O yazı gerçekten Bekir Coşkun'a mı ait?
İnternette dolaşan bir yazı ortalığı karıştırdı. Bekir Coşkun'un Hürriyet'te yayınlanmayan son yazısı gerçek mi? Tufan Türenç açıklıyor!
GAZETECİLER.COM - Bekir Coşkun’un Hürriyet'ten ayrılışını değil, ayrılma
biçimini eleştirdik ama Coşkun'un kimi fanatiklerinden
işitmediğimiz küfür kalmadı...
Küfürsüz olan yorumları ise
yayımladık elbette…
Neydi eleştirimiz?..
Hürriyet’ten baskı gördüğünü,
Başbakan’ın Aydın Doğan’a “kov bunları” diyerek on kişilik bir
yazar listesi verdiği ve birinci sırada da kendi adının yazdığı
dedikodusunu seslendirmesiydi…
Bizler, Aydın Doğan’ın yaptığı
yanlışları en çok eleştirenlerdik ama yine bizler, doğru yaptığında
da alkışlayandık...
Bize birilerini eleştirme gücü ve
hakkını veren de işte bu "objektif" tutumumuzdu...
Aydın
Bey’in iş yöntemini eleştiriyorduk ama
yazarlarına karışmama, onlarla ilgili gelebilecek tüm siyasal
baskılara dayanma gücü olduğunu da biliyor ve takdir
ediyorduk...
Ve; “Bekir Coşkun, maddi imkânları
değerlendirmiş ve transfer olmuştur… Bu doğru bir tercihtir… Yanlış
olan, eski patronunun, siyasal baskılara dayanamayarak kendisini
kovmak üzere olduğu iddiasıdır” diyorduk…
Tartışma hala sürüyor... Tufan
Türenç söylenenlerden çok sıkılmış… Özellikle internette dolaşan
bir yazı sinirlerini bozmuş Türenç'in...
"Bekir Coşkun'un
Hürriyet'ten ayrılmasına sebep olan ve yayınlanmayan son
yazısı". Türenç bunun koca bir yalan
olduğunu söylemiş bugün...
Okuyun lütfen…
"SON günlerde internette Bekir
Coşkun’un bir yazısı dolaşıyor.
Bu yazının Bekir Coşkun’un son
yazısı olduğu ve Hürriyet tarafından yayınlanmadığı iddia
ediliyor.
Sonra deniyor ki: “Maalesef Bekir
Coşkun kendisine yapılan baskılar nedeniyle Hürriyet’ten istifa
etmek zorunda kaldı.”
Bu doğru değil.
Bu kadar büyük yalanın ve
iftiranın neresini düzeltelim bilmem ki...
Hürriyet’i karalamak için bu
yalanları uyduran kara ruhlu insanlar kim, çok merak
ediyorum.
Bu adiliği niçin yapıyorlar?
Amaçları nedir?
İnternet sitelerinde durmadan
geçen bu yazıyı dikkatlice okuduk ama hiçbirimiz böyle bir yazıyı
anımsamadık.
Arkadaşlar arşive girip geriye
doğru bir tarama yaptılar.
“Hürriyet’in yayımlamadığı”
denilen yazı 5 Ağustos 2005 tarihinde 3’üncü sayfadaki köşede
çıkmıştı.
Yani bundan tam 4 yıl
önce...
O zamanlar Bekir’in Hürriyet’ten
ayrılması gibi bir durum da yoktu.
* * *
Hürriyet’e neden böyle bir iftira
atılmaya çalışıyor anlayamadım.
Birileri Bekir Coşkun’un
Hürriyet’ten ayrılışını başka bir havaya sokmak için büyük çaba
harcıyor.
Oysa Bekir’in ayrılmasını hiç
kimse istemedi.
Tersine, gitmemesi için başta
yönetim olmak üzere hepimiz büyük çaba harcadık.
İşin aslı şu:
Bekir’e Haber Türk Gazetesi’nden
çok iyi bir teklif yapıldı.
O da düşündü taşındı ve
profesyonelce bir karara vardı.
Teklifi kabul etti ve uygar bir
insan gibi Hürriyet’le el sıkışıp ayrıldı.
Olay budur.
Hiç kuşkusuz arkadaşımızın
aramızdan ayrılması hepimizi çok üzdü ama yapılabilecek bir şey
yoktu.
Seçim ve karar
Bekir’indi.
Hepimiz onun yeni köşesinde
başarılı olması diledik.
Şimdi buradan da bütün kalbimle
ona başarılar diliyorum.
Bekir bir halk çocuğudur. Sokağı
iyi bilir.
Çizgisini günümüzdeki yazarların
çoğu gibi kırmaz.
Halkına ihanet etmez, daima
onların hakkını hukukunu savunur.
Ülkesini, insanları ve hayvanları
sever.
İyi, dürüst bir
insandır.
Kara mizah ustasıdır.
* * *
Biz gazetecilerin zaman zaman
mutsuzlukları olur. Bekir’in de oldu.
Her seferinde bunları yönetimle
konuşarak halletti.
Emin Çölaşan’ın ayrılmasından çok
etkilendi.
Hatta ayrılıp ayrılmamak konusunda
okurlarına danışmak amacıyla bir yazı da yazdı.
Okurların çoğu ayrılmamasını
istedi.
Son zamanlarda yine mutsuz
olduğunu söylüyordu.
Yazılarıyla ilgili bir sorun
yoktu.
Sonra izne ayrıldı ve beni
aradı.
Ayrılacağını söylemedi ama
aramızda geçen konuşma bir tür vedaydı.
Ayrılacağını anladım.
Haber Türk’ün ona iyi bir teklif
yaptığını duymuştum. Anlaşmaya vardığını anladım.
Bir iki gün sonra da haber
internet sitelerine ve gazetelere yansıdı.
Beni arayıp veda etmedi. Önemli
değil. O benim 30 yıllık arkadaşım.
Önemli olan onun yeni gazetesinde
başarılı ve mutlu olması.
Bekir Coşkun olayı özetle aynen
böyledir.
Ne fazla, ne de
eksik."