Nuray Mert'ten seçim sonuçları ve HDP eleştirileri...

Seçim sonuçları üzerinden HDP'nin koyduğu tabloyu yorumlayan Nuray Mert çarpıcı eleştirilerde bulundu...

GAZETECİLER.COM
Seçim sonuçlarını değerlendiren Nuray Mert, HDP'ye çarpıcı eleştiriler yöneltti. Hükümete yakın aydınlardan sola gelen eleştirilere de yanıt veren Nuray Mert, muhalif kesimlerin Kürt sorununa bakışına dönük iddiaları değerlendirdi. Hükümete yakın medyada sık sık dile getirilen "hükümetin yıpranması için Kürtlerin yeniden savaşa başlamasını isteyen solcu muhalif aydın" iddiasına yanıt veren Mert bu söylemin bir gerçeği ifade etmediğini yazdı.

İşte Mert'in Diken.com.tr'de yayınlanan yazısındaki ilgili bölüm:

YENİ YOL: BARIŞ SÜRECİNİN ARDINA GİZLENMEK

Şimdilerde, ‘yeni Türkiye düzeni’nin değirmenine su taşımanın bir yolu da, Kürt barış sürecinin ardına gizlenmek; oradan etrafa taş atıp bir taşla birçok kuş vurma çabası.

Son zamanlarda, yukarıda tarif ettiğim evsafa sahip zevat, iktidar destekçileriyle birlikte yeni bir cephe açmış vaziyette. Özetle söyledikleri şu: ‘Madem iktidar partisi Kürt barış süreci başlattı, iktidara karşı her itiraz barış sürecine karşı olmak demektir.’

KİM BU "KÜRTLERİ SAVAŞA DAVET EDEN" SOLCULAR?

O kadar da değil… Bu kafaya göre mevcut sürece dair en ufak bir kuşkusu olan herkes ‘Kürtleri savaşa davet etmektedir.’

Öylesi de vardır elbet. Ama tam olarak kimdir bu dillere dolanan ve ‘Kürtleri savaşa davet eden solcular’ çok merak ediyorum.

Sol adı altında derin bağlantılar içinde olanlar olabilir, ama onlara kim kulak asar ki? Peki, bunların dışındakiler kim? Nerde yaşıyor ve yaşatılıyorlar?

Bu insanlar kim bilmiyorum ama her onları diline dolamış zevatı adıyla sanıyla takdim edebilirim. Hemen birini söyleyeyim; mesela son yazısında yukarda söylediklerimi özetleyen (Radikal, ‘İyi ki Kürtler varmış…’) Oral Çalışlar. Şimdi o zevattan da aynı şeyi bekliyorum.

Ama durun, hemen kendilerine yardımcı olayım. İktidar destekçisi bazıları bu savaşçılardan birinin ben olduğumu doğrudan veya dolaylı olarak yazıp durdu. Mesela bugüne kadar yazdıklarım ve söylediklerim dikkate alınıp bir sonuca varılsa ben bunlardan biri sayılır mıyım?

SİZ NE DEDİĞİNİZİN FARKINDA MISINIZ?

Acaba Kürtlerin savaşmasından, benim gibi biri ne umabilir? Ne olursa olsun iktidar karşıtlığı mı? Ama, sırf iktidar zora düşsün diye insanların ölmesini içine sindirmek mümkün olabilir mi?

Böyle bir şeyi başka birine nasıl kolaylıkla isnat edebilirsiniz? Sahi siz ne söylediğinizin farkında mısınız?

Çalışlar’ın solcu dostlarından biri, ‘İyi ki Kürtler varmış yoksa ne yapacaktık…’ demişmiş. Oysa, Kürtlerin özgürlük mücadelesine destek vermek başka şey, bir kez daha Kürtlerin üzerine yıkılmak başka şey.

Demokrasiyi, özgürlükleri savunmak adına bir şey yapmamak için ne güzel gerekçe!

Bu asalak solcu ve/veya demokrat tipinden müştekiyim

‘Yıkılalım Kürtlerin mücadelesinin üzerine, nasılsa onlar da şu aralar iktidarla karşı karşıya gelmemeye gayret ediyorlar, biz de aradan sıyrılır, hem essahtan bir pozisyon alıyor oluruz, hem risk almayız, bir de fazladan Kürtlerin sempatisini toplarız…’

Bazı kafalar böyle çalışıyor olabilir mi? Ben de şahsen bu asalak solcu ve/veya demokrat tipinden müştekiyim.

ÇOK AĞIR BİR İSNAT

Kürtlerin savaşmasını isteyen varsa, böylesi bir cinayeti içine sindirebiliyorsa, bunu karanlık hesaplarla yapıyor olmalı. Bu çok ama çok ağır bir isnat.

Diğer taraftan, ilk ve tek HDP Danışma Kurulu toplantısında da söyledim, sonradan da yazdım; seçim sürecinde CHP ile ittifak veya CHP’ye destek vermek benim aklımın yatacağı şeyler değildi. Ama, HDP’nin başarısızlığından CHP’ye ‘tatava yapmadan’ oy verenleri sorumlu tutmak da anlaşılır şey değil.

Bir kere bu insanlar kaç kişi ki seçim sonucunu belirleme güçleri olsun?

İkincisi bu insanlar velev ki Kemalist bilinçaltları veya bilinçüstleriyle hareket etmiş olsunlar, onların bileceği iş.

HDP'NİN ASIL KAFA YORMASI GEREKEN ŞEY....

HDP’nin asıl meselesi, neden Kürtlerin dışında kimseyi üçüncü bir yola ikna edememiş olması. Asıl buna kafa yormak lazım.

Bu tıpkı, solcuların başarısızlıklarından CHP’yi sorumlu tutmaları gibi ve onun devamı hastalıklı bir mantık. CHP eleştiriden azade olmamalı, ama solun başarısızlığından neden sorumlu olsun? Söyleyecek güçlü bir sözü olan çıkar ortaya, sesi bile çıkamayan, en iyi ihtimalle eskimiş bir dünyanın derinliklerinden ses veren CHP’yi iter geçer.

Bunun yerine, şimdi HDP de sorunu başkaları üzerine yıkma yoluna sapacaksa, durumu umutsuz demektir.

BAŞBAKAN BİLE BÖYLE DEDİKTEN SONRA...

Diğer taraftan, ‘Her şeye rağmen HDP bir üçüncü yol açabilir’ demek, bu yolda çaba sarfetmeye devam etmek başka şey, ‘Her şeye rağmen HDP başarılı oldu’ demek başka şey….

İkincisi basbayağı kendini kandırmak veya HDP’yi, ona yakın duranları kandırmaya çalışmak. Bakın, Başbakan bile HDP’ye arka çıkar oldu, ‘Bazıları arkadaşlarını sattı, CHP’ye oy verdi’ deyiverdi. Artık bir durup düşünmek gerekmez mi?

BU NUMRALAR SÖKMEZ

Kısacası, ikitidarın stratejisi belli, otoriter rejimi pekiştirmek adına Kürt barış sürecini rehine almak. Bu şartlarda, bazı eski solcuların Kürt barış sürecine dair, yeni cephe açma gayreti fazlasıyla iktidarın stratejisiyle örtüşüyor. Fazladan, ‘Baskın basanındır’ mantığıyla farklı düşünenleri zan altında bırakma gayreti içindeler.

Benim gibilere bu numaralar sökmez. Eminim, derdi ‘Türklere de, Kürtlere de daha fazla özgürlük’ olan, kendinden şüphesi olmayan kimseye sökmez.

Yine de, ‘Aman yanılıp kulak asmayın bu kaşarlanmış düşünce tacirlerine’ demek isterim.