Özdemir İnce'ye kınama mektubu
Özdemir İnce iki kınama mektubu yazdı... Sıra Emin Çölaşan'a geldi... Çölaşan, İnce'ye sözlerini iade etti ve bakın neler anlattı?
GAZETECİLER.COM -
Özdemir İnce kınama mektubu yazdı Çölaşan için...
Emin Çölaşan ise çok kızdı!
Tabir-i caizse burnundan soluyan bir yazı yazmış bugün.
'Yakışmadı Özdemir İnce yakışmadı' sana demiş.
Neden mi?
Bilmediği bir konuda tanıklık yapmayı kabul ettiği için...
Hatta bu yüzden Özdemir İnce'yi 'Patrondan
korkmakla' suçlamış.
Yazısının sonuna da, 'Bakalım bu yazımı Ertuğrul'dan icazet
almadan, makaslamadan yer verebilecek misin?' diyerek
Özdemir İnce'yi biraz gaza getirmiş...
Özdemir İnce'nin "Mağduriyet fırsatçıcısının,
iftiracısısın" sözlerini de kendisine iade etmiş
Çölaşan...
Aslında biz Gazeteciler.com olarak,
gazetecilerin köşe yazılarını tamamen yayınlamaktan yana
değiliz ama Sözcü Gazetesi'nde yazan Emin Çölaşan'ın yazısını
yayınlamak zorunda kaldık... Çünkü Sözcü'nün internet
sitesinde köşe yazarlarına ayrılmış bir bölüm yok ki
yönlendirelim...
Bu yüzden de bir konuya değinelim
istedik... Biliyorsunuz ki Çölaşan'ın cevap hakkını
sunacağı bir mecra yok internet üzerinde... Bu yüzden de Emin
Çölaşan'a bir teklifimiz var... Eğer isterse cevap haklarını bundan
sonra Gazeteciler.com aracılığı ile sunabilir...
Neyse konuyu daha fazla dağıtmadan, sözü Emin Çölaşan'a
bırakalım...
Bakalım Özdemir İnce, Çölaşan'ın bu makalesinden sonra
neler söyleyecek?
(...) Özdemir İnce, bana hitaben iki gün üst üste
yazdığın yazılan okudum.
Patronun Bay Aydın Doğan benim Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi
kitabımı mahkemeye vermişti ve benden 50 bin lira tazminat
istiyordu. Davanın ilerleyen aşamasında sen dahil dört Hürriyet
çalışanını tanık gösterdi.
ŞIRACININ ŞAHİDİ
BOZACILAR
Bunların isimleri Ertuğrul Özkök, Enis Berberoğlu, Tufan
Türenç ve Özdemir ince idi. İlki patronunun sağ kolu.
ikincisi Ankara Temsilcisi, üçüncüsü gazetenin Yazıişleri Müdürü,
dördüncü ise sen. Yani patronla amir-memur ilişkisi
içerisindeki maaşlı elemanlar. Şıracının şahidi
bozacılar!..
Üsküdar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen davaya dördünüzü
tanık gösterdiğini biz daha önce öğrenmiştik. Ama ne
ilginçtir, Ertuğrul hariç hiçbirinizin, tanık gösterildiğinizden
haberiniz yoktu! Buna sen de dahilsin.
TANIK GÖSTERİLDİĞİNİ BENDEN
ÖĞRENDİN
Tanık gösterildiğinizi sen ve Tufan Türenç, benden öğrendiniz!
Özellikle senin ismini tanık listesinde görünce çok şaşırmıştım.
Patronunun kitabım nedeniyle bana karşı açtığı tazminat
davasında sen neyin tanıklığını yapabilirdin? Benim
Hürriyet'ten kovulmamla sonuçlanan olaylara ilişkin hangi somut
bilgiye sahiptin? Bilmediğin bir konuda neye, hangi hukuk
ve vicdan ölçülerine göre tanıklık yapacaktın?
Sana telefonda tanık gösterildiğini söyle diğimde şaşırmıştın. Önce
inanmak istemedin, sonra bana aynen şunlan söyledin: "Beni
tanık gösterdiklerini şimdi senden duyuyorum. Gerçek mi bu? Benim
ne ilgim olabilir sana patronun açtığı dava ile! Ben bilmediğim bir
konuda tanıklık falan yapmam." Doğrusu da bu idi. Bilmediğin bir
konuda nasıl tanık olacaktın! Ama bunu içine sindirdin, mahkemede
patron tanığı olarak boy gösterip ifade verdin. "Yazılarım hakkında
Ertuğrul Bey karar verebilir. Ertuğrul Bey'in (yazılara)
müdahaleleri doğaldır" diyebildin.
Ben de senin (ve tüm öteki tanıklann) mahkemede söylediklerini
Sakıncalı Gazeteci isimli son kitabımda (mahkeme tutanaklarından)
aynen kullandım.
HİÇ BİLMEDİĞİN DAVADA NASIL TANIKLIK
YAPTIN?
Şimdi sana soruyorum: Hiç bilmediğin, içinde
yaşamadığın, tamamen dışında olduğun bir davada nasıl tanıklık
yaptın? Hem de tanık gösterildiğinden haberin yok iken!.. Çünkü
patronun adına senin de tanıklık yapmanı istediler ve sen onlara
'Hayır' diyemedin! Çünkü Patrondan ve seni bir gece ansan
Hürriyet'te köşe yazan yapan Ertuğrul'dan korktun...
Ve bilmediğin, içinde yaşamadığın bir olayda, mahkemeye gelip
tanıklık yapmayı içine sincürebildin.
Yakışmadı Özdemir İnce, yakışmadı! Sen yaşını başını almış,
yaşı 80'e yaklaşmış "olgun" bir fanisin! Orada senden
beklenen "Ben bilmediğim konuda tanıklık yapmam" diyebilmendi. Bunu
diyemedin.
En azından, sana yaptıklan o inanılmaz saygısızlığı dikkate alman
gerekirdi. Çünkü tanık gösterildiğinden bile haberin yoktu ve bunu
benden duymuştun! Mahkemede senin yazılarına müdahale edilmediğini,
makaslanmadığını söyledin.
KENDİ SÖZLERİNLE KENDİNİ ELE
VERİYORSUN
İyi de, o patronunun bana karşı açtığı davanın konusu senin değil,
Hürriyet'te "Aman Tayyip'i kızdırmayalım" diye
sürekli makaslanan benim yazılarımdı! Benim Kovulduk Ey Halkım
Unutma Bizi kitabımda anlattığım yüzlerce olaydı. Yazında
diyorsun ki "Aydın Doğan'a 'Ben tanıklık etmem' mi diyecektim,
senin lehinde yalana tanıklık mı yapmalıydım?"
Kendi sözlerinle kendini ele veriyorsun.
Yürekli insan böyle söyler ve orada, tamamen dışında
olduğu, bilgi sahibi olmadığı bir konuda patron tanığı olarak boy
göstermekten utanırdı. Aynca senden benim lehime tanıklık yapmanı
isteyen, bekleyen mi oldu?
BAKALIM ERTUĞRUL'DAN İCAZET ALMADAN BU
YAZIMI DA MAKASLAMADAN VEREBİLECEK
MİSİN?
Sonuca bakalım: Mahkeme, Bay Aydın Doğan
tarafından açılan tazminat davasını reddetti! Davacı patronunuz
için amir-memur ilişkisi içerisinde yapılan tanıklıklar da böylece
güme gitti. Yazık oldu! Yazılarında benim için kullandığın
"Utanacak mısın, saptınyorsun, mağduriyet fırsatçısı,
iftiracı" gibi sözcükleri sana aynen
iade ediyorum. Benim hayatımda utanacağım, saptırdığım konular
olsaydı, onlan mahkemede "beni kovma gerekçesi" olarak senin
patronunun avukatlan, ya da Ertuğrul açıklardı. 32 yıllık
gazetecilik yaşamımda senden önce daha niceleri tepeme binerdi.
Bakalım bu mektubuma (Ertuğrul'dan icazet almak koşuluyla)
köşende aynen, makaslamadan yer verebilecek misin! O yüreğe sahip
misin? Hiç sanmam.