Necati Doğru şimdi de özür bekliyor!
Vatan yazarı Necati Doğru ıslak imzalı orjinal belge çıkınca özür dilemişti. Şimdi de şok tahliye nedeniyle özür bekliyor.
GAZETECİLER.COM
Vatan yazarı Necati Doğru ıslak imzalı orjinal belge çıkınca medyadaki belli çevrelerden özür dilemişti. Şimdi de şok tahliye nedeniyle özür Biz de anlamadık açıkçası. Hukuka göre tavır almak eskiden en sağlam yöntemdi. Ama artık hukuka güvenerek tavır almak pek de güvenli değil anlaşılan. Çünkü her an her şey olabilir.
"Ne menem demokratsınız!
Albay Dursun Çiçek, “Belgeyi ben hazırlamadım, ben darbeci değilim,
cuntacı değilim” diyordu. Devlet ve adalet, belgenin gerçekten
Albay Dursun Çiçek’in kaleminden çıktığını ispatlayamıyor fakat
“sahtekârlığı yapanı da” bulamıyordu. Bu çelişkili durum; “Dursun
Çiçek’e ateş ederek aslında orduyu yıpratıyorlar, iktidar partisi
ile Fethullah Gülen’i mazlum-mağdur göstermek istiyorlar yargısını”
güçlendiriyordu. Ne var ki, 4.5 ay sonra yüzünü, kimliğini,
kişiliğini gizleyen ihbarcı subayın gönderdiği belge için; profesör
ve doçentlerin bulunduğu Adli Tıp heyeti, “Belge gerçektir, imza
Dursun Çiçek’indir” dedi.
Yanılmıştım.
Özür dilemem gerekirdi.
Özür diledim.
Fakat şimdi; Albay Dursun Çiçek’i tahliye eden mahkeme heyeti;
Albay’ın bu belgeyi yazdığına dair kuvvetli delillerin bulunduğunu
gösteren hiçbir olguya rastlanamadı hükmüne vardı. Mahkeme; “Dursun
Çiçek’in üzerine atılı suçları işlediğine dair kuvvetli suç
şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunmadığı” ifadesini
kullandı ve onu serbest bıraktı.
***
Hukuk varsa!
Ona inanıyorsak!
Üstünlüğünü kabul ediyorsak.
Hukuk devletinden yanaysak!
Mahkemeye; “Dursun Çiçek’i serbest bıraktı” diye kızamayız. Bunun
altında dayatma arayamayız. Özür dileyin ve yüzünü gizleyen 4.5 ay
beklemeli ihbarcı subay ile sızdırma belgeyi yazan gazetede yüzünü
kapatarak; “Belgenin hazırlanmasından Genelkurmay Başkanı’nın
haberi var, ben de şahidim” diyen emekli generalin ortaya çıkmasını
isteyin.
Bu iki subay kim?
Yüzlerini saklamasınlar.
Gün ışığına çıksınlar.
Dursun Çiçek’le yüzleşmeliler.
Adaletin önünde!
Halkın karşısında!"