Neymiş efendim?.. Kadınlar günüymüş!...

365 günün sadece bir tanesini onlara ayırmak (bence) kadınlara yapılabilecek hakarettir...

ADNAN BERK OKAN

Şu "belirli" günler "iyi midir? Yoksa kötü mü?" sanırım ilk kabul edildikleri günden beri tartışma konusudur...
Meselâ "14 Şubat Sevgililer Günü" ise ve o gün sevgililere hoş, nazik, cömert davranmak gerekiyorsa (ki öyle olduğu görülüyor) geri kalan 364 gün "sevgilileri dövme günü" olabilir mi?..
Yine meselâ, "8 Mart kadınlar Günü" ise ve kadınların "el üstüne tutulması, dövülmemesi, hor görülmemesi, şiddete maruz kalmaması" falan lâzım geliyorsa, geri kalan 364 gün "her şey serbest" demek mi?..

Ey güzel dostlar!..


İhtiyacımız olan şey…


Ey sevgili “gazeteci” milleti…
İşinizin bir “Kamu Görevi” olduğu konusunda hiç kimsenin itiraz yok, olamaz da…
İyi ama…
Kamu Görevi, kamuyu sürekli kötü haberler vererek “taciz” etmek midir?..
Moral bozmak, karamsar tablolar çizmek, yeşeren umut tarlalarına çelik paletli buldozerlerle dalmak mıdır?..
İlle de “kötü haber, iyi haberdir” köhnemiş kuralının esiri olmak mıdır kamu görevi?..

Ey gazeteci milleti!..
Savaşı lânetlemek, barışa destek vermek; barış ortamı yaratılması için yeri geldiğinde bir an için mesleğimizi unutup sadece “insan” olmak da kamu görevi değil midir?..
Her türlü şiddeti dışlamak, dünya insanlığını taraflara ayırıp karşılıklı olarak“düşman/hasım” yaratmamak da kamu görevi olarak kabul edilemez mi?..

Ne demek mi istiyorum?..
Söyleyeyim:
“Şu barış görüşmelerini yapan heyetlerin morallerini de bozmayalım”diyorum…
Bu görüşmeleri kesintiye uğratmak, başarılmasını önlemek isteyenler elbette olacaktır...
Ama biz gazeteciler onlardan olmayalım…
Çünkü…
Bu barışa; 
silah ticaretiyle terörden beslenenler dışında hepimizin ihtiyacı var…
 

Sizleri bilemem ama bendeniz bu "belirli" günlere oldum olası karşıyım...
Bence bir ulusun milli bayram günleri olur...
Bir inancın dini bayram günleri olur...
Ama...
Bir cinsin belirli bir kutlama günü olmaz...
Evet...
Milli bayramlar olabilir çünkü o bayramın kutlandığı gün tarihte o ulusu mutlu eden bir büyük olay yaşanmıştır mutlaka...
Evet...
Bir inanç yılın belirli günlerinde "ortak mutluluk" yaşanması gerektiğinden hareketle o günü ya da günleri "bayram" ilân edebilir...
Ama sevgilinin günü olmaz arkadaş...
Kadınlar için yılda "bir tek gün" ayrılmaz...

Evet efendim sözü bugüne getireceğim...
Yani 8 Mart'a...
Yani "Dünya Kadınlar Günü"ne...
Bugün, "adam olmayan, olamayanların bir günlük adamlığa davet edildikleri gün"...
"Yahu bugün bari şu kadın milletinin değerini bilin, tutun kendinizi de şunlara şiddet falan uygulamayın" denilen riyakârlık günüdür...
Peki ya yarın?..
Yarın ne olacak?..
Her türlü melânet serbest mi olacak?.. 

Ey güzel dostlar!..
Sizleri bilemem ama bana göre dünyadaki her gün kadınların günüdür...
Çünkü "Kadın her şeyden önce anadır".
Kadın; ayaklarının altına cennetin serilen bir yüce varlıktır...
Hepimizi doğuran ilk başöğretmendir...
Başbakan Erdoğan'ın, annesinin ayaklarının altını öptükten sonra, "ben o ayakları öperken cennetin kokusunu alıyorum" dediği mübarek insandır...

Amman ha!..
Lütfen yanlış anlaşılmasın…
Ve haliyle de “ya anne olamayan kadın!” diye sitemler edilmesin…
Elbette anne olan, olmayan her kadın aynı değerde, aynı kutsallıktadır…
Ama…
Annelik ayrıca bir başka değerlilik vasfıdır kadının…
Yani;
365 günün sadece bir tanesini onlara ayırmak (bence) kadınlara yapılabilecek hakarettir...
O nedenle ben bugünü kutlamıyorum...
Çünkü...
Sadece her gün değil...
Diğer bütün günler de benim anacığımın, kadınımın ve tüm kadınların günüdür... 

adnanberkokan@gmail.com