Özkök'ün 28 Şubat aşkı bitmiyor
Koskoca tarih profesörü, 1 yıl içinde hurafeler tarafından sarıldığımızı iddia edebiliyorsa, o profesörün liseden başlayarak bütün diplomalarını yırtmak gerekir
GAZETECİLER.COM
Ertuğrul Özkök, 28 Şubat sürecini övecek ama cesaret edemediği için bu işi
bir tarihçiye yaptırıyor…
Prof. İskender Pala’ya…
Kendisini 28 Şubat sürecinin mağdurlarından biri
olarak tanımlayan Prof. Pala’nın, aynı süreçte İslâmiyet’e
büyük iyiliğinin dokunduğunu anlatıyor…
Prof. Pala, “28 Şubat iyi mi oldu
yani?” sorusuna bakın ne cevap vermiş:
“İslamiyet açısından evet. Bakın 28
Şubat’ın hiçbir şeyini
desteklemem, her şeyine karşı çıkarım ama Müslümanların ve
İslamiyet’in yeniden gözden geçirilip, içindeki birtakım yanlış
uygulamaların da masaya yatırılabilir olması açısından 28 Şubat
bence olumlu olmuştur. İslamiyet adına bir sürü hurafe etrafımızı
sarmıştı, sakalından, cüppesinden, sarığından asasına kadar. Ve
şimdi İslamiyet’in daha evrensel olduğu, daha kapsayıcı olduğu
anlaşıldı. 28 Şubat Müslümanların kendini sorgulamasını
sağlamıştır.”
İşte bu “Özkök
zihniyeti”, sivillerin yanlışlarını, seçmenlerin düzeltmelerine
imkân vermiyor…
Mutlaka dışarıdan ve
hem de “silâhlı” bir müdahale istiyor…
28 Şubat
süreci yaşanmasa ve seçimlere
zamanında gidilseydi, ya da erkene alınsaydı ne
olurdu?..
Söyleyeyim…
Taşlar yerine
oturur, DYP – ANAP bugünkü gecikmiş birleşmeyi daha o zaman yaşar,
RP kapatılmaz, kendi içinde yenilenirdi…
Ama…
En büyük kazancımız
ekonomi alanında olurdu…
Cumhurbaşkanı - 28
Şubat Medyası ve Paşaların
ortaklığında kurdurulan hükümetler yüzünden Türkiye
soyulmazdı…
Kişi, başına yıllık
milli gelirimiz çoktan 10 bin Doları
geçerdi…
28
Şubat’ın İslâmiyet’e “iyilik”
yaptığı iddiasına gelince…
O iddia doğruysa ve
İslâmiyet, Ertuğrul ve yandaşlarının anladığı biçimde “iyilik”
görmüşse, Hükümetin Şeriat getireceğine ilişkin tehlike ve darbe
merakları nereden geliyor?..
Yalancılar!..
A.B.O.
|
“Koskoca tarih profesörü, 1 yıl içinde hurafeler
tarafından sarıldığımızı iddia edebiliyorsa, o profesörün liseden
başlayarak bütün diplomalarını yırtmak gerekir" diyelim ve Özkök’ün aynı konuda
yazdıklarından bir bölüm daha aktaralım…
Bu sözleri okurken nedense aklıma
dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’nın Libya’da Kaddafi tarafından
çadırda küçük düşürülmesi geldi.
Şimdi, büyükelçimizin İsrailli bir
yetkili tarafından daha alçak bir koltuğa oturtulmasına karşı aslan
kesilenlerin, o günlerde, büyükelçiye değil, ülkenin başbakanına bu
muamele yapıldığı zaman ne tepki gösterdiğini hatırlamaya
çalıştım.
Vallahi hatırladığım hiçbir şey
yoktu.
Acaba, küçük düşürücü muamele, bir
Müslüman liderden gelince aşağılama sayılmıyor mu diye
düşündüm.
Mesela Başbakan Tayyip Erdoğan o
günlerde ne hissetmiştir? Ne tepki göstermiştir?
Bir gazetecinin bu soruyu sormasını
çok isterdim.
* * *
28 Şubat ilginç bir
dönemdi.
Bugün 28 Şubat’ın mağduru olarak
sunulan Erbakan ve Çiller’e acaba vatandaş da “mağdur” gözüyle mi
bakmıştı?
28 Şubat sürecinden sonraki ilk seçim
sonuçlarına baktım.
Seçimin iki kaybedeni
var.
Biri Necmettin Erbakan, öteki Tansu
Çiller.
Erbakan’ın 1995 seçiminde yüzde 21.38
olan oyu, 1999’da yüzde 15.41’e düşmüş.
Çiller’in 1995’te 19.18 olan oyu,
1999’da yüzde 12’ye inmiş.
Yani biri 6, öteki 7 puan
kaybetmiş.
Bunun anlamı şu değil mi: Halk, bugün
“mağdur” olarak takdim edilenleri o gün cezalandırmış.
Peki buna karşılık kimi
ödüllendirmiş?
Bülent Ecevit’i.
DSP’nin 1995’te 14.64 olan oyu,
1999’da 8 puan artışla yüzde 22.19’a çıkmış.
Öyleyse, “Müslümanlara eza
çektirdiği” ileri sürülen 28 Şubat sürecinde halk kimi
ödüllendirmiş?
“Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne
türbanla girmeye çalışan Merve Kavakçı’nın karşısına dikilen
lideri.”
Tuhaf değil mi? Bence
değil...
Ertuğrul Özkök, HÜRRİYET gibi bir gazeteyi bu çürük hafıza ile
yönetmiş…
Ecevit’in
Merve Kavakçı’yı meclisten kovduğu o çağdışı sahnenin, 1999
seçimlerinden sonraki mecliste yaşandığını unutmuş
Özkök…
Ya
da şöyle söyleyelim…
Ecevit, 1999 seçimlerinden önce, Apo’yu CIA ve MOSSAD’dan
teslim almayı ve iktidar olursa ABD’nin istediklerini yapmayı kabul
ettiği için ödüllendirilmişti…
Merve Kavakçı’yı, milletin meclisinden kovduktan sonra girdiği
seçimlerde ise sadece % 1.5 (birbuçuk) oy
alabildi…
Yani, milletin seçim sandığa
gömüldü…
Yani, Özkök her zaman olduğu gibi şu iki satırlık
yazdıda bile kafaları karıştırmaya çabalıyor…
Neyse…
Özkök’ün yazısını okumak
isteyenler