Özkök'ün kibirli beyni nasıl bir şey?
“Sizi hayallere bezeyen, yücelten, olduğunuzdan değerli hissettiren beyin.
GAZETECİLER.COM
Ertuğrul Özkök bugünkü yazısında kendi beynini ve yaşadığı
beyin esaretini anlatıyor…
Kibirli oluşunun kendi suçu(!) olmadığını
beyninin despotluğundan kaynaklandığını…
“Kibirli beyin” diyor ve devam ediyor: “Sizi hayallere bezeyen,
yücelten, olduğunuzdan değerli hissettiren beyin. Hatalarımızı ve
başarısızlıklarımızı affeden veya tamamen geçmişten silip atan
beyin.
Kendinizi yenilmez, incitilmez ve sınırsız güce
sahip hissetmenize neden olan beyin. Hatta öylesine kibirli ki
isminizde geçen harflerin diğerlerinden daha çekici olduğuna bile
inanabilir.”
Nasıl?..
Hiçbir yerinde “beynim” yazmıyor
mu?..
Yazmalı mı?..
Eğer bu anlatılan kibirli beynin Özkök’ün beyni
olduğunu anlayamıyorsanız siz onu hiç okumamışsınız, hiç
tanımamışsınız…
Türkçe sözlüklerde bir değişiklik yapılsa,
“Kibir: Ertuğrul Özkök” denilse çok doğru olur…
Bakın daha başka neler diyor “kibirli beyni” ile
ilgili…
Kibirli beyin, gerçeği ortaya
çıkarmaya çalışan bir jüri gibi değil, müşterisinin davasını haklı
çıkarmaya çalışan, kuvvetli belagat sahibi iyi bir avukat gibi
çalışır.
Kibirli beyin, fiziksel hassasiyetle
ilgili ipuçları gözünün önünde duruyor olsa bile onları kabul
etmez.
Kibirli beyin acayip bir özgüvene
sahiptir. Onun tuttuğu takımın veya partinin kazanacağına kesin
emindir. Hep kazanacak, hiç yenilmeyecek duygusuyla
yaşar.
ÜÇÜNCÜ ARA TOPLAM: Birine
benzetiyorsunuz, hatta emin olmaya başladınız.
O değil mi...
Hani o tam kibirli
beyin.
Tam da O’na uyuyor.
Yeni moda, eski mağdur, yeni mağrur
beyin.
“Ben kibre kibir demem” makamında bir
beyin.
“Karşıki dağları da ben
yarattım, arkadakileri de, yandakileri de, ordakini de, buradakini
de ben yarattım” diye salım salım salınıyor
karşımızda.
Allah vermiş ki, bir tek ona
vermiş.
Ana rahmine haklı
düşmüş.
Hadi hadi, biliyorsunuz kim olduğunu
ama söylemeye korkuyorsunuz.
Hiç olmazsa içinizden söyleyin
bakalım tutturabilecek misiniz?
Yukardaki “kibirli beyin” tarifini,
dün bitirdiğim harika bir kitaptan aldım.
Kitabın adı “Başına Buyruk
Beyin”(*).
Altbaşlığı daha somut:
“Beynimiz nasıl çarpıtıyor, nasıl
kandırıyor.”
Yani bu beyin, aslında hepimizin
beyni.
O beyin, aslında hepimizin kafasını
daima güzel tutan, içini ferahlatan beyin.
Bir tür koruyucu anne.
Kibirli beyne hepimizin ihtiyacı
var.
Ve Allah hepimize, bizi koruyan
kibirli bir beyin vermiş.
Özkök’ün yazısının tamamını okumak
istiyorsanız