Özel haber mi yoksa taciz mi?

Kim soracak bu soruyu diye bekliyorduk... Akşam'dan Oray Eğin sordu...

"Kendinizi onun yerine koyun" diyerek Fadime Şahin'in başına gelenleri yazıyor Oray Eğin... Sabah Gazetesi'nin yaptığı özel habercilik miydi taciz miydi?
İlk günden sorulması gereken soru buydu...
Oray Eğin mevzuya şöyle bakıyor;

Peşinize takılmışlar... Rızanız olmadan sizi görüntülemişler... Hatta yeteri kadar fotoğraf çekip sizin ruhunuz duymadan dönüp gazeteye basmaya bile yeltenmişler. Şark kurnazlığında üzerine olmayan çoraplı yayın yönetmeni minareyi çalıp kılıfını hazırlama misali 'Bari bir-iki de soru soralım, ayıp olmasın' demiş...

Fotoğraflarını gönüllü çektirmediği gibi... Gazete yine de 'Onu bulduk' diye çarşaf çarşaf basmış fotoğrafları... Deşifre etmiş, gözlerden uzak yaşamayı zorunlu olarak tercih eden birini zorla gündeme getirmiş.
Bunun adı 'özel haber' mi yoksa 'taciz' mi? Sizin başınıza böyle bir medya tacizi gelse hoşnut olur musunuz?

Yeri geldiğince söylüyorum, bıkmadan usanmadan da tekrarlayacağım: Türk basınında artık normalin tanımı değişti, mesleğin katı kuralları yeni gelen birileri tarafından yerle bir edildi, gazetecilikte eskiden ayıp sayılan, kınanması gerekenler kabul görmeye, alkış toplamaya başladı...
Gazetecilerin psikolojik harp maşaları gibi kullanılmaları kabul görür oldu... Böyle çarpık bir medya düzeni oluştu...
Kısacası, gazetecilik öldürüldü...

Yazının tamamı için