Nihal Bengisu Karaca isyan etti: 'Eskiden bir kardeşlik vardı'

Karaca yanıtları bende yok dedi ama şu soruları sormadan duramadı: Bu bir gövde gösterisi miydi? Sadece patronun tasarrufu muydu? Yeni bir medya mı dizayn ediliyor? Bu üslup ve yol adil mi?

GAZETECİLER.COM - İslamcıların zenginleşse, içinden bir burjuvazi çıkarsa bile bir şey değişmeyeceğini, çünkü "mümin kardeşlerini sevmeye" dayalı bir davası olduğunu ileri süren Nihal Bengisu Karaca, İslamcıların son dönemde zenginleştiğini ancak buna karşı bir alt sınıf tepkisi doğmadığını yazdı.

Karaca'ya göre, bunu sağlayan ise zengin Müslümanların, "Ben kârıma bakarım, gerisine karışmam" türü bir tuzu kurulukla değil, Erdoğan'ın idrak ettirdiği bir davayı yüklenip taşımaya aday halleriyle, hayır hasenat yolundaki yardımlarıyla "alt sınıf" tepkisini önlemeleri oldu.

Yani "yeni sermayedarlar ile geniş kitleler, aynı yer sofrasına oturmuyordu ama aynı varoluşsal meselelerde, aynı ümmet bilincinde, aynı bölgesel duyarlılıklarda birleşebiliyordu." Ta ki 17/25 Aralık'a kadar...

Karaca'ya göre "17/25 Aralık vesayet girişiminin karalama çalışmaları bile bu algıyı değiştiremedi. Ama bir şey yaptı. Dünün mümin kardeşlerinin bir gecede birbirine söven insanlara dönüşmesine neden oldu. 12 yılın ortak kazanımları bir anda "hırsızlık" oldu. Tabular yıkıldı, kutsallar, maslahatlar ezildi. Fırsatçılar türedi. Her haksızlığa bir "paralel" yaftası bulunabiliyor artık, her açgözlülüğe bir kılıf uydurulabiliyor, her nifak girişimine görünmezlik pelerini..."

Karaca, köşe yazısını bu çarpıcı yeni Türkiye analizinden sonra Mustafa Karaalioğlu, Yusuf Ziya Cömert ve Mehmet Ocaktan'ın görevden alınması sonrasındaki iddialara getirdi. Karaca'ya göre Cömert, Ocaktan ve Karaalioğlu timsahların önüne atıldı, yetmedi, üzerlerine çağmur yağdırılmasına sebep olundu.

Karaca bu nedenle şu soruları da sormadan duramadı: Bu bir gövde gösterisi miydi? Sadece patronun tasarrufu muydu? Yeni bir medya mı dizayn ediliyor? Bu üslup ve yol adil mi? Ardından da bu soruların yanıtının kendisinde olmadığını ama çaresizlikten böyle sormak zorunda kaldığını yazdı.

İşte Nihal Bengisu Karaca'nın yazısından çarpıcı bir bölüm:

Sessiz devrimin taşıyıcı kolonlarını oluşturan, her tür vesayet girişiminde ve kriz döneminde halkın iradesinin yanında durmuş olan üç isim, Mustafa Karaalioğlu, Yusuf Ziya Cömert ve Mehmet Ocaktan, aynı anda görevden alınarak timsahların önüne atıldılar. Kendilerine istifa etme şansı tanınmadı, internet sitelerine "Kovuldular" şeklinde düşmelerine neden olacak bir üslup ve tarzla, adeta silkelendiler.

Sosyal medyaya bu isimlerin mali durumlarının sorgulanmasına, kim ne kadar yemiş ithamlarına, alaya almalara varan çamurlar yağdı, hiçbiri öngörülemez değildi.

O halde sormak lazım. Bu bir gövde gösterisi miydi? Eğer öyleyse kimin gösterisi, ne adına ve kime? Olanlar siyasi iradenin de haberdar olduğu bir sürece mi dayanıyor, sadece patronun tasarrufu mu? Her durumda dava arkadaşlığının sorumluluğu nasıl oluyor da "Diyet borcumuz yok" havasına tahvil oluveriyor? Yeni bir medya dizaynı mı geliyor? Medya dizaynı bir tür yeni muhafazakâr sporu/eğlencesi mi? Reza Zarrab gibi "muamma" dolu kişilikler Meclis komisyonuyla dalga geçip usulen bile olsa ifade vermez iken neden bu üç isim maaşlarıyla beraber olanca paralı pullu ithamların göbeğine, "yiyin birbirinizi" çetesinin önüne itildi?

Kimse kimseyle çalışmak zorunda değil, ama bu üslup ve yol adil mi? Her bakımdan nadan görünen bu gibi tutumlar aynı memleket telakkisi üzerinde uzlaşanları aynı belalarla mücadele edenleri ayrıştırmaz, azaltmaz mı? Kitleler üzerinde nasıl bir tesir bırakacağı üzerine düşünüp taşınan yok mu? Bütün bunlar yaşanırken olaylara el çırpıp zil takarak mukabele eden kendi "mahalle"mizin bir hayli savrulmuş sosyolojisi bize ne söylüyor?

Doğrusu bu soruların hiçbirinin bende cevabı yok.

Sadece cevap aramıyorum, üzüntüme bir çare bulamıyorum.

Çünkü durup durup "medeniyet tasavvuru" diyoruz ama çok sevdiğimiz hoyratlığımız sayesinde ne etik üretebiliyoruz ne de estetik. "Kardeşlik" ten geriye kalanlar da günbegün azalıyor.