Ohhh be!... Nihayet kurtuldum şu adamdan yahu!..

Nihayet ortaya çıktı arkadaş... Onun yüzünden iki senedir yemediğim küfür kalmadı... Bir kere kendi fotoğrafımı....

ADNAN BERK OKAN

Aynı meslek gurubu içind bulunanların farklı düşünmelerinden daha tabii ne olabilir ki?..
Tabii hâkimler de bölüncekler kendi aralarında, savcılar da...
Doktorlar da bölünecek, eczacılar da…
Mühendisler de bölünecek mimarlar da…

Oh beee!...
Nihayet!..
Nihayet ortaya çıktı arkadaş...
Onun yüzünden iki senedir yemediğim küfür kalmadı...
Bir kere kendi fotoğrafımı yayımlıyorsam iki kere de arkadaşn fotoğrafını yayımladım ki aramızdaki fark görülsün...
Ama hayır...
Okurun bir kısmı ikna olmadı...
Dün baktım ki internethaber'de yazmaya başlamış...
Derin bir "ohhhh!" çektim...
Meğer ne çok düşmanı varmış...
Onun düşmanları bana da "düşman" oldular...
Şükürler olsun...
Ve tabii en büyük teşekkür de sevgili patronum Hadi Özışık'a...
Hay Allah razı olsun be patron...
B
ayraktaroğlu nam arkadaşa da bir köşe verrek beni büyük bir küfür yağmurundan kurtardın...
Meraklılarına duyurulur...
Bana uzak, Bayraktaroğlu'na yakın olun...
Bana saydırdığınız küfür silâhlaınızın namlularını dilerseniz arkadaşa doğru çevirin...

A.B.O

Kimileri "Türk Milliyetçi" diye tanımlayacak kendilerini; kimileri Kürt Mlliyetçisi
Kimileri ulus devletten yana ve hatta devletleri için canını verebilecek kadar ulusalcı olacak…
Kimileri ise küresel sermayenin adeta kulu kölesi
Ancak…
İyi de...
Bütün meslek gurupları kendi içlerinde bölünürken Medya bunu kenardan mı izleyecek?..
İzler mi?..
İmkânsız...
İzlemez ama...
Medyada birbirlerinin hakkında “en ağır” hakaretleri yazanları sakın ola birbirlerine “düşman” sanmayın…
O düşmanlık sizlerin gözleri önünde cereyan ediyor sadece…
Perde arkasında bunlar birbirleriyle kanka
Kavga tamamen göstermelik…
Uyanıkların her biri farklı cephelerde yer alarak, o farklı cephelerin maddi kazanımlarından pay kapıyorlar...
Halk da bunların gerçekten samimi birer ideolog olduklarını zannederek, kitaplarını kapışıyor, makaleleri yayımlanmadığı gün gazeteyi okumak bile istemiyorlar…
Örnek vereyim:

Müzmin bir ulusalcı, programında veya katıldığı panelde söyledikleri ya da köşesinde yazdıkları dışında, bir küreselci ile can ciğer kuzu sarması gibidir…
Birlikte kadeh kaldırırlar, birbirlerine kırk yıllık dost gibi davranırlar…
Kamuoyunun birbirlerine “düşman” zannettiği iki köşe yazarı ortak inşaat işi yapar, ucuza Hazine arazisi kapar…
Ortak dergi bile çıkarırlar…
Ama ikisi de işin içinde fiilen görünmedikleri için kanıtlanamaz…
Bunu kanıtlamaya kalkan yazarın ya makalesi yayımlanmaz…
Veya küçük internet sitelerinden birinde kaynar gider...

Bu ulusalcı(!) ve Kürtçü(!) yazar, geçinmenin - daha doğrusu parayı kapmanın- yolunu bu şekilde bulmuşlardır…
Birbirleriyle en çok kavga eden farklı görüşteki yazarlar, İstanbul’un en pahalı semtlerindeki bir nevi mini malikânelerde aynı bahçeyi paylaşırlar…

Tarafsız, gerçekten samimi ve her kim yaparsa yapsın yolsuzluklarla mücadele eden usta köşe yazarları ise ay sonunu zor getirirler…
Halk bunu bilmez…
Çünkü bunu yazacak cesarette köşe yazarı yoktur...
Yazmaya kalksa işinden olacağı ise bilinen bir şeydir…

Haliyle kalemi kuvvetli nice yazar, ya susuyor veya ıvır, zıvır, film, tiyatro, deniz kenarı, orman, nehir, göl yazarak evine ekmek parası götürüyor…
En dürüst yazarlar bile sıra kendi meslektaşları ile ilgili bir şeyler yazmaya gelince susuyorlar…
Çünkü aldıkları üç kuruş maaştan da olmak var…
Ama...
Sayıları iki elin parmaklarını geçmeyen radikal dinci, radikal milliyetçi ve küreselci köşe yazarlarını hiçbir genel yayın yönetmeni veya patron işten atmaya cesaret edemez…

Bunların dışında bir de “Magazinciler” var…
Bunlar ara sıra siyaset de yazıyorlar ama asıl görevleri:
Barları dolaşmak…
Yeni vizyona giren filmleri izlemek…
Sosyete veya sanatçı geçinen o.ospuların, i.nelerin, p.ştların, lezbiyenlerin birbirlerine gösteriş yaptıkları mekânları gezerek, sıra dışı bu tiplerin tanıtımlarını yapmaktır…
İşi o kadar ileri götürenleri var ki, hangi mankenin sevişirken delirdiğini bile anlatıp, cüzdanı şişkin, o.ospu manken meraklısı sonradan görme zenginleri tahrik ediyor; yarattıkları milyonlarca dolarlık fuhuş pazarına hükmediyorlar...

 Magazincilerin diğer işlevleri de kimi modaevlerinin, kafelerin, restoranların, otellerin gizli reklâmlarını yapıp, parayı kapmaktır...
Bu tipler ayrıca, tanıtımını yaptıkları yerli veya yabancı markalardan bedava giyinirler, övdükleri pahalı otel ve restoranlarda bedava yiyip, içip yatarlar, bu arada toplumun ahlâkını dejenere etme işini de yüklenirler...
Köşelerinde kimin, kiminle yattığını anlatırlar…
Kimileri ise (kadın veya erkek) nasıl seviştiklerini, sevişirken partnerlerinin nasıl zevk aldığını aktarırlar…
Evliliğin ne berbat bir şey olduğunu, en güzelinin birlikte yaşamak olduğunu, böylece ne çocuk yapma, ne de sorumluluk alma derdinin olduğunu ballandıra ballandıra yazıyorlar…
Ama…
Bu dört grubun dışında kalıp, dört grup yazar ile de samimi mücadele eden köşe yazarları birkaç uyarıdan sonra kapıya konuluyorlar…

Değerli dostlar!..
Yeni bir siyasi sosyal sürecin başladığı bugün, bu ülkenin medyasını anlatmaya çalıştım…
Biliyorum ki çok az kişin umurunda olacak ama olsun…
Ben insanlığımı yapayım da…