Özdemir ve Çalışlar...
"lütfen ağlamayın; gülün çünkü büyük ihtimalle birileri mektup yazan iki hükümlüye şaka yapmış" diyeceğim ancak....
Halk arasında atasözü gibi değil de bir
"özdeyiş" gibi kullanılan bir hüküm cümlesi şöyle
der:
"Galiptir bu yolda mağlup"...
Yaptığı işin kutsal bir iş olduğu kabul edilen birisinin
yenilgisinden üzülmemesi gerektiğini hatırlatmak için söylenir.
Şimdi de asıl konuya geleyim...
Oral Çalışlar ve Cüneyt Özdemir, "Örgüt
Üyesi" olarak kabul edilmişler...
Kim tarafından?..
Bolu Cezaevi yönetimi ve yönetimin yaptığı tespite
"Haklı" diyen cezaevi ve infaz savcısı
tarafından...
Nasıl mı?...
Şöyle...
Bolu F Tipi Yüksek Güvenlik Kapalı Cezaevi’nde
kalan hükümlü Ufuk Keskin Radikal Gazetesi Yazarı
Cüneyt Özdemir’e, aynı cezaevinde kalan hükümlü
Bülent Erkol da Radikal Yazarı Oral
Çalışlar’a bir mektup göndermek istemişler...
Ancak...
Cezaevi yönetimi söz konusu mektupları "sakıncalı"
bularak el koymuş.
Hükümlüler, mektuplarının gönderilmemesine Bolu İnfaz
Hâkimliği nezdinden itirazda bulunmuşlar...
Ama...
İtirazı görüşen Bolu İnfaz Hâkimliği, Bolu Cumhuriyet
Savcılığı’ndan görüş talep edince. Savcılık mektupların
gönderilmeme kararının yerinde olduğu yönünde görüş
bildirmiş.
Peki...
Sakıncası neymiş mektupların?..
Onu da söyleyeyim...
Ama...
"lütfen ağlamayın; gülün çünkü büyük ihtimalle birileri
mektup yazan iki hükümlüye şaka yapmış" diyeceğim fakat
diyemiyorum...
Çünkü savcı da çok ciddi bu konuda...
Ciddi olmasa şu gerekçeyi yazar mı:
"Terör örgütü mensuplarının örgütsel amaçlı olarak
haberleşmeleri ve terör örgütü mensuplarının övücü ve yüceltici
ifadeler taşıması nedeniyle mektuba el konulmasına karar
verildi."
Hep söylüyorum ama inanmıyorsunuz...
Bu ülkede taşlar bağlıdır, kuduz köpekleri ise özgürce dolaşıp
önüne geleni ısırabilirler...
Ben, ısırılma tehlikesi olan Oral Çalışlar ve
Cüneyt Özdemir'in kaybeder gibi görünseler de
"Yargı" karşısında, gerçek hukukun ve
kamuoyu vicdanının karşısında kazandıklarına
inanıyorum...