Nuray Mert salvolara devam ediyor: 'Bize de mi lolo Sırrı'
Nuray Mert Sırrı Süreyya Önder'e bu kez de Bugün TV ekranlarından yüklendi: Şimdi buna bize de mi lolo derler. Yani ayıp bir şey ya! Kimsenin kimseyi aptal yerine koymaya hakkı yok.
BugünTV'de yayınlanan Erkam Tufanla Analiz programına konuk olan Nuray Mert, Sırrı Süreyya Önder için ağır konuştu.
Diken yazarı Nuray Mert ile İmralı heyetinde yer alan HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Sırrı Süreyya Önder arasında, çözüm sürecinin seyrine ilişkin süren tartışmaya, Hürriyet yazarı Ahmet Hakan ve 'Akil İnsanlar' heyetinden akademisyen Mithat Sancar da katılmıştı.
DARBEYİ GÖSTERİP AKP'YE RAZI ETMEK
HDP'li Sırrı Süreyya Önder'in 40'ı aşkın
yurttaşın yaşamını yitirdiği Kobani eylemlerine ilişkin
'darbe mekaniği işliyor' tespiti üzerine, Nuray
Mert, 'Barış süreci, iktidar ve ilahi Sırrı!'
başlıklı yazısında, "Her otoriter adımın önünden veya
ardından, 'darbeyi gösterip, AKP'ye razı etmek' diye
özetleyebileceğimiz bir çerçevede, 'darbe tehdidi' dolaşımda
oldu" değerlendirmesinde
bulunmuştu.
Nuray Mert'in "Sırrı Süreyya bizimle dalga mı geçiyor" diye sorduğu yazı ile başlayan polemiğe Sırrı Süreyya Önder Radikal'de verdiği yanıtta "ben darbe demedim darbe mekaniği var dedim" diyerek yanlış anlaşıldığını eleştirilerin "yukarıdan" bir dille yapıldığını ileri sürerek yanıt vermişti.
Nuray Mert ise "Sırrı Süreyya'nın yazısı benim sorduklarıma yanıt değil" imasıyla jet hızında bir yanıt kaleme almıştı.
BugünTV'de yayınlanan Erkam Tufanla Analiz programına konuk olan Nuray Mert, Sırrı Süreyya Önder için şöyle konuştu:
"BİZE DE Mİ LOLO" DERLER! KİMSE KİMSEYİ APTAL YERİNE KOYMASIN
Bu nereden çıktı şimdi? Mesele Sırrı'dan ibaret değil. Televizyon seyrediyordum. Cüneyt Özdemir'in programında Sırrı Süreyya Önderi gördüm. İmralı'dan gelmişler, coşmuş bir şekilde hayretler içinde dinledim. Coşmuş bir şekilde devlet ikiye ayrıldı bir darbeciler, bir de diğerleri, Cüneyt Özdemir soruyor yani bunlar AKP içinde de mi böyle? Evet falan. Böyle esrarengiz bir tablo. Bir kısım darbeciler var hükümette ne yapmıyorsa onlar izin vermediği için yapmıyor, ne yapıyorsa da onlar onlara rağmen yapıyor. Şimdi buna bize de mi lolo derler. Yani ayıp bir şey ya! Kimsenin kimseyi aptal yerine koymaya hakkı yok.
Zaten şeffaf olmayan bir süreç yürüyor. Bir de bir takım gidenler gelenler ve sırrı da bunu çok yapıyor, ya işler bildiğiniz gibi değil havası içerisinde, iyice bir sis perdesi. O da yetmiyor üstüne bir de komplo teorisi bu fazla diye düşündüm. Aklımızla alay etmeyin, zor meşakkatli, evet demokratik adımlar atmayan bir hükümet ile görüşmek zorunda Kürt hareketi derseniz problem yok. Ama kalkıp da bir masal icat etmek, efendim darbe. Darbe ne yapılıyorsa, kötü ne yapılıyorsa başkaları, bazen bu işte paralel, bazen Sırrı Süreyya'nın yaptığı gibi. O isim de vermeden daha bir esrarengiz bir hayalet güç, darbe tehlikesi var. Birden bire işler çetrefilleşmeye başlayınca nedense bazıları yahu bu hükümet ne yapıyor Allah aşkına, ne oluyor Türkiye'de demek yerine, birden bire bir darbe tehlikesi. Yani bu artık gerçekten izah edici değil, iyi niyetli olduğundan şüphelenmeye başladım. İyi niyetli ise bile ben uyarımı yapayım da artık kimsenin bu masallara inanacak hali yok.
TÜRKİYE BİR MUHABERAT DEVLETİ, POLİS DEVLETİ HALİNE GELDİ
Yani otoriter bir iktidar, pek de demokrasiye hevesli olmayan, demokratikleşme sürecinde öyle pek hevesli gitmeyen, hatta zaman zaman geri adımlar atan bir iktidar tablosu olmak çıktı Türkiyenin tablosu. MİT yasalarından sonra bir muhaberat devleti. Bakın bir YÖK yasası başlı başına çok tartışılması gereken bir şeydi. Doğru dürüst bir ses bile gelmedi. Türkiye'de muhalefet filan da demokrasiyi unutmuşa benziyor. Demokrasiden o kadar uzak bir yerlere düşüyoruz ki artık, artık bu kanıksandı. Artık daha kıvır zıvır konulardan bahsediliyor. Bu noktaya gelmiş bir iktidar evet kürt barışı olunca demokrasi de tamamlanacak varsayımı doğru değilse bile yollar ayrılabilir ama bu kadar ayrılmaz belki. Bir polis devletinde toplumsal barış olmaz. Bakın sadece Kürtlerle ilgili değil. Bırakın Kürtlerle barışmayı Türkiye'nin geri kalanı birbirleri ile kavgalı, toplumsal tansiyonun kutuplaşmanın hat safhada vardığı, kurumsallaşmanın tamamıyla erozyona uğradığı, hiç kimsenin ne hukuka ne kurumlara inanmadığı bir yapıda nasıl bir barış olacak?
'Bütün emniyet, yargı, her şey, ekonomik alan bunları tamamen tanzim edebilen, bunlara gücü yetebilen bir iktidarın benden gizli şeyler oluyor deme lüksü yoktur'.
Yaşanan terör olaylarından sonra nasıl çözüm olacak sorusunu hükümete sorun. 2 yıl çözüm süreci yürütüp bu noktaya gelinmesine engelleyemeyen bir irade demek bir yerde çok ciddi yanlış yapıyor. PKK yaptıkları ile korkunç bir tablo ortaya çıkardılar, PKK'ye sorun istediğiniz kadar, bizim PKK'ye mi sormamız lazım Türkiye'de yaşayan vatandaşlar olarak bizim muhatabımız PKK'mi sizce? Biz başbakana sorarız, hükümete sorarız. Bunlara hükümet sürekli provakasyon diyor. Olabilir, o zaman da iktidara düşen bunları kimin yaptığı, iktidarın her şeye gücü yetiyor, ülkeyi altüst etti. Bütün emniyet, yargı, her şey, ekonomik alan bunları tamamen tanzim edebilen, bunlara gücü yetebilen bir iktidarın benden gizli şeyler oluyor deme lüksü yoktur.
BİRİLERİ İÇİN MEŞRU OLAN BİRİLERİ İÇİN DEĞİL
Türkiye'de aslında birkaç paralel evrende yaşıyor herkes. Birileri için hukuk olan, meşru olan, yasal olan birileri için değil. Kurumlar da böyle. Anayasa mahkemesi şu kararı vermiş. Ama iktidar için Anayasa mahkemesinin kararaları makbul kararlar değil. Türkiye böyle bir ülke. Asıl vahim olan şey Ak Saray'ın yasal olduğu değil, her konunun böyle olması. Artık neyin yasal olduğu herkese göre değişik. Bir ülke için asıl büyük felaket bu diye düşünüyorum.