Nihal Bengisu'dan cemaate ağır taş!

Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, cemaate hoşgörü ve çifte standart eleştirisi yaparken 'En son neyi görmüştünüz?' diye sordu.

GAZETECİLER.COM
Gazete Habertürk sayfalarında bugün ilginç bir Cemaat eleştirisi dikkat çekti. Ancak olayı daha da dikkate değer kılan yazının sahibiydi. Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca bugün cemaate hoşgörü ve çifte standart eleştirisi yapmış.

Gündemi adeta sallayan Hanefi Avcı olayı bir cemaat tartışması olarak da konuşulmaya devam ediyor. Nihal Bengisu, Avcı'nın Kezban Küçük'le ilişkisinin 'yasak aşk' olarak sunulmaya çalışıldığını belirterek Deniz Baykal'ın kaset skandalına gösterilen 'hoşgörü'yü hatırlatmış. Habertürk yazarı 'En son neyi görmüştünüz?' diye soruyor.

İşte o yazı:

"Canımız isterse ‘aşk hikâyesi’, işimize gelmeyince ‘yasak ilişki’

Deniz Baykal’ın kaset skandalı, tarihi bir yumuşamaya vesile olmuş, Fethullah Gülen’in Baykal’a geçmiş olsun temennisi ve Baykal’ın teşekkürü ile erimez sanılan buzlar neredeyse çözülmüştü. Gelgelelim, kimi cemaat müntesipleri ve sempatizanları, Deniz Baykal’ın özel hayatından esirgenmemiş şefkati, Kezban Küçük ve Hanefi Avcı ilişkisine çok gördü.

Avcı’nın kitabının cemaati incitmesi bunun tek nedeni değil. Muhafazakâr kesimde “özel alan” ile ilgili korumayı, özel hayatın etrafındaki modern zırhları “takmamak” ile ilgili genel bir durum söz konusu.

Avcı’nın özel hayatıyla ilgili söz konusu durumun bir zaafa veya dinen helal görünmeyen bir eyleme tekabül ediyor olması ayrı şey; bu kadar meraklı, didikleyici ve horgörü sahibi olmak ayrı şey.

Eskilerin bir terslik, insana mahsus bir zaafa tanık olduklarında sergiledikleri edepten, arkasını dönüp gitmekten ve görmemiş gibi yapma hasletinden eser miktarda bulunmuyor artık kimsede. Magazin basınının meraklı, didikleyen, bir açık gördü mü mal bulmuş mağribi gibi atlayan, sinekten yağ çıkaran tavrının muhafazakârlarca da sahiplenilmiş olması korkutucu bir şey. Ne gariptir ki özel hayatla ilgili kusur ve zaaflara gösterilen bu tepkiler yetim hakkı yiyen, rüşvet alan, zimmetine para geçiren, ihaleye fesat karıştıranlara karşı gösterilmiyor da, bir adam bir kadına kapıldığında ve kadın o adama aldandığında gaddarca yorumlar sadır oluyor.

Püriten ve temiz bir yaşam sürünce; gelenek görenek ve din tarafından kayıt altına alınmış bir özel hayata sahip olunca, öyle olmayanların özel hayatları üzerinde bir hak iddia etme yetkisi mi doğuyor? Bu yetkiyi kim veriyor?

EN SON NEYİ HOŞGÖRMÜŞTÜNÜZ?"

Yazının devamını okumak için