O noktaya çok yakınsınız...
Kendinizi en “deli” sandığınız anlarda dâhice buluşlar yapabilirsiniz…
Kim demiş bilmiyorum ama şöyle
bir laf etmişti:
“Deli ile dâhi arasında bir saç kılı
kadar fark vardır.”…
*
Söyleyenin haklı olup olmadığı
konusunda pratik yapmış değilim…
Buna
rağmen…
Tanıdığım dâhilerin bir adım sonra deliliğe geçiş yapacaklarını her zaman
beklemişimdir.
*
Tanıdığım
dâhiler ve deliliğe çok yakın oluşları ise…
Napolyon’un, “Umutla umutsuzluğun arası bir
adımdır.” deyişinin doğru
olabileceği kanaatini uyandırır bende…
*
Bu, tezatlar arasındaki mesafenin azlığı ya da aradaki duvarın “yok” denilecek kadar alçak olması; evrenin de bir daha gerçekleşmeyecek ölçüde büyük bir kaostan sonra oluştuğu görüşüne olan inancımı pekiştirir…
*
Eskilerin “tezatların
tesanütü” dedikleri…
Günümüz dil bilimcilerinin ise
“çelişkilerin uyumu” olarak
tanımladıkları teori de hem delilikle dâhilik hem de umutla umutsuzluk arasındaki mesafenin kısalığının kanıtı
gibidir.
*
Toptan bir deyişe açıklamam
gerekirse…
Kendinizi en “deli” sandığınız anlarda dâhice buluşlar yapabilirsiniz…
Ya
da…
Dâhi olduğunuza dair inancınızın en çok
pekiştiği bir süreçte herkes size “deli” gözüyle bakabilir…
*
Yani…
Ve
özün sözü…
Umutsuzluğa düşmüşseniz bu
günlerde…
Umutlarınızın yeşereceği ana çok yakın
olduğunuza inanın…
*
Yok, eğer her şeye umutla
bakanlardansanız…
O halde bu kuramları
unutun…
Umutlanmaya ve sadece “Dâhi”
olduğunuza inanmaya devam edin…