'Ne yaman adammış... Hükümeti duman etti oğlan yaaa!'

Mühim olan, kendisinin “Hükümetin Yalakası” olarak tanımladığı bir yazarın, Hükümeti eleştiriyor oluşuydu…

ADNAN BERK OKAN

 “NTV’yi aç seninki”
Teğmenliğinden beri yakın dostum olan Emekli Paşa arıyordu…
“Kim benimki?” sorumu duymadığından eminim çünkü telefon hemen kapandı…
Kumandayı aldım, ekranı aydınlattım...
41’e bastım, NTV çıktı karşıma…
Ve Tufan Türenç
“Allah Allah” dedim kendi kendime… “Tufan Türenç mi benimki?”
Karım geldi “bana mı dedin?”
“Yok ya… Bizim Ragıp Paşa aradı…”
“Eeeee…?”
“NTV’yi aç seninki…....”

Sustum...
Çünkü Paşa'nın  “NTV’yi aç seninki” deyiş sebebini anladım...
Nereden mi?..
Ergun Babahan
geldi ekrana da ondan…
Belli ki “Seninki”yi iki ay önce kendisine karşı savunduğum Ergun Babahan için söylemişti…
Zira o kadar sohbet etmiş ama Türenç’in adı hiç geçmemişti…
Karıma bakıp konuşmamı tamamladım:
“Ergun Babahan için söylemiş meğer”…
“Ne dedi?”
“NTV’yi aç seninki”
dedi…
Karım, Ergun’un yazdıklarına ve konuşmalarına genellikle kızdığı için söylenerek uzaklaştı yanımdan…

Ve Ergun; Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesinde, Ak Parti Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu'nun başına gelenlere ilişkin görüşlerini aktarmaya başladı:

 “Bir defa, Burhan Bey’in öğrencilere ‘beyinsiz’ demesi bir hakaret… İkincisi, cumartesi günü Dolmabahçe’de yaşanan olaylardan sonra İçişleri bakanını, İstanbul Valisini ve Emniyet Müdürünü istifaya çağırmayan bir siyasetçinin kendisine yapılan bir protestodan ötürü üniversite yönetimini istifaya davet etmesi tam bir çifte standart... Üçüncüsü üniversitede yapacağı bir konuşmaya polis kordonu altında gitmesi, bir anayasa hukuku profesörü için utanç verici... Polisin üniversitede işi ne?”

 Ergun bunları söylerken ben keyifle gülüyordum çünkü bu konuşma bittikten sonra Paşa beni aramasa ben onu arayacak, “teşekkür ederim” diyecektim… “Şimdi de sen söyle bakalım; bu Ergun Babahan mı iktidara yalakalık yapıyor?”

 Bu arada Ergun konuşmasını sürdürüyordu:

“….. Üç gün önce çocukları eşek sudan gelinceye kadar dövmüşler, bir genç kadın çocuğunu düşürmüş ve siz buna hiç tepki göstermemişsiniz, Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne gidip polis denetiminde… Biraz espri kabiliyeti olsa bir naylon torba geçirirdi, üstüne başına öyle giderdi ve daha hoş bir ortama çevirebilirdi ortamı... Böyle yaparsa Ak Parti üniversitelerde çok daha fazla sıkıntılarla karşılaşır. Üniversitelerde fikir özgürlüğü, düşünce özgürlüğü sadece başörtüsüne özgürlük değildir. Ak Parti’den, hükümetten, otoriteden her türlü otoriteden nefret eden gençlerin de söz hakkına saygı duyulması demektir”…

 Daha sonra, polis dayağında bebeğini kaybeden üniversiteli anne adayını “orada ne işin vardı?” diye azarlayan Emre Aköz’ü de eleştirdi Babahan
Ama burada asıl ilginç olan konuyu ben daha sonra öğrendim…
O kısmı kaçırmışım…
Babahan ve Türenç’in konuşmaları bittikten sonra beni yeniden arayan Paşa'dan öğrendim…
Meğer ilk olarak Tufan Türenç doğrudan öğrencileri eleştirip, Burhan Kuzu’ya yapılanların ayıp olduğunu söylemiş…
“Yahu" dedi Paşa… “Şu senin Babahan hakikatten yamanmış… Ben onun söylediklerini Türenç’in söylemesini beklerdim ama öyle olmadı… Hükümeti duman etti oğlan yaaa!”

 Göremiyordum ama keyiften ağzının kulaklarına vardığından emindim…
Çünkü Paşa için demokrat olmak, hukuka saygı değildi önemli olan…
Mühim olan, “Hükümetin Yalakası” olarak tanımladığı bir yazarın, Hükümeti eleştiriyor oluşuydu…

Daha sonra Medya Takip Merkezi arşivine girip yeniden dinledim konuşmaları…
Ergun o kadar yansız, objektif ve demokrattı ki, sadece onun konuşmasının bir bölümünü deşifre ettim çünkü Tufan Türenç, kendisinden sonra konuşan Ergun’un, hükümeti, İçişleri Bakanını, Burhan Kuzu’yu ve İstanbul Valisiyle Emniyet Müdürünü eleştirmesi karşısında mahcup olmuştu…
Gerçi o da bir şeyler söyledi ama her şeye rağmen hükümeti incitmek istemiyor gibiydi…
Amma da "ters" değil mi?..
Hükümete muhalefet etmekte sınır tanımayanların "Yandaş medya yazarı n'olcak?" diye küçümsedikleri Ergun Babahan hükümeti, bakanları, Ak Parti milletvekillerini topa tutarken; hükümete muhlifliğinden emin oldukları Tufan Türenç, hükümeti küstürmekten korkuyordu...

 Amacım işin siyasi boyutu değil…
Ancak…
Gerçek gazeteciliğin Ergun Babahan’ın yaptığı konuşma temelli olmasını çok istiyorum…
Zaten meslektaşlarımı eleştirirken kıstasım da yansızlıktan öte, “objektif” olmak…
Yani siyasal iktidarın veya bir başka anayasal kurumun eleştirilirken de övülürken de haklı gerekçeler gösterilmesi…
Yazılanların ve söylenenlerin tamamen duygudan arındırılmış olmaları…
Bu arada unutmadan…
Sevgili Ergun’u, beni yanıltmayan demokratlığı için tebrik ederim…

adnanberkokan@gmail.com