Özkök: Fethullah Hoca hakkında yazma!

Emin Çölaşan yine gündeme bomba gibi düşecek bir kitapla okuyucusuyla buluşuyor. İşte kitaptan sarsıcı bölümler....

Gazeteci Emin Çölaşan, yine çok konuşulacak bir kitap yazdı. ‘’Sakıncalı Gazeteci’’ adlı kitapta medya ve siyaset konusunda önemli anı ve olaylar var. GAZETEPORT, piyasaya çıkmak üzere olan kitaptaki ilginç bölümleri açıklıyor.

Gazeteci Emin Çölaşan yine çok ses getirecek bir kitap yazdı. Hürriyet gazetesindeki işine son verildikten sonra ‘’Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi’’ ve ‘’Her Kuşun Eti Yenmez’’ adlı kitaplarını yayınlayan Çölaşan, ‘’Sakıncalı Gazeteci’’ adını verdiği üçüncü kitabını da tamamladı.

Çölaşan, yakın arkadaşı Uğur Mumcu’nun, adı ile ünlü ‘’Sakıncalı Piyade’’ eserini anımsatan kitabında, işsizlik döneminde yaşadıklarını, aldığı iş tekliflerini ve yaptığı TV programlarının, baskılarla nasıl engellendiğini anlattı. Çölaşan, Bilgi Yayınevi'nden piyasaya çıkmak üzere olan kitabında, Aydın Doğan ve Ertuğrul Özkök’e de teşekkür ederek ‘’Beni kovarak üç yeni kitap yazmama neden oldular’’ dedi. GAZETEPORT kitaptaki önemli bölümleri açıklıyor.

ÇIPLAK BAYAN POLİTİKACI

Çölaşan kitabında ‘’Sarışın güzel kadın’’ olarak aktardığı bir kadın politikacının çıplak fotoğraflarının, eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz ile bazı gazetecilerin elinde olduğunu, ancak bunların hiç bir zaman yayınlanmadığını da açıkladı. Çölaşan bu fotoğrafların öyküsünü şöyle anlattı:

‘’ Bir gün İstanbul’da Uğur Dündar’ın yanına uğradım. Çekmecesinden bir fotoğraf çıkardı. Çok ünlü bir kadın siyasetçinin, sutyensiz, belden yukarısı çıplak ve göğüsleri tamamen ortada fotoğrafıydı. Fotomontaj olabilirdi. Uğur, incelettiklerini ve olmadığını söyledi. Bir iki gün sonra Ankara’da Mesut Yılmaz ile yemek yiyoruz. Masada Ertuğrul ve Oktay Ekşi de var. Ben bir ara Mesut Yılmaz’a doğru eğilip, bu resimlerden bahsettim. Yılmaz da ‘Biliyorum bende de var’ dedi. Konuşmaları duyan Ertuğrul, resimlerden istedi. Yılmaz da ertesi gün gönderdi. Ertuğrul’a gelen resimlere baktım. Farklı pozlar da vardı. Bunlar olsa olsa göğüs ameliyatı öncesi veya sonrası çekilen resimlerdi. Bayan siyasetçinin bu fotoğrafları hiçbir zaman basına yansımadı. En kızgın geçen seçim kampanyalarında bile kullanılmadı. Şimdilerde ya kasalardadır, ya da yakılıp çöpe atılmıştır’’

Çölaşan’ın kitabındaki diğer bölümlerden bazıları ise şöyle:

ESKİDEN ABİLERİN ABİSİYDİM: ‘’Aydın Doğan’ın hakkımda açtığı ve reddedilen davada, patronun tanıkları, Ertuğrul Özkök, Tufan Türenç, Enis Berberoğlu ve Özdemir İnce oldu. Ertuğrul mahkemede yalan söyledi, her şeyi saptırdı. Enis ise gazetedeyken bana ‘’Abilerin abisi’’ derdi. O da doğruları söylemedi. Elbette yerini korumak zorundaydı. Tufan Türenç de hep Ertuğrul’u eleştirirdi. Kovulduk Ey Halkım kitabı için beni arayıp, ’Muhteşem bir iş yaptın’ diyerek kutlamıştı. Ama mahkemede gerçekleri saptırdı. Oysa bu ikisi, Ertuğrul hakkında bana neler neler söylemişlerdi. O sözleri ve hakaretleri yazmıyorum. İkisine de çok kırgınım’’

PATRONDAN ‘’GİTMEME PRİMİ’’ Henüz AKP iktidara ortada yokken, Ertuğrul beni yıllık izinden arayıp, gazetede buluşmamızı istedi. Boğazda bir restorana gittik. Bana ‘Sen bir numaralı yazarımızsın. En çok okunan ikimiziz. Gerisi hikaye. Star gazetesine geçiyormuşsun, sakın yapma’ dedi. Ben de hiçbir yere gitmediğimi, merak etmemesini söyledim. Ardından patronun bana yüklü bir prim vereceğini aktardı. Olmayan bir transfer dedikodusu sayesinde önemli bir miktar para verildi. Ben gazete yönetiminden hiçbir zaman maaşım dışında para istemedim. Hep kendileri verdi. Taş yerinde ağardır, gitmeyeyim diye 3 kez prim verdiler.

ÖZKÖK FETHULLAH HOCA HAKKINDA YAZMA DEDİ: Ertuğrul bir gün bana “Fethullah Hoca efendi ve Zaman gazetesi hakkında yazı yazma” dedi. Bunların gazete dağıtımlarını biz yapıyormuşuz. Şimdi de patron, Fehmi Koru’nun düzenlediği fasıl gecelerine katılıyor. Takkeli liboş ile arayı ısıtıyor. Ertuğrul da artistliğe soyundu. Fakat oynadığı MAT adlı dizi MAT oldu. Ve yayından kaldırıldı. Ertuğrul bana cambaz olduğunu söylemişti ama, damarlarında artist kanı dolaştığını bilmiyordum.

AKİF BEKİ’DEN ‘’NAH’’: 2008 yılı ortalarında Turgay Ciner’in çıkaracağı gazeteye Hürriyet’ten bazı arkadaşlarla birlikte geçmek üzereydik. Ama zaman zaman kulağıma bazı sözler geliyordu. Bir gazeteci arkadaşım Başbakanlık sözcüsü ve Tayyip’in sağ kolu Akif Beki’ye, ‘Yeni bir muhalif gazete geliyor. Emin Çölaşan ve Bekir Coşkun da geçiyor” demiş. Akif Beki de sağ elinin başparmağını iki parmağının arasına sokup, elini sallıyor ve ‘’Nah geliyor muhalif gazete” cevabını veriyor. Doğan grubu çalışanlarına akreditasyon yasağı getiren Akif Beki, şimdi Ertuğrul’un desteğinde ve Doğan grubuna ait anlı şanlı Radikal gazetesinde köşe yazarı oldu.

BEKİR COŞKUN, SENEM’İ İŞLETMİŞ: 22 Şubat 2009 günü, Vatan’ın manşetinde Bekir Coşkun ile yapılmış bir söyleşi var. Bekir, ‘’Beni atsalar, Emin’in kılı bile kıpırdamazdı’’ demiş. Beynimden vurulmuşa döndüm. Röportajı yapan Senem Altan ve benim yazılarımda yıllarca kavga verdiğim Ahmet Altan’ın kızı, Çetin Altan’ın torunu. Kafam allak bullak. Akşam Bekir aradı, gülüyordu. ‘’Söyleşi bittiğinde, ben o sözleri tamamen gırgırına söyledim. Hep beraber kahkaha attık. Teybi kapattı sanıyordum.’’ dedi. Ben de ‘’Sen kiminle dans ettiğinin farkında değil misin? Ben onun babasıyla amcasıyla yıllarca kavga verdim. Şimdi Tayyip medyası bunu alıp kullanacak.’’ cevabını verdim. Dediğim de çıktı. Bekir yine aradı ve bunu düzelteceğini söyledi ve ‘’Bizim mahallede kimse kimseyi satmaz’’ diye bir yazı yazdı. Bekir’e olan kırgınlığım 24 saat bile sürmedi. Bir yol kazasına uğramıştı.

EMİN ÖZGÖNÜL / GAZETEPORT ÖZEL