Oray Eğin nasıl bir 'suç' işliyor?

Türk Ceza Yasasına göre, "Haksız rekabet Suçu" işliyor... Hem de "kin" kusarak...

ADNAN BERK OKAN

Kendisini eleştirdiğim için burnundan soluyor Oray Eğin ama kızıp öfkeleneceğine "adam gibi gazetecilik" yapsın...
Önüne gelene "çamur" olup yağacağına, "gazetecilik ilke ve ahlâkının" dışına çıkmasın...
Ona getirdiğim eleştirilerin tümünde haklıyım...
Oray Eğin'in yazısı
Batmaya mahkum
Medyada kendisini 'trendsetter' belleyen yazarlar bir sene önce Public diye bir mekanı yere göğe sığdıramadılar, sayfalarca yazı yazıldı hakkında, müthiş bir medya gazı verildi... Ve bu sene Public kapandı! Evet... Tutmadığı için kapandı ve kepenkleri kapalı bir şekilde hayalet mekan olarak duruyor Şişhane'de...

Şimdi benzer bir gaz Bird diye yine bir Şişhane mekanına veriliyor... Harikaymış, muhteşemmiş, olağanüstüymüş...
Bu anlatacağımı o yazarların köşesinde okuyamazsınız, ama eğer gaza gelip Bird'e gidecekseniz aklınızda bulunması gerekiyor.
Geçenlerde arkadaşlarım Bird'e gittiler. Yer yokmuş, barda beklediler. Ardından bir masa açılmış, garson 'Buyurun geçebilirsiniz' demiş.
Oturmuşlar, sipariş vermişler.
Bir süre sonra mekanın sahibi Aliye Turagay yanlarına öfkeyle gelerek, bilindik nemrut yüz ifadesiyle 'Siz ne yaptığınızı zannediyorsunuz, bilmem ne ailesi ayakta dururken siz nasıl oturursunuz, kalkın' diyerek müşterilerini kovmuş!
Bu terbiyesizliğe ne denir bilmiyorum.
Ancak bu terbiyesizlik kötü yemek ve hizmetle birleşince çok yakında İstanbullu müşterinin Aliye Turagay'ı bu şehirden kovacağını kestirmek güç değil. Çünkü asıl mesele mekan açmak, basında yazı yazdırmak, sosyeteyi oraya toplamak değil... 'Ben sana restorancı olamazsın' demedim, diye özetleyeyim...

"Haklıyım" zira "dürüst" gazetecilik olsun istiyorum..
Oray Eğin ve benzeri daha birkaç yazarın yaptığı gibi "Haberin öznelerinden bir taraf korunurken diğer taraf yerin dibine sokulsun" istemiyorum...
Haber, haberdir...
Eğer o haber bir yazarın sütunlarında yayımlanıyorsa "haber" olma özelliğinden bir şey kaybetmez...

Az sonra okuyacağınız Oray Eğin yazısında, kendisine yönelik eleştirilerimde nasıl haklı olduğumu göreceksiniz.

Bir olayı anlatıyor Oray...
Taraflardan biri kendini "mazlum" yerine koymuş...
Ve belli ki "Bay veya Bayan Mazlum" Eğin'in dost gurubu...
Ama nedense isimleri yok...
Yani taraflardan biri "isimsiz"...
Yani Cüneyt Özdemir'in her gece dersini verdiği 5N1K gazeteciliğindeki "Kim?" sorusunun cevabı yok...
Yani, şikâyetçiyi tanıyamıyoruz çünkü Oray bize o şansı vermiyor...
Diğer taraf ise, yani şikâyet edilen ve aşağılanan kişi:
Mekân sahibi...
İşletmeci...
Yanında emekçi istihdam eden...
Masrafları olan...
Vergi ödeyen bir iş  sahibi...
İşte o kişi "zalim" Oray Eğin'e göre!..
Ve...
Oray, hem "zalim" yerine koyduğu o kişin adını yazıyor hem de "kâr" amaçlı işlettiği mekânın adını...
Yani...
Türk Ceza Yasasına göre, "Haksız rekabet Suçu" işliyor...
Hem de "kin" kusarak...
Hem de "Terbiyesiz" diyerek...
Hem de "gitmeyin o mekâna, zaten yakında batacak" öngörüsüyle(!)...

Bunun adı "gazetecilik" olamaz...
Bunun adı olsa olsa, kendisine bahşedilmiş sütunlarda, kişisl garez duyduğu, nefret ettiği kişilere "kin kusmak" ve hatta "iftira atmak" olur...
Ve biz bu tip gazetecileri aramızda görmek istemiyoruz zira mesleğimiz işte bu türler yüzünden kirleniyor...
Ve unutmasın...
Öylesine büyük günahlar işliyor ki (dedikodu en azap verici günahlardan biridir) hangi kutsal taşa sürerse sürsün yüzünü, elini yine de arınamaz...

adnanberkokan@gmail.com