O bir Gece Yarısı Kovboyu…

Yanı başında bir “nifak makinesi” var, ha bire dolduruyor Mehmet’i…

ADNAN BERK OKAN

Mehmet Baransu’nun yaşı çok genç…

Sanırım Joe Buck’un adını bile duymamıştır… 

Joe yakışıklılığına güvenerek girmişti hayranlık duyduğu âleme… 

Mehmet de gazeteciliğine ve cesaretine güvenerek daldı içinde bulunduğu âleme…

O halde…

Filmini izlememiş, Joe Buck’la tanışmamış olsa da “Gece Yarısı Kovboyluğu”nun iyi bir şey olmadığını bizzat yaşayarak öğrenmiş olmalı…

Dikkat ettim…



BİLMEM ANLATABİLDİM Mİ?.. 


Anlayamıyorum…

Mehmet Baransu, hükümete muhalif medyada yazıyor diye haksızlığa uğramasına göz mü yummalıyız?..

Ya da Abdülkadir Selvi’nin başına bir benzeri gelse görmezden mi gelmeliyiz?..

Bu nasıl bir zihniyet yahu?..

Evet…

Kim ne yaparsa yapsın “Merkezde” durmaktan vazgeçmeyeceğiz…

Haklıya hakkını verecek…

Zalime haddini bildireceğiz…

En azından bu konuda kendi adıma taahhütte bulunma hak ve özgürlüğüm olduğuna inanıyorum…

Sadece ve sadece tek bir durumda “taraftar” olurum…

Seçilmiş iktidarlara ya da cumhurbaşkanlarına yapılacak zorbalık, hukuk dışılık, şiddet, hakaret olduğu durumlarda; zorbalığı yapan kim olursa olsun; seçilmişlerin yanında durur, onların “taraftarı” olurum…

Bilmem anlatabildim mi?..

Sadece Baransu değil…

Gece Yarısı Kovboyluğuna hevesli hemen herkes bu yüzden çile çekiyor…

Ya, kafalar aklı dışlıyor geceleri…

Ya kalpler kör kuyularda merdivensiz kalıyor

Ya da nefis egemenliğini ilân ediyor

                      *

Ne demek istediğimi tahmin etmişsinizdir…

Evet…

Aynen öyle…

“Gece Yarısı tivitileri”nden söz ediyorum…

Kimleri ezip geçmedi ki o tivitler

Hem de öncelik, sahiplerinde olmak üzere…

Bu, gece yarısı kovboylarının en ünlülerinden biri Mehmet Baransu

Aman Allah’ım…

Öyle tivitler sıralıyor ki gecenin bir yarısında…

Sanırsınız çıldırdı…

Ya da…

Yanı başında bir “nifak makinesi” var, ha bire dolduruyor Mehmet’i…

Tabii ki Mehmet’in eski kapı komşuları şimdi ona ezeli ve ebedi düşmanlarından daha düşman

Elbette onu tahrik edecek, itibarını sarsacak haberler yapıyor, yorumlar yazıyorlar…

El hak onlar da haklı çünkü Mehmet’in imzasıyla yayımlanan haberlerden yola çıkılarak yapılan yargı operasyonlarının “Kumpas” olduğu (Mahkeme kararıyla) anlaşıldı…

                      *

Oysa…

Mehmet, zamanında iyi gazetecilik yapmıştı…

Yani…

Kendisine verilen bavul dolusu bilgiyi çalıştığı Taraf Gazetesi’nin yazı işlerine teslim etmişti…

Zira…

Bir gazetecinin kendisine gelen ve vicdanen yayımlanmasında “kamu yararı” olduğuna inandığı belgeleri yazı işlerine vermeyip kendisine (İleride kullanmak için) saklaması ahlâki de hukuki de değildir…

İşte bu nedenledir ki; Baransu’nun kendisine teslim edilen evrakları çalıştığı gazetenin (Taraf) yazı işlerine vermesi doğru gazetecilikti…

Ama…

Anlaşıldı ki kullanılmış Mehmet…

Birileri, kendi siyasi hesapları için Mehmet’i (Ve Taraf’ı da) tepe tepe kullanmışlar…

Son zamanlarda atığı tivitlere bakıyorum…

Belki vicdanıyla hesaplaştığı için…

Belki özel hayatının fazla kurcalanması (Ki bunu yapanlar gazetecilik ilke ve ahlâkını ayakları altında çiğniyorlar… Hem ayıp, hem suç…) nedeniyle Mehmet’in morali bozuk…

Ama morali bozuk insanların günahsız insanlara hakaret etme hak ve özgürlüğü olduğuna dair evrensel hukuk kurallarını altüst edecek bir yasa maddesi var da ben mi bilmiyorum?..

Yani Mehmet…

Aklını başına al, itibarın giderek çöküyor…



BU SİTEDE ÖNCELİK...

Hatırlayanlarınız olacaktır…

Mehmet Baransu’nun ilk eşinin attığı “Tehdit” tivitleri bizim sitede de yayımlandı…

Bir hanımefendinin eski eşiyle sorunu varsa tartışılacak zemin bizim sitemiz olmadığı gibi hiçbir medya zemini değildir…



YANILDIĞI AŞİKÂR

Evet…

“Gazeteci, kaynakların gizliliği ilkesi uyarınca, kaynağını açıklamaya ve tanıklık yapmaya zorlanamaz”.

Bu ilke iki durumda bozulabilir…

Hangi durumlarda mı?..

Söyleyeyim:

-          Haber kaynağının izin verdiği takdirde…

-          Gazeteci kaynağı tarafından açıkça yanıltıldığı durumda…

Bu iki durumda gazeteci kaynağını açıklayabilir…

Mehmet Baransu şu anda kaynağını açıklama hakkına sahip olduğu gibi; açıklaması aynı zamanda sorumluluğudur da…

Çünkü…

Kaynağının Mehmet’i yanılttığı aşikâr…

Mehmet, kötü niyetli birileri tarafından (Belli ki) “TSK’ya kurulan kumpasın akaryakıt pompası” olarak kullanılmış…

Türkiye’nin şu anda bütün anayasal kurumlarıyla birlikte yaşadığı sorunun temelinde; Mehmet’i yanıltanlarının kimliğini açıklamaması yatıyor…

Biz ilke kararı olarak (Hadi Özışık’ın bu konuda yayımladığı bir tamim halen geçerli) özel hayatlar konusunda haber ve yorum yapmamak konusunda kararlıyız…

Gördüğüm an sitemizin yönetim paneline girdim ve haberi kaldırdım…

Haberi neden kaldırdığım sorulunca, “Özel Hayat… Bizim işimiz düşmanlarımız da olsa özel hayatlarına girmemek, belden aşağı vurmamaktır… Kaldı ki bu konuda yönetimin de ilke kararı var” diye cevap verdim…

Evet…

Sadece Baransu’nun özel hayatı değil, hiç kimsenin özel hayatı biz gazetecileri ilgilendirmez…

Haberi yayımlayan editör, haber kaldırıldıktan sonra kendisine “Siz de mi paralelcisiniz?” diye suçlamalar yöneltildiğini hatırlattı.

Sordum:

“Sen paralel olmadığından emin misin?. Yoksa kendinden şüphen mi var?..”

“Eminim… Haber diğer sitelerde de yayımlandığı için atlamak istemedik”…

“Ben de paralelci olmadığım konusunda kendimden eminim ama bir ağabeyiniz, amcanız olarak özel hayatlarla ilgili haber yayımlanmasını kabul edemiyorum”…

Evet…

Ve…

Haber yayından kaldırıldı…

Yarın Ekrem Dumanlı, Mustafa Karaalioğlu, Erdal Şafak ve hatta Emin Çölaşan için de benzer bir haber görsem kimseyi dinlemem yine kaldırırım…

Çünkü…

Bu sitede öncelik: gazetecilik ilkeleri ve ahlâkıdır…

Özel hayata ilişkin haber yayımlamak ise asla kabul edilemez…