Nedim Şener, HDP’nin 600 gündür duymadığı ses olan Diyarbakır Anneleri'ni yazdı!
Nedim Şener bugünkü köşesinde, Diyarbakır'da evlat nöbeti tutan annelerin 600 gündür seslerini duyurmaya çalıştığını, HDP, gözlerini, kulaklarını, vicdanlarını kapatmış olduğunu ve dahası tek dertleri çocuklarına kavuşmak olan anneleri, para karşılığı eylem yapan insanlar diye yaftalayıp iftira attığını kaleme aldı.
Nedim Şener bugünkü köşesinde, Diyarbakır'da evlat nöbeti tutan annelerin 600 gündür seslerini duyurmaya çalıştığını, HDP'nin gözlerini, kulaklarını, vicdanlarını kapatmış olduğunu ve dahası tek dertleri çocuklarına kavuşmak olan anneleri, para karşılığı eylem yapan insanlar diye yaftalayıp iftira attığını kaleme aldı. Şener, 'Diyarbakır Anneleri her gün büyüyorken, varlığını yalnızca terör örgütü PKK’ya borçlu olan HDP ise küçülüyor' dedi.
İşte o yazı...
2014’te terör örgütüne katılan Renas Çele kod adlı N.T., teslim olduktan sonra HDP’nin bu konudaki rolünü şöyle anlattı:
“2014 yılı ekim ayında gününü hatırlamadığım bir akşam, benim de yaşadığım Köprülü Köyü’nde arkadaşlarla gençlerin oturup sohbet ettiği meydanda sohbet etmek için toplanmıştık. Babasının adı İ.Ö. olan Rubar kod adlı Furkan isimli arkadaşım bizden ayrı müzik dinliyordu. Ben de üzülerek halini hatırını sormaya gittim. O da bana ailesiyle yaşadığı problemlerden dolayı buralardan kaçmak istediğini ve örgüte katılmak istediğini söyledi. Bana da “Benimle gelir misin?” diye sordu. Ben de öncesinde PKK/KCK terör örgütüne sempati duyuyordum. Arkadaşım Furkan Ö.’den etkilendim ve örgüte katılma teklifini kabul ettim. Ertesi sabah erkenden Furkan ile birlikte kalktık ve köyün içerisinden geçen minibüse binerek Hakkari’ye gittik. Hakkari’de bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) binasına gittik. HDP binasının içerisinde, kapısında “Gençlik Odası” yazan odaya girdik. Odada adını bilmediğim orta boylu, zayıf gözlüklü erkek bir şahıs bizim telefonlarımızı topladı ve telefonlarımızın içerisinde bulunan SIM kartları kırdı. Bize beklememizi söyledi. 10 dakika bekledikten sonra Hakkari-Yüksekova arası sefer yapan Ford marka beyaz minibüsle Gençlik Odası’nda bizi bekleyen şahıs, Furkan Ö. ve ben Hakkari ili Yüksekova ilçesine gittik. Yüksekova’da adını bilmediğimi bir lokantada karnımızı doyurdular. Daha sonra başka bir Ford marka beyaz renkli transit diye tabir edilen araçla, adını bilmediğim bir başka şahıs, Furkan Ö. ve beni Yüksekova’da adını bilmediğim bir dağa doğru götürmeye başladı. Bize yol üstünde jandarma karakolu olduğunu ve çevirmeye yakalanırsak elma toplamaya gittiğimizi söylememizi tembih etti. Yüksekova’dan bir, bir buçuk saat gittikten sonra şoför bizi adını bilmediğim ikinci bir şahsa teslim etti. O gece dağda bir taşın altında sabahladık.”