Necip Fazıl mektuplarını telif hakkıyla açıkladı
Muhafazakar edebiyatçı Zaman yazarı İskender Pala, Habertürk TV'nin Necip Fazıl bombasını canlı yayında yorumladı...
Habertürk TV'nin Necip Fazıl bombası yankı buluyor. Muhafazakar yazın dünyasının büyük ismi Necip Fazıl Kısakürek'in Adnan Menderes'e para için yalvardığı mektuplar, Cüneyt Özdemir'in hazırladığı 5N 1K'da masaya yatırıldı.
CNN Türk ekranlarında yayınlanan programda bir başka muhafazakar edebiyatçı Zaman yazarı İskender Pala'ya bomba etkisi yapan mektupları yorumladı. Pala, mektuplardaki dilin, içeriğin kabül edilemez ve savunulamaz olduğunu söylerken o dönemlerde telif hakkı diye bir kavramın olmadığını hatırlattı. Mektupları kendi döneminin değerleri içinde anlamak gerektiğini kaydeden Pala, Osmanlı geleneğindeki Caize adlı kuruma dikkat çekti.
OSMANLI'DA MARİFET-İLTİFAT İLİŞKİSİ BÖYLEYDİ
"Bu haberin kökenlerini biraz daha farklı ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Osmanlı döneminde Caize diye bir kurum vardı. Caize, telif haklarının olmadığı, dergilerin bayilerde satılmadığı çağlarda marifet ile iltifat arasındaki ilişkiydi. Bu ilişkinin içinde yetişmiştir bu haberde adı geçen insanların hepsi. Tabi ki bugünkü anlayışımızda siyasi bir partinin sanatını ortaya koyarak, hele edebi yazılarını ortaya koyarak çok nahoş gözüküyor. Benim de içime sindiremediğim ve acaba yumuşak bir yanı var mı demekle birlikte hiç bir yumuşak yanını da göremediğim çok sert bir anlayış."
BEN DE İÇİME SİNDİREMİYORUM
"Ama telif ücretinin sözkonusu olmadığı bir devirde yetişmiş ve o devirlerin geleneği içinde yer almış insanların bu tür tavırları bugün bizde yadırganıp incitici bulunabiliyor. Kendi çağlarında acaba nasıl düşünüyorlardı? Buna da bakmak lazım. Ben bu zor durumda kalsa insan sanatı ile böyle ilişki içine girebilir mi insan diye düşündüm. Kesinlikle bugün buna cevaz veremeyiz. Yapmamak lazımdır. En zor dönemde bile buna başvurmamak lazımdır. Ama o dönemde yapmışlar."
ULUDAĞLARA YAKINDAN BAKTIĞINIZDA ETEKLERİNDE ÇER ÇÖP GÖREBİLİRSİN
"Bir de şu var. İnsanların sanatçı kişilikleri ile insani kişiliklerini birbirine karıştırmamalıyız. Çünkü yüce ve ulu dağlara yakından bakıldığında eteklerinde çer çöp görebilirsin ama uzaktan baktığında onların heybetleri oldukları yerde güzel gözülecektir. Olaya biraz da böyle bakmak lazım."
CÜNEYT ÖZDEMİR'DEN MANİDAR KAPANIŞ!
İskender Pala, mektupları dönemin koşulları içinde açıklayıp "maalesef o dönemde böyle şeyler oluyordu" diyerek sözlerine son vermesi üzerine Cüneyt Özdemir'den çarpıcı bir ima geldi. Özdemir, imalı bakışlarını kameraya diktikten sonra "Sevgili seyirciler iyi ki günümüzde böyle şeyler olmuyor...!" dedi ve konuğunu uğurladı...
NECİP FAZIL MEKTUPLARDA NELER YAZMIŞTI?
Habertürk TV, 1960 ihtilalinden sonra asılarak idam edilen Başbakan Adnan Menderes ile Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur’un, Yassıada’da yargılanmasına neden olan yazar ve sanatçılara örtülü ödenekten verilen paralarla ilgili belgelere ulaştığını iddia etmişti. Habere göre, Menderes’in evinde yapılan aramada, örtülü ödenek harcamalarının binlerce makbuzunun olduğu kahverengi bir bavul bulunmuş, o belgelerden bazıları, örtülü ödenek davasına konu olan yazar ve sanatçılara yapılan yardımları ortaya koyuyordu.
Menderes’e gönderilen mektuplar arasında Necip Fazıl Kısakürek olmak üzere Peyami Safa, Yahya Kemal Beyatlı, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Cemal Kutay, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Mesut Cemil Bey, Yusuf Ziya Ortaç ve ressam İbrahim Çallı’nın mektupları da yer almıştı. Gazete Habertürk'ün de geniş yer verdiği haber sür manşetten verilmiş, Necip Fazıl'ın mektupları öne çıkarılmıştı.
İŞTE NECİP FAZIL'IN MEKTUPLARINDAN ÇARPICI BÖLÜMLER:
'HER ŞEYİ UĞRUNUZA RİSK ETTİM'
21 Ocak 1954
'MUHTEREM EFENDİM'
- "Muhterem efendim" diye başlayan mektupta Emniyet Genel Müdürü'ne kovuşturmalarla ilgili gerekli talimatın verilmesini, huzura kabul edilmesini ve kendisine yardım yapılmasını talep ediyor.
26 Aralık 1956
'HER ŞEYİ UĞRUNUZA RİSK ETTİM'
"Müsteşar Bey'den 2500 lira ve 'Mecmuanı çıkar da görelim ve sonra yardım edelim' cevabı aldım. İlk defa bir itimatsızlık sezer gibiyim. Ben parayı alır da mecmuayı mı çıkarmam veya çıkarırım da uygunsuz bir istikamet mi tutarım? Ben ki her şeyi uğrunuza riske etmiş, her defa mükemmel eseri vermiş ve bu kadar tecrübe ve çileden geçmiş bir adamım. Şahsım, kalbim ve kalemim her türlü teminatın üzerindedir.
'SÜRÜNMEKTEYİM'
Benim yaptığımı yapanlara hükümetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır. Bütün bunlara karşı 15 bin lira zarar çarpıtılmış ve daha nice kasıt ve sabotaja karşı yalnız bırakılmış olarak sürünmekteyim. Haftalardır Ankara'nın bu hücra ve münzevi otelinde cinnet buhranları içinde çırpınmaktayım. Bütün istediğim zarara birkaç bin zamla 20 bin lira temininden ibarettir. Bunca muvaffakiyetten sonra uğratıldığım bu hal ve düştüğüm şeref kırıklığı hayatıma mal olabilir. (...) Artık Necip hakkında olmak mı olmamak mı kararı sizi de üzüntüden kurtaracak şekilde verilmeli ve bu iş bitirilmelidir. Ben kararlıyım ve her şeye razıyım."
14 Ocak 1958
'HESABI NASIL VERECEKSİNİZ'
"Ben hastayım. Şekerliyim. Ayrıca çıldırmak üzereyim. Bütün hastane halime acıyor. Bu vaziyette emrin uzaması benim ölüme ve cinnete terk edilmem demektir. Başıma bir hal gelecek olursa Allah'a, Türk Milletine ve "Allah bir" diyenlere karşı hesap nasıl verecektir. Kadiri mutlakın üzerine yemin ederim ki yalan söylemiyorum, mübelağa etmiyorum, rol oynamıyorum, edebiyat yapmıyorum."
14 Haziran 1958
'10 BİN LİRA LÜTFEDİLİRSE'
Reklam ve sair ihtiyaçlarım için 10 bin lira lütfedilirse... Ayda 6 bin lire tahsis olunursa... Akis, Kim, Form gibi mecmuacıklarla bütün muhalefet matbuatını saf fikirle çürütücü, muazzam bir içtimai ve edebi, ideoloji, bina edici kaalara ve yüreklere nüfuz edici bir mecmua kuracağıma emin olunabilir. Bu da olmazsa tam altı aydır bir tek yardım görmeyen beni vazife günüme kadar her ay muayyen ve mukarrer bir mikyas altında kurmaktan ve göz yaşları içende yalnız ibadet ve mücerret eserler kaleme almaya terk etmekten başka iş kalmaz."