorik olarak baskı gören bir grup kadın var.

Sonuç olarak biz problemli bir alandan bahsettiğimizde diğer bütün alanları hayatımızdan çıkarmıyoruz. Biliyor musunuz Hadi Bey başka hiçbir konu böyle konuşulmuyor.

Mesela ben Genel Kurul'da her ağzımı açtığımda "başörtülü kadınlar" dediğimde "ama başı açıklar!" diye çıkış yapılıyor. Ben bir kez daha buradan ifade ediyorum. Kendi annesi başı açık bir kadın olarak ifade ediyorum ki Türkiye'de problem yaşayan kadınlar, başı kapalı kadınlar problem yaşadılar ve hala da yaşamaya devam ediyorlar. Ama benim yaşadığım problem de işte bunun bir başka versiyonu. Ben bu konuya dair kendi tanımlamalarımı, kendi milatlarımı ifade ettiğimde inanamıyorum hakkımda söylenenlere..."