Oray Eğin'den Abdurrahman Dilipak'a sorular: Deli mi, ajan mı, İslamcı mı, solcu mu, IQ'su kaç?

HaberTürk yazarı Oray Eğin, Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak ile yaptığı röportajın detaylarını köşesinde paylaştı. Eğin, Dilipak'a birbirinden ilginç sorular yöneltti.

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, HaberTürk yazarı Oray Eğin'e konuştu.

Oray Eğin, Dilipak'ın eskiden olduğu gibi televizyonlarda görünmediğini ve bu konuda "Beni çağırmazlar, çünkü ne söyleyeceğimi kestiremezler," dediğini yazdı. Oray Eğin Dilipak'ın ağzından ne çıkacağını kestiremediği için gidip kapısını çaldığını belirtti. 

Oray Eğin, "Abdurrahman Dilipak'a sordum: Deli mi, ajan mı, İslamcı mı, solcu mu, IQ'su kaç?" başlıklı yazısında Dilipak'ın AK Parti iktidarı döneminde kendisini bir anlamda hem kutuplaşmaya karşı, hem şatafata hatta McKinsey'e karşı ahlaki pusula olarak konumladığını belirtti.

Eğin, Abdurrahman Dilipak’ı herhangi bir kalıba sokmanın ve sıradan beyinlerin onu anlamasının da zor olduğunu yazarak Dilipak'a "deli olduğunuzu düşünüyorum. Siz kendinizi deli olarak tanımlar mısınız?" diye sordu.

Dilipak, "Nasıl tanımladığınıza bağlı: A-nor-mal. Birileri bir normdan söz ediyor, ben o normlara çok uygun değilim. Başkalarının koyduğu normlardan da rahatsızlık duyarım." şeklinde cevap verdi.

Dilipak'ın "Ben kravatsız olarak orduevine de gittim, Genelkurmay’a da gittim, Meclis’e de gittim, Cumhurbaşkanlığı’na da gittim. Bunu bugün değil, bu iktidarlar yokken, Turgut Özal’ın ağabeyi sakallı diye orduevine alınmazken benim sakalım vardı ve kravatım da yoktu." ifadelerine karşılık Oray Eğin "nasıl girdiniz?" diye sordu. Dilipak'ın "beni kabul ederler, ben farklıyım" demesi üzerine Eğin "Niye, Ajan mısınız?" sorusunu yöneltti.

Oray Eğin'in Dilipak'a "solcu mu, sağcı mı, şeriatçı mı, sadece ahiret için mi yaşıyor, Erbakancı mı, Erdoğancı mı, oy veriyor mu, IQ' testi yaptırdı mı, yat almak istemez misiniz?" gibi birbirinden ilginç sorular yöneltti.

Oray Eğin'in Dilipak ile röportajından bir kısım:

Ben deli severim, yüzüne karşı da açık açık söyledim zaten Abdurrahman Dilipak'ın. Kafası farklı çalışan, ne düşünürse düşün, neyi savunursa savunsun farklı bir kişiliği olan "deliler" Türkiye'nin entelektüel hayatının giderek azalan renkleridir.

AK Parti iktidarı döneminde kendisini bir anlamda ahlaki pusula olarak da konumladı Dilipak. Hem kutuplaşmaya karşı, hem şatafata. Hatta McKinsey'e bile. Bazen iktidara karşı en sert eleştiriler onun kaleminden çıkıyor, ama eskiden olduğu gibi pek televizyonlarda da görünmüyor. "Beni çağırmazlar, çünkü ne söyleyeceğimi kestiremezler," diyor.

Bense tam da bu yüzden, ağzından ne çıkacağını kestiremediğim için gidip kapısını çaldım. Çok uzun zamandır merak ediyordum.

Onu bulmak, boş anını yakalamak epey güç. Vakti çok kıymetli, çünkü yok. Bursa'dan Urfa'ya giderken, oradan Adıyaman'a geçecekken iki arada bir derede benimle buluştu.

Randevu verdiği yer: Florya'daki Atatürk köşkü. Kendisini Şeriatçı olarak tanımlayan biri için ironik bir adres değil mi?

Oray Eğin'in yazısının tamamı