Osman Can, Öcalan'ın teklifine yanıt verdi
A Haber’de Selin Ongun’un sunduğu Bi Sormak Lazım programı AK Parti MKYK Üyesi, eski Anayasa Mahkemesi Raportörü Doç. Dr. Osman Can’ı konuk etti.
GAZETECİLER.COM
4’üncü Yargı Paketi’ne son şekli verilmeden, Ankara kulislerinde Başbakan’ın geçen hafta paketteki bazı maddelere şerh koyduğu ifade edilmişti. Osman Can, “bazı maddeleri tekrar elden geçirin dendiği bilgisinin doğru olmadığını” söyledi. Can, Nuray Mert’in “PKK terör örgütü değildir…” sözlerinin yeni yargı paketine göre suç sayılıp sayılamayacağı sorusunu ise “eğer suç işleme kastı yoksa bu konuda ‘hayır efendim bunun mutlaka cezalandırılması lazım çünkü burada terörün propagandası vardır’ dememiz çok fazla mümkün değildir.” şeklinde cevapladı.
ÖCALAN'IN "YENİ ANAYASAYO OSMAN CAN YAZSIN" SÖZLERİ İÇİN NE DEDİ
Osman Can, Abdullah Öcalan’ın “yeni anayasanın kritik maddelerini Osman Can yazsın” sözlerinin hatırlatılması üzerine ise; anayasa yazımında profesyonel süreç gerçekleştiğini. Bunun dışarıdan a ya da b şahsı şu şöyle yapsın dedi diye değişecek bir süreç olmadığını dile getirerek, konunun parti içinde konuşulmayı gerektirecek bir şey olmadığını da ifade etti. Yeni anayasaya geçici maddeler ekleyerek, Ergenekon, Balyoz gibi davaların ortadan kaldırılmasını önerdiğini de söyleyen Osman Can “geçici madde ile başlatılmış bu davaların tamamı ortadan kaldırılsın ve bir af ortaya çıkıversin” dedi.
“BAZI MADDELERİ TEKRAR ELDEN GEÇİRİN DENDİĞİ DOĞRU DEĞİL”
Birkaç madde ile ilgili çekince var, dolayısıyla elden geçirilsin şeklindeki bilgi doğru bir bilgi değil. Terörle mücadele kanunun 6. ve 7. Maddelerinin ilgili kısımlarında, yani özellikle propaganda ve bildirilerin yayınlanması konusu ile ilgili olarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına uyum sağlamak adına Türkiye’nin AİHM’de yaşadığı bu ihlallerin sayısının ciddi bir biçimde azaltılması adına ama çok daha önemlisi Türkiye’de düşünce özgürlüğü adına çok daha ileri bir standartın hayata geçirilmesi adına yapılan değişiklikler. Bunlarla diğer fıkralar arasında teknik bazı uyuşmazlıkların ortaya çıkabilme durumu oldu. Diğer fıkraları buna uydurma adına bir teknik çalışma yapılsın denildi sadece. Teknik çalışmada, işin esası olduğu gibi korunacak ama diğer fıkralarda getirilen düzenleme ile uyum içerisinde olmayan ifadeler varsa onlar değiştirilecek.
“’PKK TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİLDİR’ SÖZLERİ SUÇTUR DEMEK MÜMKÜN DEĞİL”
Terör örgütünün terör örgütü olduğunu kim tayin eder? Yargı bu konuda bir karar verir ki Türkiye’de bu konuda sayısız kararlar vardır. Yargı kararıyla PKK’nın bir terör örgütü olduğu açıklanmış durumda ki bir de zaten gördüğümüz bir gerçektir, PKK bir terör örgütüdür. İdari kurumlar, polis, emniyet, emniyetin bu konuda strateji belirleyen birimleri bunun bir terör örgütü olduğunu söyler, idare bunun terör örgütü olduğunu söyler ve bu şekilde bir terör örgütü muamelesi gerçekleştirilir. Bu açıdan bakıldığında yargısal bir faaliyet vardır, idari bir faaliyet vardır. Ama kişiler kanaatleri itibariyle, “hayır aslında değildir” diyebilir. Dediği zaman, eğer suç işleme kastı yoksa bu konuda ‘hayır efendim bunlar böyle dediği için, bunun mutlaka cezalandırılması lazım çünkü terörün propagandası burada vardır’ dememiz çok fazla mümkün değildir.
“YARGI PAKETLERİ YARGININ YAPMASI GEREKENLERİ HATIRLATIYOR”
Siyasal bir tartışmanın bir parçası olarak bir görüşü dile getirdiğiniz zaman, terör örgütü ama bu terör örgütünün siyasal hedefleri vardır, bu siyasal hedeflerle paralellik anlamında pek çok şey söyleyebilirsiniz ve söylediğiniz için artık cezalandırma söz konusu olmayacaktır. Tekrar etmek gerekirse, aslında yine cezalandırılmaması gerekirken, yargının yanlış pratikleri nedeniyle, yargıya tekrar bakın bu böyledir, şiddet meselesi vardır ve onun dışındakiler meselesi vardır. Bunu birbirinden ayıracaksınız ve şiddet şiddete övgü şiddete çağrı niteliğindeyse ancak bir cezalandırma yapacaksınız. Yargının aslında yapması gereken şeyi, yasama organı 550 milletvekili bir araya geliyor, yargıya bir daha, biraz daha açık bir şekilde ifade etmiş oluyor. Bu yargı paketinin aslında temelinde yatan husus bu.
“ANAYASA YAZIM SÜRECİ, DIŞARIDAN SÖYLENİLENLERLE DEĞİŞECEK BİR SÜREÇ DEĞİL”
Bir prosedür vardır, yürüyor. Bu prosedür nedir, mecliste bir uzlaşma komisyonu vardır. Uzlaşma komisyonunda AK Parti adına 3 kişi vardır. CHP, BDP ve MHP adına da 3 kişi vardır. Anayasa yapımı, yazımı, metinlerin kaleme alınması onlar tarafından gerçekleşiyor. Bir profesyonel süreç gerçekleşiyor. İkinci olarak da AK Parti içinde bir anayasa komisyonu vardır, diğer partilerde de buna benzer yapılanmalar vardır. Oralarda da partilerin ana hat görüşler, siyasi görüşleri ortaya çıkar, bu görüşler çerçevesinde öneriler ortaya çıkar. Dışarıda a ya da b şahsı şu şöyle yapsın dedi diye değişecek bir şey değildir. AK Parti sağlam bir şekilde elde ettiği uzun deneyimlerle birlikte, nasıl anayasa hazırlaması gerektiğini biliyor ve bu iş bu çerçevede de yürüyecek.
“BU HABER AK PARTİ İÇİNDE TARTIŞMAYI GEREKTİRECEK BİR ŞEY DEĞİL”
Söylemlerimiz kamuoyu tarafından bilindiğimiz tarihten beri bellidir. Bu söylemler toplumun büyük bir kesimi tarafından takdir edilen ve desteklenen söylemler. Bu haberin parti içinde tartışılmayı gerektiren bir haber olduğunu düşünmüyorum. Herkes yoluna devam ediyor. Demokratikleşme konusunda, çoğulculuğun artırılması konusunda başta yargı olmak üzere diğer alanlarda, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi konusunda, Avrupa Standartlarınım Türkiye’de de geçerli kılınması konusunda, Türkiye’nin her bir bölgesindeki her bir insanın bu ülkenin asli unsuru olarak, bu ülkenin yasama yürütme ve yargı süreçlerine katılımlı, sahiplenmesi, denetlemesi konusunda söylemlerimiz bellidir. Bu söylerimizi devam ettireceğiz. Bu söylemler sağdan soldan, çeşitli kesimlerden takdir bulduğu zaman hayata geçecek söylemlerdir.
“YENİ ANAYASAYA GEÇİCİ MADDELER EKLEYEREK, ERGENEKON, BALYOZ, KCK GİBİ DAVALARI ORTADAN KALDIRALIM”
Sonuçlanamaz davalar, bir fiili imkânsızlık değil. Ama işin politik boyutu vardır. Bu davaların tamamı devlete karşı, anayasal düzene karşı olan davalar. Böyle olduğu için de politik davalar. Politik davalarda her zaman siyasal barışı sağlamak adına devletin tamam ben bunları ortadan kaldırıyorum affediyorum deme imkanı vardır. Devlete karşı suçlar ne kadar az olursa, buna benzer suç kategorileri bir anayasal düzende ne kadar azsa, o toplumda sağlıya işaret ediyor. Benim de zaten önerim, aşağı yukarı 1,5-2 seneden beri dile getirdiğim bir öneridir. Yeni anayasada demokratikleşmeyi sağladığımız zaman, toplumsal barışın üzerine kurulu bir anayasayı ortaya koyduğumuz zaman Bu anayasaya bir geçici madde ekleyelim, Ergenekon’du, Balyoz’du, KCK’ydı gibi davaları, doğrudan doğruya katil olanlar cinayet işleyenler hariç olmak üzere, onun dışındaki kişiler hakkında başlatılmış bu davaların tamamı ortadan kaldırılsın ve bir af ortaya çıkıversin. Bunu bir geçici madde ile anayasaya koymak mümkündür, ben hala bunu savunuyorum.
4’üncü Yargı Paketi’ne son şekli verilmeden, Ankara kulislerinde Başbakan’ın geçen hafta paketteki bazı maddelere şerh koyduğu ifade edilmişti. Osman Can, “bazı maddeleri tekrar elden geçirin dendiği bilgisinin doğru olmadığını” söyledi. Can, Nuray Mert’in “PKK terör örgütü değildir…” sözlerinin yeni yargı paketine göre suç sayılıp sayılamayacağı sorusunu ise “eğer suç işleme kastı yoksa bu konuda ‘hayır efendim bunun mutlaka cezalandırılması lazım çünkü burada terörün propagandası vardır’ dememiz çok fazla mümkün değildir.” şeklinde cevapladı.
ÖCALAN'IN "YENİ ANAYASAYO OSMAN CAN YAZSIN" SÖZLERİ İÇİN NE DEDİ
Osman Can, Abdullah Öcalan’ın “yeni anayasanın kritik maddelerini Osman Can yazsın” sözlerinin hatırlatılması üzerine ise; anayasa yazımında profesyonel süreç gerçekleştiğini. Bunun dışarıdan a ya da b şahsı şu şöyle yapsın dedi diye değişecek bir süreç olmadığını dile getirerek, konunun parti içinde konuşulmayı gerektirecek bir şey olmadığını da ifade etti. Yeni anayasaya geçici maddeler ekleyerek, Ergenekon, Balyoz gibi davaların ortadan kaldırılmasını önerdiğini de söyleyen Osman Can “geçici madde ile başlatılmış bu davaların tamamı ortadan kaldırılsın ve bir af ortaya çıkıversin” dedi.
“BAZI MADDELERİ TEKRAR ELDEN GEÇİRİN DENDİĞİ DOĞRU DEĞİL”
Birkaç madde ile ilgili çekince var, dolayısıyla elden geçirilsin şeklindeki bilgi doğru bir bilgi değil. Terörle mücadele kanunun 6. ve 7. Maddelerinin ilgili kısımlarında, yani özellikle propaganda ve bildirilerin yayınlanması konusu ile ilgili olarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına uyum sağlamak adına Türkiye’nin AİHM’de yaşadığı bu ihlallerin sayısının ciddi bir biçimde azaltılması adına ama çok daha önemlisi Türkiye’de düşünce özgürlüğü adına çok daha ileri bir standartın hayata geçirilmesi adına yapılan değişiklikler. Bunlarla diğer fıkralar arasında teknik bazı uyuşmazlıkların ortaya çıkabilme durumu oldu. Diğer fıkraları buna uydurma adına bir teknik çalışma yapılsın denildi sadece. Teknik çalışmada, işin esası olduğu gibi korunacak ama diğer fıkralarda getirilen düzenleme ile uyum içerisinde olmayan ifadeler varsa onlar değiştirilecek.
“’PKK TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİLDİR’ SÖZLERİ SUÇTUR DEMEK MÜMKÜN DEĞİL”
Terör örgütünün terör örgütü olduğunu kim tayin eder? Yargı bu konuda bir karar verir ki Türkiye’de bu konuda sayısız kararlar vardır. Yargı kararıyla PKK’nın bir terör örgütü olduğu açıklanmış durumda ki bir de zaten gördüğümüz bir gerçektir, PKK bir terör örgütüdür. İdari kurumlar, polis, emniyet, emniyetin bu konuda strateji belirleyen birimleri bunun bir terör örgütü olduğunu söyler, idare bunun terör örgütü olduğunu söyler ve bu şekilde bir terör örgütü muamelesi gerçekleştirilir. Bu açıdan bakıldığında yargısal bir faaliyet vardır, idari bir faaliyet vardır. Ama kişiler kanaatleri itibariyle, “hayır aslında değildir” diyebilir. Dediği zaman, eğer suç işleme kastı yoksa bu konuda ‘hayır efendim bunlar böyle dediği için, bunun mutlaka cezalandırılması lazım çünkü terörün propagandası burada vardır’ dememiz çok fazla mümkün değildir.
“YARGI PAKETLERİ YARGININ YAPMASI GEREKENLERİ HATIRLATIYOR”
Siyasal bir tartışmanın bir parçası olarak bir görüşü dile getirdiğiniz zaman, terör örgütü ama bu terör örgütünün siyasal hedefleri vardır, bu siyasal hedeflerle paralellik anlamında pek çok şey söyleyebilirsiniz ve söylediğiniz için artık cezalandırma söz konusu olmayacaktır. Tekrar etmek gerekirse, aslında yine cezalandırılmaması gerekirken, yargının yanlış pratikleri nedeniyle, yargıya tekrar bakın bu böyledir, şiddet meselesi vardır ve onun dışındakiler meselesi vardır. Bunu birbirinden ayıracaksınız ve şiddet şiddete övgü şiddete çağrı niteliğindeyse ancak bir cezalandırma yapacaksınız. Yargının aslında yapması gereken şeyi, yasama organı 550 milletvekili bir araya geliyor, yargıya bir daha, biraz daha açık bir şekilde ifade etmiş oluyor. Bu yargı paketinin aslında temelinde yatan husus bu.
“ANAYASA YAZIM SÜRECİ, DIŞARIDAN SÖYLENİLENLERLE DEĞİŞECEK BİR SÜREÇ DEĞİL”
Bir prosedür vardır, yürüyor. Bu prosedür nedir, mecliste bir uzlaşma komisyonu vardır. Uzlaşma komisyonunda AK Parti adına 3 kişi vardır. CHP, BDP ve MHP adına da 3 kişi vardır. Anayasa yapımı, yazımı, metinlerin kaleme alınması onlar tarafından gerçekleşiyor. Bir profesyonel süreç gerçekleşiyor. İkinci olarak da AK Parti içinde bir anayasa komisyonu vardır, diğer partilerde de buna benzer yapılanmalar vardır. Oralarda da partilerin ana hat görüşler, siyasi görüşleri ortaya çıkar, bu görüşler çerçevesinde öneriler ortaya çıkar. Dışarıda a ya da b şahsı şu şöyle yapsın dedi diye değişecek bir şey değildir. AK Parti sağlam bir şekilde elde ettiği uzun deneyimlerle birlikte, nasıl anayasa hazırlaması gerektiğini biliyor ve bu iş bu çerçevede de yürüyecek.
“BU HABER AK PARTİ İÇİNDE TARTIŞMAYI GEREKTİRECEK BİR ŞEY DEĞİL”
Söylemlerimiz kamuoyu tarafından bilindiğimiz tarihten beri bellidir. Bu söylemler toplumun büyük bir kesimi tarafından takdir edilen ve desteklenen söylemler. Bu haberin parti içinde tartışılmayı gerektiren bir haber olduğunu düşünmüyorum. Herkes yoluna devam ediyor. Demokratikleşme konusunda, çoğulculuğun artırılması konusunda başta yargı olmak üzere diğer alanlarda, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi konusunda, Avrupa Standartlarınım Türkiye’de de geçerli kılınması konusunda, Türkiye’nin her bir bölgesindeki her bir insanın bu ülkenin asli unsuru olarak, bu ülkenin yasama yürütme ve yargı süreçlerine katılımlı, sahiplenmesi, denetlemesi konusunda söylemlerimiz bellidir. Bu söylerimizi devam ettireceğiz. Bu söylemler sağdan soldan, çeşitli kesimlerden takdir bulduğu zaman hayata geçecek söylemlerdir.
“YENİ ANAYASAYA GEÇİCİ MADDELER EKLEYEREK, ERGENEKON, BALYOZ, KCK GİBİ DAVALARI ORTADAN KALDIRALIM”
Sonuçlanamaz davalar, bir fiili imkânsızlık değil. Ama işin politik boyutu vardır. Bu davaların tamamı devlete karşı, anayasal düzene karşı olan davalar. Böyle olduğu için de politik davalar. Politik davalarda her zaman siyasal barışı sağlamak adına devletin tamam ben bunları ortadan kaldırıyorum affediyorum deme imkanı vardır. Devlete karşı suçlar ne kadar az olursa, buna benzer suç kategorileri bir anayasal düzende ne kadar azsa, o toplumda sağlıya işaret ediyor. Benim de zaten önerim, aşağı yukarı 1,5-2 seneden beri dile getirdiğim bir öneridir. Yeni anayasada demokratikleşmeyi sağladığımız zaman, toplumsal barışın üzerine kurulu bir anayasayı ortaya koyduğumuz zaman Bu anayasaya bir geçici madde ekleyelim, Ergenekon’du, Balyoz’du, KCK’ydı gibi davaları, doğrudan doğruya katil olanlar cinayet işleyenler hariç olmak üzere, onun dışındaki kişiler hakkında başlatılmış bu davaların tamamı ortadan kaldırılsın ve bir af ortaya çıkıversin. Bunu bir geçici madde ile anayasaya koymak mümkündür, ben hala bunu savunuyorum.