Onlar, nasıl ve neden döndüler?..

Dert etme Özkök… Sadece deliler ve ölüler fikir değiştirmez...

GAZETECİLER.COM - Ertuğrul Özkök, “Bu alkışlar neyi anlatıyor” başlığı altında yayımlanan makalesinde gidemediği bir konseri anlatıyor bugün...
“İnsan gidemediği konseri nasıl anlatır ki?” diye soracaksınız…
Anlatmış işte…
Bakın nasıl?..
 
 
İSTANBUL dışında olduğum için Zülfü Livaneli’nin konserine gidemedim.
Oysa orada olmayı çok istiyordum.
Zülfü Livaneli’nin müziğini, her yıl biraz daha iyi anlıyorum.
Bu müzik benim hayatıma çok akraba.
Çok tanıdık.
Bir anlamda, benim yaşımdaki insanların çoğunun hayat hikáyesinin bir tür fon müziği haline geldi.
Ama o akşam orada olmayı, sadece müziği için değil, giderek daha da pekişen arkadaşlığı için de istiyordum.
Son yıllarda onunla, çok sık olmasa da, çok yoğun sohbetler yaptık.
Geriye baktığımızda, benzer bir yerlerden çıkıp, şimdi başka benzer yerlere dönmüşüz.
Ama dönmüşüz ki, artık döndüğümüz yer değil.
İkimizde de, etrafımızda olup bitenlere karşı hafiften bir kayıtsızlık, hatta önemsememe, dikkate almama, onlarsız da yaşayabilme felsefesi gelişmiş.
İkimiz de giderek daha çok sanata bağlanmışız.
İkimiz de, dostlukların kıymetini daha anlar hale gelmişiz.
Hadi itiraf edeyim, ikimizde de biraz bıkmışlık hali var.
O yüzden giderek birbirimizi daha iyi anlıyoruz.
 
Bu satırlarda en çok dikkatimizi çeken bölüm, “Geriye baktığımızda, benzer bir yerlerden çıkıp, şimdi başka benzer yerlere dönmüşüz.
Ama dönmüşüz ki, artık döndüğümüz yer değil.”
 
Dert etme Özkök…
Sadece deliler ve ölüler fikir değiştirmez...
Maşallah ikiniz de “turp” gibisiniz…
“Deli” olmadığınıza da yemin edebiliriz ama…
Önce biraz daha sen sevgili Özkök, sonra neden “ama”?..
 
Konsere gitmedim ama, eşimden bütün ayrıntılarını dinledim.
Tansu gerçek Zülfü’yü benden önce keşfetti.
Bana çok ilginç bir şey söyledi:
"Bizim Leonard Cohen’imiz de Zülfü" dedi.
Düşündüm, haklı.
Yaşadığımız son 40 yıla yakın sürede, hayatımızda en az Leonard Cohen kadar Zülfü Livaneli de vardı.
Onun şiiri, onun duruşu en az Leonard Cohen kadar bir yerlerimize dokundu.
Bir de artısı var.
Mücadelesi...
Bu yıl Livaneli’nin konserine anlam katan başka bir şey daha olmuş.
Tansu, Yaşar Kemal’in, konsere gelişinde oluşan havayı çok ayrıntılı anlattı.
Yaşar Kemal konsere biraz geç gelmiş.
İçeri girdiği anda müthiş bir alkış kopmuş.
Livaneli şarkıyı kesip, Yaşar Kemal yerine oturuncaya kadar beklemiş.
Tansu, "Alkış durmak bilmedi" diyor.
 
Sevgili Özkök;
Korkarız değişmemesi gereken en değerli şeyiniz değişti: kişilikleriniz...
Ama gelişmeden değişti…
Aynı şey Yaşar Kemal için de geçerli…
Ve sevgili kardeş;
O gece alkışlanan, fikirlerdi, kişilikler değil…
Ama onu da dert etme çünkü…
Alkışlayan binler, Livaneli ve Kemal’in kişiliklerinin nasıl da değiştiğini bilse, öğrense yine alkışlardı…
Neden mi?..
Onlar oraya; önce müziği (sanatı) sonra da fikirleri alkışlamaya gelmişlerdi…
Kişilikleri değil...
Fazla uzatmadan