Özkök, eski personeline sitem etti
Ertuğrul Özkök bugün başta Vahap Munyar olmak üzere eski personelinden kimilerine “sitem” ediyor…
GAZETECİLER.COM
Ertuğrul
Özkök bugün başta Vahap Munyar
olmak üzere eski personelinden kimilerine “sitem”
ediyor…
Diğer ikisi;
Kelebek Moda Yazarı Melis Alphan ile Gündem sayfaları editörü Ayça
Aktan…
Neden mi sitem
ediyor…
Modanın dâhi
çocuklarından Alexander McQueen’in ölümünü “haber” yapmadıkları
için sitem ediyor…
Bakın
nasıl?..
TEESSÜF ederim Vahap.
Sen ki, yönettiğin 12 sayfayla bu gazetenin bir
nevi gizli genel yayın yönetmenisin.
Benim en deli holiganım öldü, küçücük bir çift
sütunun yok muydu ona ayıracak.
Moda, en çılgın çocuklarından birini kaybetti,
iki satırı hak etmez miydi.
40 yaşındaydı ve Vivenne Westwood kadar
çılgınlığı o kadarcık yıla sığdırmıştı.
Alexander McQueen öldü Vahap.
21’nci yüzyılın ilk moda dâhisi çekti
gitti.
Biliyorum, “Yerim yoktu” diyeceksin, “Ekonomiyi
ne ilgilendirir” diyeceksin.
Sakın deme; bak dün Wall Street Jour-nal’ın,
Yunanistan krizinden sonraki ikinci manşetiydi, benim çılgın varoş
çocuğum.
* * *
Sana da teessüf ederim Melis.
Biliyorum, “Kelebek erken basıldı”
diyeceksin.
Eminim bugün yarın ondan söz
edeceksin.
Sen London School of Fashion’dansın, o ise Saint
Martin College’den diye kötü taraftarlık
yapmayacaksın.
Olsun, yine de teessüf ederim.
Hiç olmazsa açıp bana başsağlığı
dileyebilirdin.
Sana da teessüf ederim Ayça;
Biliyor musun, o da senin gibi scuba diving
delisiydi.
Bir gün hayallere, ikinci gün okyanusların, Kızıl
Deniz’lerin renklerine dalardı.
Bütün gazetelere teessüf ederim.
21’inci yüzyılın ilk dâhisi 40 yaşında öldü ve
bir Versace muamelesi göremedi.
Modanın holiganıydı o.
Dâhiydi.
Daha okuldayken master tezi olarak hazırladığı
koleksiyonun tamamını İngiltere’nin en önemli moda uzmanı Isabella
Blow satın almıştı.
27 yaşında Fransız Givenchy’nin baş tasarımcısı
oldu.
Hani Audrey Hepburn’ü hâlâ gözlerimizin önünde
tutmayı başaran modaevinin.
Hem de öyle böyle değil, Galliano’nun
yerine.
Londra’nın Kahramanlar’ından,
Kasımpaşa’sındadı.
Taksi şoförü çocuğuydu.
Kenar mahallelerden gelip metropolleri fetheden
bir “Avustralyalı”ydı.
Belki de ondan fark edemedik.
Belki de ondan bir türlü aramıza
almadık.