Oktay Ekşi'nin baktığı yerden nasıl görünüyor?..
Oktay Ekşi makalesini her zaman olduğu gibi, bütün bu olayların sorumluluğunu siyasal iktidara yüklüyor…
GAZETECİLER.COM
Oktay
Ekşi, meslektaşlarının Tokat’ta 7
jandarmanın teröristler tarafından şehit edilmelerin bakış
açılarını eleştirmiş bugün. “Gidiş kötü” dedikten
sonra şöyle devam ediyor:
AÇILIMI sabote etmek için birileri
fırsat arayıp duruyormuş... Şunun gözyaşı daha çok “timsah
ağlamasını” andırıyormuş... Meclis’teki İnsan Hakları Komisyonu
eğer gidip İmralı’daki “haşmetmeap”ın koşullarını görse ve
muhteremin huzuru için gerekli düzenlemeler zamanında yapılsa
imiş...
Bu kanlar da
akmazmış.
Hürriyet’in başyazarı Oktay Ekşi,
yazısının devamında son günlerde meydana gelen terör olaylarını
aktarıyor.
Malumunuz, Oktay Bey’in penceresi,
Ekrem Dumanlı’nın penceresi ile karşı karşıyadır. Haliyle,
Dumanlı’nın gördüğü resme göre “sağda” görünen bir şey Ekşi’nin
penceresinden bakıldığında “sağda” algılanır…
Medyamızın sıkıntısı da işte
burada başlamaktadır…
Bu bakış açısı yüzünden kamuoyu da
"sağlıklı" karar verememektedir...
Tokat saldırısı, “demokratik
açılımın sekteye uğraması” yüzünden mi olmuştur?..
Yoksa “demokratik açılım” terörü
tahrik etiği ve daha da öte, teröristleri teşvik ettiği için
mi?..
Peki…
Bir “keçi öldürse” bunu “biz
yaptık!” diye övünerek açıklayan PKK’nın Tokat’taki katliam için
“biz yaptık!” diye ortaya atıldığını duydunuz mu?..
Duymadınız?..
Peki bu noktaya dikkat çeken var
mı?..
Yok…
Acaba neden yok?..
Adnan Berk Okan
|
Bir şu söylenenlere bakın. Bir de
sırf “vatan borcunu ödemek” gibi dünyanın en kutsal görevini
yaparken pusuya düşürülerek alçakça şehit edilen 7 yiğidin al
bayrağa sarılı tabutuna göz atın.
Bir an bu son olayı hariç
tutun.
Terör suçlusu olduğu, iç-dış tüm
yargı organları tarafından kabul edilmiş birinin hapishane
koşulları onun istediği gibi olmadığı için İstanbul’da çıkan
olaylarda Serap Eser isimli bir yavru ile Diyarbakır’da çıkan
olaylarda Aydın Erdem adında bir üniversiteli hayatını
kaybetti.
Şikâyetle sonuç arasında zerre
kadar denge görüyor musunuz?
Gerçi 7 askerimizin kimler
tarafından şehit edildiğini henüz bilmiyoruz.
Ama Tokat’ı da içine alan Sivas,
Erzincan, Amasya, Giresun ve Ordu bölgesinin taa 1996’dan beri
PKK’nın ilgi alanı içinde olduğunu biliyoruz. Nitekim önce 1996 yaz
aylarında Sivas ve Erzincan kırsalında, daha sonra da Tokat,
Amasya, Giresun ve Ordu kırsalında bazen sadece PKK’lılar görüldü.
Bunlarla bazen TİKKO bazen de DHKP-C mensubu silahlıların işbirliği
yaptığı biliniyordu. Nitekim önce 13 Ağustos 1996 günü PKK’lılar
Sivas’ın Kangal İlçesi’ne bağlı Demiriz Köyü tren istasyonunu basıp
8 kişiyi öldürdüler.
Sonra Gürün’de bir otobüsü
durdurup 2 sivili öldürdüler.
Bunu 7 Eylül günü Erzincan’ın
Kemaliye İlçesi’nde askeri araca pusu kurarak -aynen Tokat’ta
olduğu gibi- 8 askeri şehit etmeleri izledi.
Divriği’de 4, Erzincan’ın Refahiye
İlçesi’nde 2 kişiyi aynı yıl öldürerek olabildiğince Batı’ya ve
Kuzey’e kaydılar. Ve bir yandan Giresun ile Ordu, öte yandan da
Tokat, Amasya kırsalına uzandılar.
Buralarda özellikle 1997 yılında
TİKKO ile işbirliği içindeydiler. Çok acımasızca hayli sivil
öldürdüler.
Gerçi özellikle Jandarma
birlikleri bunlara çok kayıp verdirdi. Keza yöreye yeni konuşlanan
Komando birlikleri uzun süre onlara göz açtırmadı. Ama bu son
olayın da eskilerle bağlantısı olduğunu varsayarsak diyebiliriz ki,
yeniden kafa gösterdiler.
Ve…
Oktay Ekşi
makalesini her zaman olduğu gibi, bütün bu
olayların sorumluluğunu siyasal
iktidara yüklüyor…
Bu olayın, siyasi iktidarın
“açılım” kampanyasını sabote etme kastıyla yapılıp yapılmadığını
henüz bilmiyoruz. Doğrusu gittikçe çıkmaza girdiği izlenimi veren
“açılım”ı yıkmak için bu tür bir sabotaja ihtiyaç olduğunu da
sanmıyoruz.
Ama eğer Türkiye’yi bölmeyi veya
ülkemizde kardeş kavgası çıkmasını isteyenler bu eylemin çok büyük
bir infiale yol açacağını düşündülerse, hesaplarında
yanılmadıklarını söyleyebiliriz.
Bu gidişi önlemek, yedi cihana
akıl veren bugünkü iktidarın borcu ve görevidir. Dahası, bu gidişi
önleyememenin bir de sorumluluğu vardır. O artık siyasi mi olur,
hukuki mi, onu da gelecek günler gösterir.