Özkök’ten medyaya entelektüel çakış!

bu demode zihniyet, bitmeyen bir kin, doymak bilmeyen, iştahlı bir intikam duygusuyla birleşince, zihni bir engizisyona dönüşüyor.

GAZETECİLER.COM

Yok yok, yanlışlık yok…

“B” değil “Ç” olacaktı ve öyle yazdık…

Yani, “Bakış” değil, “Çakış”…

Ne ironi ama…

Ertuğrul Özkök bugün tarafsızlıktan şikâyetçi…

1980'de Sartre'ın ölümü ile birlikte; angaje, yani taraf olmayı, felsefi bir sanat eseri olarak görenlerin döneminin kapandığını hatırlatan Özkök şöyle diyor yazısının girişinde:

"Şu kadere bakın ki; Türkiye, bunun tam aksini düşünen aydınların etkisinin doruğa çıktığı bir dönemi yaşıyor.

Ve bu demode zihniyet, bitmeyen bir kin, doymak bilmeyen, iştahlı bir intikam duygusuyla birleşince, zihni bir engizisyona dönüşüyor."

Ve daha sonra şöyle devam ediyor:

Dergide en ilgimi çeken yazıyı Jean-François Kahn yazmış.

Sevgili dostum;

Yazdıklarına baştan sona katıldığımı söylemeliyim...

Hele şu söylediklerin, benim dilimde tüy bitirenler:

".... Ertuğrul Özkök’le haklı çıkmamak için, “kurunun yanında cayır cayır yanan yaşları” bile iştahlı bir kindarlıkla, hatta hazla seyredebilen aydını nasıl teşhis edebiliriz ki..."

Yok, yok...

"Bu vahşeti sen başlattın" demeyeceğim bu kez...

Aksine...

"Allah'ım! Ben hatırlamayı biliyorum sen bana Ertuğrul ve ekibinin yaptıklarını unutmayı nasip et" diye dua edeceğim sadece...

Adnan Berk Okan


Başlığı harika:

“Sartre’la haklı çıkmaktansa, Aron’la yanılmak evladır”.

Tabii “Gerçekten öyle mi” diye sormayı da ihmal etmiyor.

Kim olduğunu o da hatırlamıyor ama bir zamanlar birisi şöyle demiş:

“Sartre’la haklı çıkmaktansa, Aron’la yanılmayı tercih ederim”.

Sartre solun en büyük düşünürlerinden biri.

Raymond Aron ise Fransız sağının siyasal alandaki kuşkusuz en etkili teorisyeni.

François Kahn ise görüşünü baştan belirtiyor.

“Bir ihtimal daha var. Sartre haklı olduğu zaman Sartre’la, Aron haklı olduğu zaman Aron’la haklı olmak. İkisi de haksız olduğu zaman haksız diyebilmek.”

* * *

Makalenin yazarı oturup geçmişte Sartre’ın haklı olduğu ve haksız olduğu tutumlarından örnekler vermiş.

Aron neoliberalizmin doğuşunu, Sartre ise komünizmin çöküşünü önceden göremedi.

Aron, toplumun liberalleşmesi ile şiddetin yavaşça da olsa ortadan kalkacağını öngörüyordu.

Yanlış çıktı.

Buna karşılık, Baader Meinhof terör örgütüne bile destek veren Sartre’ın, 1956’da Macaristan ayaklanmasına kadar totaliter komünizme başkaldıran insanlarla görüşmeyi reddetmesini de hata olarak görüyor.

Ama sonuçta, Sartre’ı “Hep yanılmış bir aydın olarak etiketlemenin de hata olacağını” kabul ediyor.

* * *

Makalenin yayınlandığı sayfada bir de fotoğraf var.

1924 yılında çekilmiş.

Sartre ve Aron liseyi birlikte okumuşlar. Fotoğrafta, o yıl okulun öğrencilerinin çektirdiği fotoğrafta yan yana oturuyorlar.

Ne okulmuş, ne sınıfmış ki, 20’nci yüzyıl Fransa’sının iki büyük düşünürünü çıkarmış.

Biri o yana, öteki bu yana gitmiş...

Bugün baktığımız zaman tarih sizce hangisini haklı çıkarıyor?

Bana göre ikisinin de haklı, ikisinin de haksız olduğu durumlar var.

Ama şurası gerçek. 21’nci yüzyıl düşünce yapısı gelişmiş ülkelerde, bir önceki asra hâkim olan “aydın despotizmini” tasfiye etti.

Bizde ise “aydın despotizmi” altın yıllarını yaşıyor.

 

Özkök’ün yazısının tamamı