Ölü yayın yönetmenleri derneği kuruluyor!
Serdar Turgut bugün döktürmüş. Gazetecilerin şiddetle ihtiyaç duyduğu bir kurumu gündeme getirmiş. 'Ölü Yayın Yönetmenleri Derneği'.
GAZETECİLER.COM - Akşam yazarı Serdar Turgut bugün döktürmüş. Gazetecilerin şiddetle ihtiyaç duyduğu bir kurumu gündeme . 'Ölü Yayın Yönetmenleri Derneği'. Tabii burada ölü derken mecazi bir kullanım var, yanlış anlaşılmasın. 'Ölü Ozanlar Derneği'nden esinlenmiş Turgut. Peki neden böyle bir dernek kuracak Turgut ve nasıl faaliyetler içinde oalcaklar? İşin bu yanı çok eğlenceli. Neyse biz Serdar Turgut'un projesine maddi manevi katkı sunmaya hazırız efendim. Hatta bir de 'Yayın Yönetmeni Olamamış Gazeteciler Derneği' kurmasını öneriyoruz Turgut'a...
'Ölü yayın yönetmenleri derneği'nin bazı ana faaliyet
alanları şöyle:
1- Eski yayın yönetmenlerinde emir verme
alışkanlığı bulunduğu ve eskiden dedikleri hemen yapıldığından,
şimdi ise bakkala bile söz geçiremediklerinden bunalımdadırlar. O
nedenle derneğimiz bünyesinde yazı işleri toplantı odası olarak
düzenlenmiş rehabilitasyon odaları bulunmaktadır. Odalara kadrolu
personelimiz olan bazı aktör ve aktrisler oturtulduktan sonra
tedavi altındaki yayın yönetmeni odaya girer ve hayali bir yazı
işleri toplantısı yaparak özlemini giderir. Seans sırasında
kendisini gerçek yayın yönetmeni sanan kişi birtakım talimatlar
verir ve aktörlerimiz bunları hemen uygulamak için çalışmaya
başlarmış gibi davranırlar.
Bazı üyelerimizin (örneğin Sedat Ergin) seansı çok uzun sürmekte ve
toplantının aşırı ciddiyeti nedeniyle oyuncu aktörlerimiz, yıpranma
payı da dahil fazla mesai talep etmektedirler.
Aktörlerin en fazla katılmayı arzu ettikleri seans Serdar Turgut'un
kendisini yayın yönetmeni sandığı seans olmaktadır. Onun
seanslarında hemen hemen hiçbir ciddi konu görüşülmemekte ve hatta
haberlere bile bakılmamaktadır. O, seansını stand-up komedi yapar
gibi bitirmektedir.
Derneğimizde son günlerde en çok tartışılan ve merak edilen konu
Ertuğrul Özkök'ün üye olması durumunda, onun tedavi seanslarının
nasıl geçeceğidir. Derneğin kadrolu aktörlerinin erkek olanları,
onun tedavi seansına özellikle katılmak istediklerini belirttiler.
Çünkü onun 'yazı işleri toplantısında' bol bol kadın fotoğrafına
bakılacağı bilinmektedir.
2- Dernek üyelerimizin rutin hayata tekrar
alıştırılmaları çalışmalarımızda dernek yönetiminin en çok
zorlandığı konulardan bir tanesi, tedavi altındaki eski yayın
yönetmenine meslekte yükselmek isteyen genç kızlar bulup,
tanıştırmaktır. Bu, derneğimizin önündeki büyük engeldir. Çünkü
hiçbir kız, kendilerine artık gerçekte yükselecek bir yer
veremeyecek olan bu yaşlı ve çirkin adamlarla bırakın tanışmayı,
onları uzaktan bile görmek istememektedirler. Derneğimizin
üyelerinin hayli yalnız bir hayat sürdükleri söylenebilir.
3- Bazen dernek içinde çekişmeler oluyor. Sedat
Ergin ve Ergun Babahan gibi isimler erken kongre filan
isteyebiliyor. Ama Serdar Turgut onlara 'Bakın eğer kongre filan
yaparsanız ben bütün koltukları elime geçirebilirim, bunu bilin de
ona göre hareket edin' diyor. Çünkü bu ülkede şimdi işsiz kalmış
her üç eski yayın yönetmeninden en azından bir tanesi eskiden
mutlaka AKŞAM'ın yayın yönetmenliğini yapmış durumda. Onları
mobilize ederse, derneğin yönetim kurulunu tamamen Serdar Turgut ve
ekibinin ele geçireceği kesindir.
4- Üyelerimiz arasında iyice hasta olanlar, arada
bir oyuncu sekreterlere 'Bana Başbakan'ı veya filanca bakanı bağla'
diye konuşuyor. Bu tipleri sakinleştirmek hayli zor olsa da bir
sakinleştirici aşı ile mışıl mışıl uyuyorlar. Derneğimizde bu
uykulara 'Power nap' (güç uykusu) dedik. Aşıyla uyutulan üyelerimiz
kendilerini rahat hissetsinler diye böyle ad taktık zorunlu
uykulara.
5- Tüm üyelerimizin en büyük sorunu hiç durmadan
takıntılı bir şekilde 'Ben olsam...' diye başlayan cümleler
kurmalarıdır. 'Ben olsam bunu manşet yapardım', 'Ben olsam bu
fotoğrafı büyütürdüm' gibi cümlelerdir bunlar. Derneğimizle
anlaşmalı çalışan psikiyatristler üyelerimizi bu adetlerinden
kurtarmayı bir türlü başaramamaktadılar. Bu konu
psikiyatristlerimizi çoktan bıktırdı ve aralarından bazıları
yakında Ertuğrul Özkök'ün de derneğe üye olması durumunda dernek
ile çalışmayı tamamen kesebileceklerini söylediler. Çünkü onun
'eski' yayın yönetmeni olması durumunda tamamen çıldırması
bekleniyor. Derneğimizde onu çekebilecek düzeyde sabırlı personel
de maalesef yok.
6- Tedavi altındaki üyelerimizin tümü başkalarının
ayağını kaydırmada ve oyun kurmakta uzmandırlar. Bu nedenle dernek
içinde disiplinin sağlanması bazen çok zor olmaktadır. Bunlar
sadece patronu dinlemeye alışık olduklarından derneğimizde bir adet
patron rolündeki aktörümüz de var. O 'Patron' arada bir üyelerimize
fırça çekiyor. Bunun tedavi sürecinde etkisinin çok iyi olduğunu
gördük. Üyelerimizin patron tarafından fırçalanınca tuhaf
biçimde rahatladıkları bile gözlemlendi. 'Azarladığına göre
atmayacaktır beni' diye düşünüyor garipler.
7- Derneğimize ilgi büyük. Örneğin; üyelerimizin
tamama yakını alkolik olduklarından dernek bünyesinde bir bar
yaptırıp işleticiye verecektik. Öyle büyük ilgi topladı ki bu;
şaşırırsınız. Galiba herkes bunun çok iyi bir yatırım olduğunu
düşünüyordu. Serdar Turgut adlı üyemiz barın işletilmesine gönüllü
oldu ama Sedat Ergin buna itiraz etti ve bir bar işletilecekse bunu
ancak kendisinin yapması gerektiğini söyledi. İş kendisine
verildiği takdirde ilave olarak her gece canlı müziği da garanti
etti. Bu konunun Ertuğrul Özkök derneğimize katıldıktan sonra
karara bağlanmasında uzlaşıldı. Ancak ne olur olmaz denilerek barda
daima Fransız şarabı da bulundurulmasına oy birliği ile karar
verildi.
Evet; 'Ölü yayın yönetmenleri derneği'nin faaliyetleri özetle bu
şekilde. Sizler şimdi de 'Nereden çıktı bu dernek?' diye merak
ediyorsunuzdur. Eh; ortada bu kadar hızlanan bir sektör varken ve
hızla 'eski' olabilen yayın yönetmeni sayısı bu kadar fazlayken, bu
sayının kısa sürede artacağı kesin gibiyken, sektöre bir yardım eli
uzatılması gerekiyordu.
Bizler gibi atılmakta deneyimli olan eskiler önderliğinde kurulan
derneğimizin çok faydalı bir iş yaptığını ve belki de bazılarını
sonunda normale yaklaşacak kadar tedavi ettirebileceğini bile
düşünüyorum."