Özkök, gerçek gündemine neyle döndü?..
Düşmanlarımız için hepimiz ifrit birer deliyizdir… Hatta üçkâğıtçının teki… Sahtekâr… Namussuz… Şeytanın kıç bacağı…
GAZETECİLER.COM
- Sadece Özkök’e değil, bütün kamuoyuna söylemek isteriz
ki:
Düşmanlarımız için hepimiz ifrit
birer deliyizdir…
Hatta üçkâğıtçının
teki…
Sahtekâr…
Namussuz…
Şeytanın kıç bacağı…
Ve aklınıza gelen, gelebilecek
olan ne kadar lânet kimlik kişilik varsa hepsini yakıştırırlar
bizlere…
Anamız, babamız, karımız,
çocuklarımız, kardeşlerimiz ve yakın dost çevremize sorulduğunda
ise bizim; ne kadar iyi bir insan olduğumuzu, merhametimizin
enginliğini, ruhumuzun ve bilgimizin derinliğini
anlatırlar…
Bu çok doğaldır ve bunun tersini
yapabilmek gerçekten “Kâmil İnsan” olmayı gerektirir…
Diyelim ve Özkök’ün bugünkü
makalesinden bir bölümle başlayalım…
Bir Fenerbahçeli Beşiktaş
maçında
UZUN yıllardan beri İnönü Stadı’na
ilk defa adım atıyordum.
Yayın koordinatörümüz Fikret
Ercan, fanatik bir Beşiktaş taraftarıdır.
Ayrıca iki dönem Beşiktaş Yönetim
Kurulu üyeliği de yaptı.
Yazı işleri toplantılarında sık
sık tartışırız.
Geçenlerde futbol konusundaki
hiyerarşisini şöyle açıkladı:
“Ben önce Fenerbahçe karşıtıyım.
Sonra Beşiktaş taraftarıyım. En sonda da Galatasaray
sempatizanıyım.”
Fanatik bir Beşiktaşlı da olsa,
ilginç bir sıralama değil mi?
Önceki akşam Fikret’e, “Ben kara
gün dostuyum. Bugün İnönü Stadı’nda bir felaket olabilir. Böyle
kötü bir gününde seni yalnız bırakmam. Ben de maça geliyorum”
dedim.
Sonra birlikte Ülker’in locasından
maçı izledik.
Buraya kadar işin
şakasıydı.
Şimdi, bir Fenerbahçe taraftarı
olarak, Beşiktaş maçı ve stadı ile ilgili gözlemlerimi
yazacağım.
* * *
İnönü Stadı’nı, eskiden beri
nostaljik bir duyguyla beğenirim.
Çocukluğumun bütün futbol
nostaljisini İnönü Stadı ve onun çamurlu zemini temsil
eder.
Stadın VIP tarafına girerken ister
istemez Şükrü Saracoğlu’nun girişi ile karşılaştırdım.
Tabii ki Saracoğlu epey
ilerde.
Epey yıl, epey estetik yılı
ilerde.
Localar da öyle.
Saracoğlu’nun localarındaki plazma
televizyonlarla, İnönü’nün 37 ekran televizyonları da bu çağ
farkını çarpıcı şekilde yansıtıyor.
Stadın üzerindeki mono blok
gölgelikler beni korkuttu.
Her an çöküp bir tehlike
yaratabilir duygusuna kapıldım.
Stat Türk futbolunun geldiği yerin
çok gerisinde.
Kayseri ve Şanlıurfa statlarını
düşününce, Beşiktaş’ın artık bu stadı yenilemesinin şart olduğu
sonucuna vardım.
İnönü Stadı’nın tarihi özelliği
korunarak onun yerine çok güzel bir butik stat
yapılabilir.
Buraya kadar anlattıklarım, pek
olumlu şeyler değildi.
Fakaaat...
Burada biraz soluklanıp şunu
söyleyelim:
Ertuğrul
Özkök bizce en doğrusunu yapmış. “Ergenekon
Davası” için hükümetin yandaşı olduklarını iddia ettikleri medyaya
savaş açan, “Hele bekleyin yargılama bitsin” diyen Özkök, Doğan
Gurubu’na yazılan vergi cezası konusunda da belli ki “beklemeye”
karar vermiş ancak...
Küçük bir uyarı:
Yazı işleri Müdürlerinden Fikret
Ercan eğer haber yazımında da “Ben önce
Fenerbahçe karşıtıyım. Sonra Beşiktaş taraftarıyım. En sonda da
Galatasaray sempatizanıyım” sıralaması gibi
bir anlayış gösteriyorsa (karşıt olmaya öncelik veriyorsa),
okurların Hürriyet’in haberlerine inanmasını
beklemek ne kadar doğrudur bilemiyoruz…
Evet efendim…
Özkök’ün gerçek gündeme dönüş
yapan