O nasıl laf öyle sayın Başbakan!..
Bütün başarılı siyasi geçmişinize rağmen gerçekten demokrat, tahammüllü, hoşgörülü bir rakibinize karşı kaybedeceksiniz...
ADNAN BERK
OKAN
Sayın Başbakan;
Hadi önce gerçekleri söyleyeyim...
Cumhuriyet tarihinin "en başarılı" başbakanısınız...
Bakın;
"başbakanlarından biri" demiyorum, "en başarılı" diyorum ve bu tespitimi haklı çıkaracak yüzlerce "gerekçe" sıralayabilirim...
Ama...
Demokrasi tarihimizin (1950'den sonra) "en baskıcı başbakanı" da yine sizsiniz...
Tahammülsüzsünüz...
Hoşgörünüz yok...
Eleştirilmekten de sizi eleştirenlerden de nefret ediyorsunuz...
Sayın Başbakan;
"Eleştirilemez" olmak eleştirilecek yanlışlarınızın olmamasından kaynaklanmıyor...
Korku dağları beklediği, medya çalışanlarının birçoğu aşından, işinden olmamak için sizi eleştirmekten kaçınıyor...
Eleştirenlere gelince...
İçlerinde düzeyli olanları o kadar çok ki...
Ama...
Onlardan kendinize "dost" tutacağınıza fikirlerini pekiştiriyorsunuz...
Haaaa...
Sözcü Gazetesi ve adını vermeden şikâyetçi olduğunuz Emin Çölaşan konusunda ne derseniz haklısınız...
Hatta mevki ve makamınız gereği "az" bile söylüyorsunuz zira size karşı olan davranışları ve hitap tarzı ahlâki sınırlar dışında...
Ama Sayın Başbakan;
Size düşen Çölaşan'ın çalıştığı gazetenin kamuya açık ve bütün bir milletten oy isteyen iktidar partinizin kongresine girişini "yasaklamak" olmamalı...
Bağımsız mahkemeler işte orada ve siz o mahkemelere sık sık başvuruyorsunuz...
Emin Çölaşan ve benzerleri için de yapmanız gereken "şikâyetçi" olmaktır...
Ama "yasak" asla olmaz, olamaz Sayın Başbakan..
Ve Sayın Başbakan;
Her gün yalan yanlış her şeyi yazsalar da yaptığınız kongre sizin değil milletin olduğu için o mevkuteleri de davet edeceksiniz...
Çünkü siyasi partiler sizin babanızın malı değildir, millet için kurulmuştur...
"Biz bu partiyi sadece bize oy verenler ve bize yağ çekenler için kurduk" diyemezsiniz...
Derseniz o zaman o kurum "siyasi parti" olmaktan çıkar "şirket" olur...
Yoksa Ak Parti "şirket" olarak kuruldu da haberimiz mi yok?..
Hâsılı Sayın Başbakan;
O medya size her gün küfür yağdırdığında ona haddini bildirmek sizin hakkınız da haddiniz de değildir...
Sizin o konuda tek hakkınız vardır: Yargıya başvurmak ama haberleşme özgürlüğüne saygı adına da o gazetelerin kongrenizi izlemelerine imkân vermek...
Sayın Başbakan;
Unutmayın ki bugün "gazete" olarak satılan ama illegal örgütlerin "el ilânlarından farkı olmayan Sözcü" sizin baskıcı karakterinizin eseridir...
O mevkuteyi "gazete" sınıfına sokan, çıplak kadın vücutları yanında şehit istismarı yapmasına sebep olan;
sizin ve yakın çevrenizin despotça tavırlarıdır...
Yani Sayın Başbakan;
Sözcü'yü Sözcü yapan gazeteciliği değil, sizin yanlışlarınızdır...
Ve siz bu tür yanlışlarınızı başka yanlışlarla düzeltmeye çalışmakta ısrarlısınız...
Ama yazın bir tarafa;
bütün başarılı siyasi geçmişinize rağmen gerçekten demokrat, tahammüllü, hoşgörülü bir rakibinize karşı kaybedeceksiniz...
adnanberkokan@gmail.com
Sayın Başbakan;
Hadi önce gerçekleri söyleyeyim...
Cumhuriyet tarihinin "en başarılı" başbakanısınız...
Bakın;
"başbakanlarından biri" demiyorum, "en başarılı" diyorum ve bu tespitimi haklı çıkaracak yüzlerce "gerekçe" sıralayabilirim...
Ama...
Demokrasi tarihimizin (1950'den sonra) "en baskıcı başbakanı" da yine sizsiniz...
Tahammülsüzsünüz...
Hoşgörünüz yok...
Eleştirilmekten de sizi eleştirenlerden de nefret ediyorsunuz...
Sayın Başbakan;
"Eleştirilemez" olmak eleştirilecek yanlışlarınızın olmamasından kaynaklanmıyor...
Korku dağları beklediği, medya çalışanlarının birçoğu aşından, işinden olmamak için sizi eleştirmekten kaçınıyor...
Eleştirenlere gelince...
İçlerinde düzeyli olanları o kadar çok ki...
Ama...
Onlardan kendinize "dost" tutacağınıza fikirlerini pekiştiriyorsunuz...
Haaaa...
Sözcü Gazetesi ve adını vermeden şikâyetçi olduğunuz Emin Çölaşan konusunda ne derseniz haklısınız...
Hatta mevki ve makamınız gereği "az" bile söylüyorsunuz zira size karşı olan davranışları ve hitap tarzı ahlâki sınırlar dışında...
Ama Sayın Başbakan;
Size düşen Çölaşan'ın çalıştığı gazetenin kamuya açık ve bütün bir milletten oy isteyen iktidar partinizin kongresine girişini "yasaklamak" olmamalı...
Bağımsız mahkemeler işte orada ve siz o mahkemelere sık sık başvuruyorsunuz...
Emin Çölaşan ve benzerleri için de yapmanız gereken "şikâyetçi" olmaktır...
Ama "yasak" asla olmaz, olamaz Sayın Başbakan..
Ve Sayın Başbakan;
Her gün yalan yanlış her şeyi yazsalar da yaptığınız kongre sizin değil milletin olduğu için o mevkuteleri de davet edeceksiniz...
Çünkü siyasi partiler sizin babanızın malı değildir, millet için kurulmuştur...
"Biz bu partiyi sadece bize oy verenler ve bize yağ çekenler için kurduk" diyemezsiniz...
Derseniz o zaman o kurum "siyasi parti" olmaktan çıkar "şirket" olur...
Yoksa Ak Parti "şirket" olarak kuruldu da haberimiz mi yok?..
Hâsılı Sayın Başbakan;
O medya size her gün küfür yağdırdığında ona haddini bildirmek sizin hakkınız da haddiniz de değildir...
Sizin o konuda tek hakkınız vardır: Yargıya başvurmak ama haberleşme özgürlüğüne saygı adına da o gazetelerin kongrenizi izlemelerine imkân vermek...
Sayın Başbakan;
Unutmayın ki bugün "gazete" olarak satılan ama illegal örgütlerin "el ilânlarından farkı olmayan Sözcü" sizin baskıcı karakterinizin eseridir...
O mevkuteyi "gazete" sınıfına sokan, çıplak kadın vücutları yanında şehit istismarı yapmasına sebep olan;
sizin ve yakın çevrenizin despotça tavırlarıdır...
Yani Sayın Başbakan;
Sözcü'yü Sözcü yapan gazeteciliği değil, sizin yanlışlarınızdır...
Ve siz bu tür yanlışlarınızı başka yanlışlarla düzeltmeye çalışmakta ısrarlısınız...
Ama yazın bir tarafa;
bütün başarılı siyasi geçmişinize rağmen gerçekten demokrat, tahammüllü, hoşgörülü bir rakibinize karşı kaybedeceksiniz...
adnanberkokan@gmail.com