O muhabir Oktay Kaynarca'ya ne yanıt verecek?

Bakalım röportajı yapan muhabir Gökhan Gökduman tüm bu gelişmelerden sonra ne diyecek? Merakla bekliyoruz...

- Gezi Parkı olaylarında istediniz ki masum insanlar asla zarar görmesin. Ama sizin her yazdığınızı aksi yöne çeviren bir mecra aslında yeni medya… Sanki şu sıralar yeni medya eskiyi biraz aratır vaziyette. Her şeyi söyleyebiliyorsunuz ama acaba o öyle mi anlaşılıyor?

- Yazı diliyle konuşma dili ayrıdır. Bazen arkadaşlarımızla konuşmak yerine mesajlaşıyoruz ya, aslında o mesajlaşma neticesinde birçok şey yanlış anlaşılıyor. Söylediğim ve arkasında durduğum yanlış anlaşılsa bile doğru şeyler var mı? Var. Yanlış yazdığım ve yaptığım şeyler var mı? Tabii ki var. Ben insanım; hata yaparım. Paralel Yapı'yla ilgili ben dün nerde durduysam bugün de aynı yerdeyim. Bazıları benim durduğum yere sonradan gelmiş olabilir. Ee onlar da insan, onlar da hata yapabilir.


Yakında atv'de başlayacak 'Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz' dizisiyle ekranlara gelmeye hazırlanan Oktay Kaynarca, hafta sonu Sabah gazetesinde Gökhan Gökduman'a verdiği röportajda bu yanıtın sonrasındaki cümleler yüzünden günlerdir gündemden düşmedi.

Ne mi o cümleler?

GEZİ BAŞLI BAŞINA HATAYDI

Gazetenin manşetine taşıdığı röportajın başlığı da işte o cümlelerden çıkmıştı:

"Bana sorarsanız; Gezi başlı başına bir hataydı; yaşananlara ve ölümlere bakınca. Biz oyuncular sanatla olayları eleştirmeliyiz, aksi halde büyük planların küçük figüranları oluruz."

İLK YORUM: "SADECE GÜLÜYORUM"

Kaynarca'yı 'dönek'likle suçlayanlar, ünlü oyuncuya hakarete varan eleştirilerde bulundu. Kaynarca da bunun üzerine bir açıklama yaptı.

Kaynarca, Twitter'dan yaptığı ilk açıklamasın şunları söyledi:

"Bu durumu bir linç kampanyasına dönüştürmek isteyenlerin tahriklerine ve hakaretlerine aldırış etmeden memleket ve millet sevdama bildiğim yoldan devam edeceğim. Tek bildikleri saldırmak olan herkese gülümsüyorum."

AHMET HAKAN: SAYGIYI HAK ETMİYORSUN!

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Kaynarca için isim vermeden çok sert bir yazı kaleme aldı ve şöyle yazdı:

 “Gezi sırasında 17 yaşında bir yeniyetme olsaydın… Gezi’nin üzerinden 30 yıl geçmiş olsaydı… Aradan geçen yılların ardından geriye dönüp özeleştiri yapmış olsaydın… Mesela “Çok gençtik, heyecan doluyduk, yaptık bir hata” deseydin… Seni anlar ve saygı duyardım.

  Ama sonuçta… 50’sine yaklaşmış bir adamsın. Kendi iradenle gidip bir eyleme katılmışsın. Aklın başındayken bir duruş, bir tavır koymuşsun.

Üstelik olayın ardından iki sene bile geçmemiş. Çıkmış, “Gezi hataydı” diyorsun. İşte bu yüzden anlaşılmıyor ve işte bu yüzden saygıyı hak etmiyorsun.”

KAYNARCA CENGİZ SEMERCİOĞLU'NA ÇOK FARKLI KONUŞTU

Kaynarca bunun ardıdnan yine Hürriyet'ten Cengiz Semercioğlu'na konuştu ve  "Ben Gezi hataydı lafını etmedim birader. Öyle bir laf ağzımdan çıkmadı, öyle bir lafı kimseye söylemedim" dedi. 

Semercioğlu'nun "Nasıl olur röportajda söylemişsin, manşet oldu sözlerin" demesi üzerine ise "Hayır söylemedim... Günlerdir herkese bunu anlatmaya çalışıyorum ama kimsenin dinlediği yok..." dedi ve "Peki ne oldu da böyle oldu" sorusuna ise  "Bilmiyorum... Herhalde editoryal bir karışıklık" diye yanıt verdi.

OLAYIN BİR DİĞER AKTÖRÜ NE DİYECEK PEKİ?

Özetlemeye çalıştığımız bu olayın bir gazetecilik tartışmasını başlatacağı kesin gibi. Mesele Gezi ile ilgili fikrini değiştirmiş olması değil Oktay Kaynarca'nın? İnsanlar değişir, fikirler de öyle... Hatta yeni dizi öncesi fikirlerin değişmesi de mümkündür.

Kaynarca fikrim değişmedi demiyor, ama ben bu lafı demedim diyor. Üstelik internet sitesinde 3 sayfa tutan röportajın bant kaydı olmaması da çok büyük bir handikap. Şimdi gelelim meselenin diğer aktörüne.

Röportajı yapan bir gazeteci var: Gökhan Gökduman. Sabah gazetesinin "ödüllü" magazin muhabiri. Ses kaydı olmadan sayfalar dolusu röportaj yapabiliyor olmasını bir yana koyalım. Çıkıp bir açıklama yapması gerekmiyor mu?

"Oktay Kaynarca bunları söyledi..." ya da "Oktay Kaynarca bunlara benzer bir şey söyledi, ben de aklımda kalanları yazdım..." gibi...

Bir de yayıncı olarak Sabah yazı işleri ve okur temsilcisi var tabi konunun aktörü olarak. "Muhabirden gelen habere güvenmek kadar olağan bir şey yok" diyebilirisiniz gazete için. Ama gazetenin güvenilirliğinin böyle böyle kaybolduğu da bir gerçek.

Son yıllarda gazetecilik üzerine düşünenlerin aklına yapılmamış röportajlar, "süt liman çeviriler" geliyor böyle vakalar yüzünden. 

Bakalım röportajı yapan muhabir Gökhan Gökduman tüm bu gelişmelerden sonra ne diyecek? Merakla bekliyoruz...