Oktay Derelioğlu şike ile şakayı mı karıştırdı ne?..
Oktay Derelioğlu; "Hapis, futbol oyunu için çok ağır bir ceza" diyordu ekranda...
ADNAN BERK
OKAN
"Şike" denildiğinde; dört harften oluşan o "pislik eylem" bazı ağızlardan ne kadar da kolay çıkıyor...
Nasıl da savunuluyor şikeciler...
Nasıl da "ama" deyip başlıyorlar şikenin ne kadar "masum" bir "kusur"(!) olduğunu anlatmaya...
Genelev emekçisine tecavüz eden saldırgan gibiler:
"Evet ama zaten kerhanede de o işi yapıyordu"...
Doğru ama kendi rızasıyla yapıyordu...
Kimseyi iğfal etmeden, kimseye zarar vermeden, günahını da sadece kendisi yüklenerek yapıyordu...
Ama şike öyle mi?..
Değil gülüm değil...
Değil tosunum değil...
Sözü bir dönem futbol da oynayan, son zamanlarda futbol yorumculuğu yapan Oktay Derelioğlu'nun söylediği bir cümleye getireceğim de onun için "giriş" yaptım...
Oktay şöyle diyordu ekranda...
"Hapis, futbol oyunu için çok ağır bir ceza"
Yani...
"Bir kerhane karısına tecavüz eden adama hapis cezası verilir mi yaaa?" gibi bir itiraz...
Oktay kardeş;
Sen çocukların sokak arasında "cicili/misket" oynadıklarını ve içlerinden bazılarının hile ile diğerlerinin misketlerini üttüklerini mi sanıyorsun yoksa?..
Ki...
O çocukların arasındaki hilebazlar bile çocuk mahkemelerinde ve kendi yöntemleriyle cezalandırılır...
Ama Oktay kardeş; ya "şike"nin anlamını bilmiyorsun...
Ya da biliyorsun fakaaaattt...
İyi niyetli bir çıkarcılığın pençesine düşenlerdensin sen de kimileri gibi...
Şike emek hırsızlığıdır
Ey güzel insanlar...
Gelin hep birlikte şunu kabul edelim...
"Şike" sıradan bir "suç" değildir...
"Şike" dediğimiz o dört harf; yeryüzündeki kirlerin en çıkmazlarından biridir...
Suçların en âdileri arasında belki de "ilk" sırayı alır...
"Hırsızlıkların en aşağılığıdır" denildiğinde, aklı başında hiç kimse itiraz etmez...
Çünkü...
"Şike" bir bireyin bir diğer bireye verdiği bireysel bir zarar değildir...
"Şike" bir bireyin topluma...
"Şike" bir bireyin milyonlara attığı bir kazıktır...
"Şike" onbinlerce futbol emekçisinin ve izleyicisinin alın terini çalmaktır...
Topluca "emek hırsızlığı"dır şike...
Milyonların ırzına geçmek, onları iğfal etmektir...
Can ciğer kuzu sarmaları
Görüyor musunuz?..
"Dersim Katliamı" gibi bir "İnsanlık Dramı"nda "uzlaşmak" yerine birbirlerinin gözlerini çıkarmak için bütün güçlerini kullanan siyasi liderler; "şikecileri kurtarmak" amacıyla nasıl da bir anda "can ciğer kuzu sarması" oluverdiler...
Milyonlarca Kürt yurttaşımızın özgürlükleri için parmaklarını oynatmayanlar, "şikecileri kurtarmak" için nasıl da "kol kola" girverdiler...
Sadece...
Evet evet sadece, "düşündüklerini ifade ettikleri, siyasal iktidarı protesto ettikleri için" tutuklu yargılanan binlerce yurttaşımızın özgürlüklerini ve güneşlerini çalanlar; onları hasret kuyularında bekletenler; "şikecileri kurtarmak" için nasıl da girdiler birbirlerinin koyunlarına...
Unutmayınız ey güzel insanlar!..
Gizli sevişen aşikâr doğurur...
Bunların günah çocukları da hepimizin gözleri önünde doğacak...
Aziz Yıldırım savcının hazırladığı, mahkemenin kabul ettiği suçlamalar için ne diyor?..
"Bir yığın kâğıt" diyor...
Yani, "yalan"...
Yani, "uydurma"...
Peki...
İBB futbolcusu İbrahim Akın ne diyor ifadesinde?..
İBB - Fenerbahçe maçı öncesinde, Fenerbahçe'ye gol atmaması için kendisine 100 bin dolar verildiğini itiraf ediyor...
Bakın işte, küçücük ve fakat somut bir örnek...
Hooopppp bayanlar/baylar!..
Sinek de küçük ama midenizi bulandırmıyor mu?..
Hâsılı...
Her zaman olduğu gibi yine arsız azınlığın sesi gür çıkıyor...
TV'ler onların görüşlerini aktarıyor kamuoyuna...
Gazeteler onların demeçlerini çıkarıyor ön plâna...
Koskoca Parlamento...
Hergün birbirlerini yiyen siyasi parti liderleri ve milletvekilleri; işte o arsız azınlığı kurtarmak için aynı yatağa giriyor...
Yani...
Yine ve yeniden arsız azınlık makul çoğunluğun sesini ve nefesini kesiyor...
Hem de "demokrasicilik oynarken"...
Hem de "Hukukun üstünlüğü, üstünlerin hukukuna galip gelecek" yalanları atılarak...
adnanberkokan@gmail.com
"Şike" denildiğinde; dört harften oluşan o "pislik eylem" bazı ağızlardan ne kadar da kolay çıkıyor...
Nasıl da savunuluyor şikeciler...
Nasıl da "ama" deyip başlıyorlar şikenin ne kadar "masum" bir "kusur"(!) olduğunu anlatmaya...
Genelev emekçisine tecavüz eden saldırgan gibiler:
"Evet ama zaten kerhanede de o işi yapıyordu"...
Doğru ama kendi rızasıyla yapıyordu...
Kimseyi iğfal etmeden, kimseye zarar vermeden, günahını da sadece kendisi yüklenerek yapıyordu...
Ama şike öyle mi?..
Değil gülüm değil...
Değil tosunum değil...
Sözü bir dönem futbol da oynayan, son zamanlarda futbol yorumculuğu yapan Oktay Derelioğlu'nun söylediği bir cümleye getireceğim de onun için "giriş" yaptım...
Oktay şöyle diyordu ekranda...
"Hapis, futbol oyunu için çok ağır bir ceza"
Yani...
"Bir kerhane karısına tecavüz eden adama hapis cezası verilir mi yaaa?" gibi bir itiraz...
Oktay kardeş;
Sen çocukların sokak arasında "cicili/misket" oynadıklarını ve içlerinden bazılarının hile ile diğerlerinin misketlerini üttüklerini mi sanıyorsun yoksa?..
Ki...
O çocukların arasındaki hilebazlar bile çocuk mahkemelerinde ve kendi yöntemleriyle cezalandırılır...
Ama Oktay kardeş; ya "şike"nin anlamını bilmiyorsun...
Ya da biliyorsun fakaaaattt...
İyi niyetli bir çıkarcılığın pençesine düşenlerdensin sen de kimileri gibi...
Şike emek hırsızlığıdır
Ey güzel insanlar...
Gelin hep birlikte şunu kabul edelim...
"Şike" sıradan bir "suç" değildir...
"Şike" dediğimiz o dört harf; yeryüzündeki kirlerin en çıkmazlarından biridir...
Suçların en âdileri arasında belki de "ilk" sırayı alır...
"Hırsızlıkların en aşağılığıdır" denildiğinde, aklı başında hiç kimse itiraz etmez...
Çünkü...
"Şike" bir bireyin bir diğer bireye verdiği bireysel bir zarar değildir...
"Şike" bir bireyin topluma...
"Şike" bir bireyin milyonlara attığı bir kazıktır...
"Şike" onbinlerce futbol emekçisinin ve izleyicisinin alın terini çalmaktır...
Topluca "emek hırsızlığı"dır şike...
Milyonların ırzına geçmek, onları iğfal etmektir...
Can ciğer kuzu sarmaları
Görüyor musunuz?..
"Dersim Katliamı" gibi bir "İnsanlık Dramı"nda "uzlaşmak" yerine birbirlerinin gözlerini çıkarmak için bütün güçlerini kullanan siyasi liderler; "şikecileri kurtarmak" amacıyla nasıl da bir anda "can ciğer kuzu sarması" oluverdiler...
Çevreme bakıyorum... Morali bozulmuş, gelecek umudunu yitirmiş insanlar görüyorum... Onlara, Ziya Osman Saba'nın dizlerini hatırlatıyorum.. Ben artık korkmuyorum, her şeyde bir hikmet var. Gecenin sonu seher, kışın sonunda bahar... Evet ya... İnanın korkmuyorum ben artık... Bütün bu yaşadıklarımızda bir "hikmet" olduğuna inanıyorum... Hani deriz ya, "her şerde bir hayır vardır"... Aynen öyle... Göreceksiniz... Bu şerler de hayra dönüşecek bir süre sonra... "Temiz" zannettiğimiz kirli insanların başlara tac oluşu gibi bir büyük belâdan kurtulacağız... Başımızın üstünde dolaşan korku bulutlarından umut yağdığını göreceğiz... Bakmayın siz vicdandan çok kanundan söz edenlere... |
Milyonlarca Kürt yurttaşımızın özgürlükleri için parmaklarını oynatmayanlar, "şikecileri kurtarmak" için nasıl da "kol kola" girverdiler...
Sadece...
Evet evet sadece, "düşündüklerini ifade ettikleri, siyasal iktidarı protesto ettikleri için" tutuklu yargılanan binlerce yurttaşımızın özgürlüklerini ve güneşlerini çalanlar; onları hasret kuyularında bekletenler; "şikecileri kurtarmak" için nasıl da girdiler birbirlerinin koyunlarına...
Unutmayınız ey güzel insanlar!..
Gizli sevişen aşikâr doğurur...
Bunların günah çocukları da hepimizin gözleri önünde doğacak...
Aziz Yıldırım savcının hazırladığı, mahkemenin kabul ettiği suçlamalar için ne diyor?..
"Bir yığın kâğıt" diyor...
Yani, "yalan"...
Yani, "uydurma"...
Peki...
İBB futbolcusu İbrahim Akın ne diyor ifadesinde?..
İBB - Fenerbahçe maçı öncesinde, Fenerbahçe'ye gol atmaması için kendisine 100 bin dolar verildiğini itiraf ediyor...
Bakın işte, küçücük ve fakat somut bir örnek...
Hooopppp bayanlar/baylar!..
Sinek de küçük ama midenizi bulandırmıyor mu?..
Hâsılı...
Her zaman olduğu gibi yine arsız azınlığın sesi gür çıkıyor...
TV'ler onların görüşlerini aktarıyor kamuoyuna...
Gazeteler onların demeçlerini çıkarıyor ön plâna...
Koskoca Parlamento...
Hergün birbirlerini yiyen siyasi parti liderleri ve milletvekilleri; işte o arsız azınlığı kurtarmak için aynı yatağa giriyor...
Yani...
Yine ve yeniden arsız azınlık makul çoğunluğun sesini ve nefesini kesiyor...
Hem de "demokrasicilik oynarken"...
Hem de "Hukukun üstünlüğü, üstünlerin hukukuna galip gelecek" yalanları atılarak...
adnanberkokan@gmail.com